Dolar musluğu kısılırken gözler iç tasarruflara çevrildi
Fotoğraf: Envato
Ekonomik büyümenin beklentilerin altında kalmasının yanı sıra işsizlikteki artış ve dövizdeki yukarı yönlü hareket önümüzdeki dönemde koşulların ağırlaşacağını gösteriyor. Şu bir gerçek ki, sıcak para girişine dayalı büyüme sürecinin sonuna yaklaşıyoruz. ABD ekonomisinden gelen toparlanma sinyalleri güçleniyor. Fed’in ekim ayında 4.5 trilyon dolarlık varlık alım programına son vermesinin ardından gözler faiz artırımına çevrilmişti. Federal Açık Piyasa Komitesi (FOMC) 2012 aralık ayında faiz kararını yüzde 6.5 olarak açıkladığı işsizlik hedefine bağladı. Ne var ki, 2013 yılında işsizliğin beklenenden hızlı gerileyerek yüzde 6.7 seviyesine dayanmasının ardından bu hedefin güncelliğini yitirdiği açıklandı. Bu karar değişiminin ardındaki temel etmenlerden ilki enflasyonun hedeflenen yüzde 2 seviyesinin epeyce gerisinde kalmasıydı. Bir diğeri etmen ise Avrupa ekonomisinde derinleşen durgunluk oldu. Bu göstergeler komitede istihdama öncelik veren ve enflasyonu ikinci plana atan Fed Başkanı Yellen’ın başını çektiği “güvercin” kanadın elini güçlendirdi. Öyle ya, enflasyon tehdidinin olmadığı bir ortamda, Avrupa’dan gelen olumsuz sinyaller de göz önünde bulundurulduğunda kalıcı bir toparlanmadan bahsetmek olanaksızdı. Böylesi koşullar altında, faizlerin “belirgin bir süre” daha tarihi düşük seviyelerde korunması yönünde karar komite içerisinde itirazla karşılaşmadan alınabildi.
Son aylarda gelen veriler ise faiz artırımının yaklaştığı yönündeki beklentilere bir kez daha hız kazandırdı. Ekonomi üçüncü çeyrekte yüzde 5 oranında büyüdü ki, bu aynı zamanda son on yılın en iyi performansıydı. İşsizlik ise 2008 temmuz ayındaki yüzde 5.8 seviyelerine kadar geriledi. Enflasyon tarafında ise fazla bir değişiklik yok, TÜFE’deki yıllık değişim 30 aydır yüzde 2 hedefinin altında seyrediyor. Kasım ayı itibariyle ise yüzde 1.2. Burada kuşkusuz önemli bir etken son dönemde enerji fiyatlarında görülen gerileme. Enerji ve gıda fiyatlarının dahil edilmediği çekirdek enflasyona baktığımızda ise onun da yüzde 1.4 gibi oldukça düşük bir seviyede olduğu göze çarpıyor. Yellen’ın da ifade ettiği gibi enerji fiyatlarındaki gerileme çekirdek enflasyonu da baskılamakta. Burada daha önemli olan ise Yellen’ın petrol fiyatlarındaki sert gerileme ve diğer geçici şoklar ortadan kalktığında istihdamdaki toparlanma ve kapasite kullanım oranındaki artış ile birlikte ücretlerdeki yukarı yönlü hareketin fiyatlardaki artışı beklenen seviyeye getireceği yönündeki tespiti. Bu tespit artık ucuz dolar döneminin sonlarına yaklaştığımızın da en belirgin göstergesi.
Sıcak paranın hız kesmesinden en çok kaygılanan ülkelerin başında ise hiç kuşkusuz Türkiye geliyor. Geçtiğimiz hafta yatırımların iç tasarrufların arttırılması yoluyla finansmanına dönük bir eylem planı açıklayan hükümet bundan böyle topluma tasarruf bilinci kazandırmaya soyunacak. Tahmini maliyeti 5 milyar TL’ye vardığı öne sürülen sarayın, diyanet işleri başkanına alınan 1 milyon TL’lik makam aracının ve eski bakanın 700 bin TL’lik saatinin tartışıldığı bir dönemde, kabul etmeliyiz ki iddialı bir açıklama. Başbakanın gülmeden bu açıklamayı yapabilmesi ise hükümetin kararlılığının en önemli göstergesi.
- Kurtarıcı mı, yoksa yeni günah keçisi mi? 09 Haziran 2023 04:18
- Seçim senaryoları ve ekonomiye dönük beklentiler 12 Mayıs 2023 04:19
- Kurda istikrar illüzyonu 28 Nisan 2023 04:21
- SVB krizinin arka planı ve düşündürdükleri 17 Mart 2023 04:52
- Para politikasındaki ayrışma belirginleşiyor 24 Eylül 2022 04:50
- Şimdi solun tam zamanı 12 Ağustos 2022 04:26
- Enflasyon gelir dağılımını bozuyor 08 Temmuz 2022 04:47
- Merkez Bankası şaşırtmadı 27 Mayıs 2022 01:12
- Kehanet çöktüğünde 22 Nisan 2022 00:37
- Enflasyon doludizgin 08 Nisan 2022 00:40
- Faiz politikasının bilançosu 10 Mart 2022 23:31
- Enflasyon geriler mi? 10 Şubat 2022 23:18