01 Ocak 2015 01:00

Yüzleşmeksizin geçen bir yılın ardından...

Yüzleşmeksizin geçen bir yılın ardından...

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Savaşsız ve sömürüsüz bir yeni yıl diliyorum tüm okuyuculara. Bin bir umutla girdiğimiz ve bir dönüm/kırılma yılı olmasını dilediğimiz 2014’ü geride bıraktık. Yeni umutlarla 2015’e merhaba!
Zini Gediği Katliamı: 6 Ağustos 1938 tarihinde Erzincan’ın Kılıçkaya Köyü Zini (ya da Zeyni) Gediği’nde 95 köylünün kurşuna dizilerek öldürülmesi olayıdır (Wikipedi). Yüzleşebildik mi? Hayır!
Roboski Katliamı: 28 Aralık 2011’de çoğu çocuk yaşta 34 Kürt vatandaşımızın savaş uçaklarıyla bombalanması sonucu gerçekleşen olaydır. Bunun için kaynağa ve tanığa gerek yok. Hepimiz tanığız. Yüzleşemedik ne yazık ki. Sanık(lar) belli, tanıklar belli ama yüzleşmeyi denemedik bile!
Bu iki olay arasında 73 yıllık bir zaman dilimi var. 73 yılda yaşanan gelişmeleri saymaya kalksak sayfalar yetmez. Türkiye’de ve dünyada epey değişim yaşanmış bu zaman aralığında. Bölgesel savaşlar, darbeler, başka başka katliamlar, kitle hareketleri, siyasi ve ekonomik krizler yaşanmışsa da öldürmeye, gizlemeye ve yüzleşmemeye yeminli zihniyet değişmemiş Türkiye’de!
Acaba diyorum bu iki olayı ve olayda yaşanan acıyı yeterince ortaklaştıra bildik mi? Zini Gediği Katliamı’yla yüzleşseydik Roboski Katliamı ve diğer katliamları yaşamazdık sanıyorum.
“Geçmişe ağlamak fayda vermez” diye başlayan bir marş hatırlıyorum. Devamında, “Gelecek mutlak sosyalizm/ Yarını bugünden kuracaksın/ O senin tarihin olacak” yer alıyordu. Yarınını bugünden kuranların geleceği sosyalizm olmasa da en azından düzgün bir tarihi oldu. Yüzleşilmeyen katliamlarla dolu karanlık bir ‘tarih’ milli tarih ilan edildi Türkiye’de. Uzun yıllar onu gerçek zannettik.
1978’de Maraş’ta ve son yıllarda birçok şehirde gerçekleştirilen ve failleri meçhul kalan ev/işyeri işaretlemeleri 2014’ün son günlerinde Cizre’de horlatıldı. Faillerinin meçhul kalacağından emin olabilirsiniz. 1978 Maraş Katliamı’nı ne kadar anlayabildik ya da ne ölçüde yüzleşme sağlayabildik örneğin? Maraş Katliamı’ndaki karanlık elleri ortaya çıkarabilseydik farklı bir Türkiye’de yaşardık bence. Maraş Katliamı ile 90’lı yıllardaki “faili meçhul cinayetleri” ortaklaştırmayı da beceremedik.
Düşünün: ‘ABD öncülüğündeki koalisyon güçleri’ Rojava’da, Suriye ve Irak’ta (IŞ)İD mevzilerini bombalarken NATO’nun gizli orduları Türkiye’de cirit atıyor, yeni katliam girişimlerinde bulunuyor, katliam anmalarını engelliyor ve üniversiteleri yaşanmaz hale getiriyor. Ne garip değil mi?
ABD’nin “Ilımlı İslam” projesinin yürütücüleri onca yıllık ‘kader ve eylem’ ortaklığından sonra darbeci/düşman ilan ediliverdiler. Öyle ya bu zihniyet düşmansız asla yaşayamaz! Yüzleşen, hesap soran ve acıları ortaklaştıran bir toplum demokratik, adil, eşitlikçi ve özgür bir cumhuriyette yaşama hakkını elde edebilir diye düşünüyorum. Tablo göz önünde: Emekçiye, kadına, üreticiye, bilime ve bilim insanlarına, özgürlük hareketine, barışa ve demokrasiye düşman bir yapı var.
Tekrarın tekrarı olacak belki ama yapılacaklar da çok açık: Gizli orduların yarattığı çatlakları sıvayıp, yaraları sarıp, geçmişte ve bugün yaşanan acıları ortaklaştırıp bu yapının karşısına dikilmek!
Bence bu potansiyel var Türkiye’de. Bu potansiyeli kucaklayacak deneyimli örgütler/partiler de var. 2015 genel seçimlerinde bu örgütlerin/partilerin yeni bir tarih yazma fırsatı söz konusudur. Karamsar analizler yapmak yerine Türkiye solunu Meclise taşıyacak denli anlamlı ve büyük işler yapanlarla Türkiye’yi aydınlığa götürecek bir irade ortaya konabilir. O halde ‘yarını bugünden kurmak’ daha fazla hayal olmasın artık. S. Demirtaş’ın güzelce vurguladığı gibi ‘barajı paramparça edelim!’ Barajı kafamızda yıkalım önce, kendimizle yüzleşelim ve faşist darbe ürünü yüzde 10 seçim barajını yıkıp geçelim.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa