19 Aralık 2014 00:59

İslam ve Alevilik

İslam ve Alevilik

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Aleviliğin İslam’ın içinde mi yoksa İslam’dan bağımsız müstakil bir inanç mı olup olmadığı hususu Aleviler arasında tartışılırken bu konuda İslami kesimden gelen kimi açıklamalar Aleviliği müstakil bir inanç olarak tanımlayanların tezlerini hayli güçlendiriyor.
Medyadan öğrendiğimiz kadarıyla en son Cübbeli Ahmet’in yaptığı cemevi ve cami eşit olamaz açıklaması bu konuda aslında Sünni-Şii İslam ulemalarının ve mensuplarının ortak kanaatlerini dile getiren ve çoğu zaman susmayı tercih edenlere de tercüman olmuş oldu. 
Cübbeli Ahmet; “Cemevi ile camiyi eş tutmak mümkün değil. Camilerde sadece Allah’a ibadet edilir ancak cemevlerinde saz çalınıp, şarkılar, şiirler söyleniyor” diyor. Cübbeli, cemevinin ibadethane statüsüne alınamayacağını söylüyor, bunun gerekçesini de içeride saz çalınmasına, abdestsiz girilebilmesine bağlayan Cüppeli, “Cemevini adetli kadınların girip çıkabilmesinden dolayı mescit gibi değerlendiremeyiz” demektedir. 
Aslında Cübbeli Ahmet’in söyledikleri sadece kendi meczup fikirlerinin ürünü değildir. Burada söylenenlerin İslam’da karşılığı vardır. Şimdi İslamcı Aleviler çıkıp İslam bu değil ki deseler de genel kabul gören ve uygulanan halinin bu olduğu (Doğru olup olmadığı tartışmasından bağımsız) gerçeği ile karşı karşıyayız. 
Ne diyor Cübbeli Ahmet; “Cemevlerinde saz çalınıp, şarkılar, şiirler söyleniyor, Cemevine abdestsiz girilebiliyor, cemevine adetli kadınlar girip çıkabiliyor ibadete katılabiliyorlar.” Burada söylenenlerin hepsi doğru. Ancak arada bir fark var; Cübbelinin saz dediğine biz “telli Kur’an” , Cübbelinin şiir dediğine biz; “deyiş” , Cübbelinin şarkı dediğine biz “duvaz” diyoruz. Abdest gibi bir kavramı kabul etmeyip şekli ibadeti anlamsız ve gereksiz görüyoruz. Bizim için önemli olan “ruh abdesti” olup onu da bu ibadetlerimizde yapmaya gayret ediyoruz. 
Kadın ve regl (adet) konusunda ise; Hünkar Hace Bektaş Veli’nin dediği gibi “Erkek dişi sorulmaz, muhabbetin dilinde, Hak’kın yarattığı her şey yerli yerinde. Bizim nazarımızda, kadın erkek farkı yok, Noksanlıkla eksiklik, senin görüşlerinde” düsturu içerisinde bakıyor ve cemevlerimize gelen ve ibadete katılan herkesi “can” olarak görüp kadınlarımıza yönelik “regl” kontrolü yapmıyoruz. Bu bakış açısını ise kadınlara yönelik bir hakaret, aşağılama olarak kabul ediyoruz. 
1836’da idamla yargılanan Hace Bektaş Dergahı Mürşidi Hamdullah Çelebi’nin kadıya dediği gibi bütün bu gerçekler ve farklılıklar ortadayken ikimizin de aynı anda İslam olması mümkün değil: “Ya sizin inancınız İslam ya bizim inancımız İslam, ya siz İslam değilsiniz ya biz İslam değiliz.”
Bu konuda Aleviliği İslam olarak kabul edenler devletin, diyanetin, Cübbeli Ahmet’in bahsettiği İslam’ı İslam olarak kabul etmeyip; Alevilerin Telli Kur’an’ını, ‘Kur’an-ı natık’ını, deyişini, duvazını, semahını, Hızır ve Muharrem orucunu, cemini, demini İslam olarak kabul etmektedirler. 
Alevilik İslam’ın içindedir bunun bir parçasıdır diyenler mutlaka bu farkı da belirtmek durumundadırlar. Aksi takdirde kendileri Cübbeli Ahmet hocanın dile getirdiği ve hakim İslam inancının savunduğu ilkelerin taraftarı olarak algılanacaklardır ki bu ilkeler Aleviliği sapkınlık olarak görmektedir. Bakınız Cübbeli Ahmet hocanın sözleri.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa