02 Ocak 2015 00:58

Olan ve olmayan

Olan ve olmayan

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Bugün yeni yılın ikinci günü. Hiç kuşku yok ki bu yıl da işçi ve emekçi halkın, halkların mücadelesinin geçmiş yıla göre daha da gelişerek güçleneceğini göreceğiz. Yıl yeni olsa da sorunlar, tartışmalar eski. Bu tartışmalardan birisi de Gezi ile başlayıp, Haziran boyunca süren halk hareketi ve buradan çıkarılan sonuçlar üzerine. Bu hareketin ne olduğu üzerine bir tartışma yürüyor ve bu hareketin hedeflerini savunduğunu söyleyen bir harekette (BHH Birleşik Haziran Hareketi) kurulmuş durumda.

Haziran’daki halk hareketi AKP Hükümeti’nin baskıcılığına, hoyratlığına, yaşam tarzına müdahalesine, mezhep ayrımcılığına, yaşam alanlarını talan etmesine vb. karşı halkın ve gençliğin küçümsenmeyecek bir kesiminin ayağa kalkmasını ifade ediyordu. Bu halk kesimleri şehirli küçük burjuvalardan ve gençlerden, emekçi semtlerinin işçi ve emekçilerine kadar geniş bir yelpazeyi kapsıyordu. Mezhepsel baskıyı protesto eden Alevilerden, ulusal baskıyı protesto eden Kürtlerden –başlangıçtaki tereddütlü katılıma rağmen- laikliğe aşırı duyarlı kesimlerden, anti-kapitalist Müslümanlara kadar uzanan muhalif kesimler bu hareketin içinde yer aldılar. Bu demokratik nitelikli bir halk hareketi idi. Bütün bunlar bir halk hareketine uygun karakteri ve içeriği temsil etmekteydiler. Bunlar bu harekette olanlardı!

Bir de bu harekette olmayan vardı! Bu olmayan örgütlü işçi sınıfı hareketi idi. İşçi ve emekçiler azımsanmayacak oranda bu harekete katılmış, ama onlar orada örgütlü sınıf hareketi olarak değil, işçi bireyler olarak yer almışlardı. Kuşkusuz bunda işçi hareketinin işyerlerine çekilmiş mevzi direnişlerle süren, ama genel ve kitlesel açık bir sınıf hareketi olarak zayıf bir dönemi yaşıyor olmasının payı vardı. Sendikaların mevcut durumu da göz önüne alındığında bunda çok şaşılacak bir yan da bulunmuyordu. Hareket böylece bir omurgadan yoksun kalmış, giderek zayıflayarak yerini gelecekte nasıl patlayacağı kestirilemeyecek bir başka mücadele dönemine bırakmıştı. Kısacası örgütlü bir işçi hareketi bu dönemin olmayanı idi!

Şimdilerde olanların bir bölümünün örgütlenme çabalarına tanık oluyoruz. Bunların bir kısmı sahip oldukları “toplumsal hareket” anlayışı temelinde Haziran halk hareketinin mirasının bir bölümünü örgütlemeye çalışıyorlar. Kuşkusuz demokratik nitelikli her örgütlenme çabası ve eylemi halkın mücadelesinin yararınadır. Ancak işin bir başka yönünü hatırlatmakta yarar var: Haziran’daki halk hareketi harekete geçirdiği dinamiklerle kendi sınırlarının zirvesine çıkmıştır. Aynı kesimlerin, hem de daha küçük bir bölümünü, üstelik Haziran günlerinin laiklik ve Kürt Sorunu konusunda getirdiği yeni ve kapsayıcı anlayışı dışlayarak örgütlenme çabası ne Haziran anlayışının ruhuna uygundur, ne de onun kitleselliğini yakalamaya adaydır. Olan kendi zirvesini yaşamış, olmayan bu harekete katılmadan mevcut sınırını aşamayacağını açıkça ortaya koymuştur. Bu hareketin en kısa özeti budur.

Ama bu gelişmelerin bir yönüne daha işaret etmek önemlidir. Haziran halk hareketini “toplumsal hareket” olarak örgütleme çabasının şöyle olumsuz bir yanı bulunmaktadır. Bu “hareket” işçi ve emekçi halkı kendi doğal çalışma ve mücadele alanlarından koparmakta, hareketi etkisi sınırlı ve şekilsiz bir sokak hareketine doğru gelişmeye teşvik etmektedir. Ne demek istediğimizi bir yönüyle Haziran günlerinde zamansız ve yersiz yapılan sürekli “sokak” ve “eylem” çağrılarının ve bunların harekette yol açtığı -yorgunluk gibi- olumsuz sonuçlarının irdelenmesi de açıkça ortaya koyacaktır. 

Oysa gerek ülkenin en temel demokratik sorunlarının, gerekse de bu sorunlardan en önemlisi olan Kürt Sorunu’nun demokratik ve halkçı çözümünde, ya da başka bir ifade ile çözülememesinde işçi hareketinin bağımsız bir sınıf hareketi olarak zayıflığının oynadığı, oynayamadığı rol görülmek zorundadır. Bağımsız sınıf hareketinin omurgasını oluşturmadığı hiç bir hareket halk hareketini kararlılıkla sonuna kadar götürmeyi başaramayacaktır. Demek ki işçi sınıfının örgütlenmesi ve hareketinin ilerlemesi için gösterilmesi gereken çaba görmezden gelinerek ülkenin temel sorunlarının çözülebileceğini düşünmek affedilmez bir hata olacaktır. Öte yandan geniş ve kapsayıcı bir demokrasi cephesi kurulmak isteniyorsa Emek Partisi’nin ortaya koyduğu platform bu ihtiyacı karşılayacak niteliktedir. Bu platform Haziran’da ayağa kalkan halk kitlelerinin özlemlerini karşıladığı gibi, ondan daha ilerisine yolu açan bir özellik taşımaktadır.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa