Muhafazakar hedef: Kadını zapturapt altına al!

2015’in ilk saatinden beri en belirgin tartışma konumuz, “kadın için anneliğin en önemli ve en kutsal kariyer olduğu” üstüne.
Elbette bu bir rastlantı değil. Yeni yılın ilk saatlerinde bir doğum kliniğini ziyaret eden Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu, üç çocuğu olan babaya, “O zaman sen söz dnleyenlerdensin” dedikten sonra annelere de o saatten beri tartışılan “tavsiyelerde” (siz dayatma ya da fetva da diyebilirsiniz)  bulundu: “Anneler dünyada, bir başkasının sahip olamayacağı annelik kariyerine sahip oluyorlar. Annelerin, annelik kariyerinin dışında bir başka kariyeri merkeze almamaları gerekir!”
Sağlık Bakanının bu sözleri, bir doğum kliniğini ziyaret sırasında doğum yapan kadınlara moral motivasyon olsun diye “abartılı” biçimde söylenmiş sözler değildi.
Nitekim Sağlık Bakanı bu sözlerine kadın çevrelerinden ve basından gelen tepkiler üzerine, “Annelik tartışılmasız bir kariyerdir. Erkeklerin sahip olamayacağı bir kariyerdir. Asla tartışılmaz. Annelik bir kariyerdir ve kutsal bir kariyerdir” diyerek “tartışılmazlığı” ve “kutsallığı” da ekledi. Bakan yetinmedi; “Kadının kariyeri anneliktir” sözlerine karşı çıkanların “milli iradeye karşı” olduğunu (burada milli irade kendisi oluyor) söyledi. “Annelik kararı kadının vermesi gereken bir karardır” diyenlere de “Bunu söyleyenler ya demokrasi taraftarı değiller ya da millet taraftarı değiller” diyerek, kadın haklarını savunanları, “millete ve demokrasiye karşı” ilan etti.
Eğer bu tartışma, yılbaşında başlamış ve sadece Sağlık Bakanının görüşlerinin tartışılması olsaydı, “Bakan ya gündem değiştirmek istiyor ya da kendisini gündem etmek istiyor” deyip geçebilirdik.
Ancak öyle değil.
Politika sahnesine çıktığından beri AKP ve onun önde gelen mensupları, kadınların giyim kuşamından nerelere gideceklerine, hangi mesleği edineceklerine kadar karıştılar. Yaşamlarını kendi dünya görüşlerine göre biçimlendirmek, kadını dini referanslarla kapitalist sömürünün ihtiyaçları kıskacına sıkıştırmak için her imkanı kullandılar.
İktidarı boyunca kadınların başını örtmesini bir “özgürlük talebi” olarak kullanan AKP, başörtüsünü ilkokula kadar indirerek, 3 çocukla başlattığı “annelik” tartışmasını 4-5 çocuğa çıkaran kampanyalar düzenledi, hamile kadınların sokağa çıkmasının ahlaka, göz estetiğine aykırı olduğunu (illa sokağa çıkacaksa kocasının arabasıyla şöyle bir dolaşıp evine dönmesi gerektiğini) tartışmaya açan girişimler yaptı, “fetvalar” çıkarttırdı. Ve AKP zihniyetinin 2014’ün sonunda, devletin en tepesindeki Cumhurbaşkanının ağzından “kadın ve erkeğin eşit olmasının kadının fıtratında olmadığını”, olsa olsa, “kadın ve erkeğin eşdeğer olabileceğini, adil olanın da bu olduğu”nu, Milli Eğitim Şurası’nda da “karma eğitimin kaldırılmasını” tartışmaya açtığını dikkate aldığımızda, Sağlık Bakanının bu lafları boşuna etmediği daha iyi anlaşılır.
Yani, Sağlık Bakanının açıklaması tek başına değil, üniversitede kadınların başını örtebilmesinden başlayan anneliğin kadının neredeyse “tek kariyeri” olarak ilan edilmesine gelen adımların son halkasıdır.
İngiliz istihbaratının, IRA’yı çökertme stratejisinde, “Önce kadınları vurun!” ilkesini benimsemesi gibi Erdoğan rejimi’nin “muhafazakar toplum” planının stratejik ilkesi de “Önce kadınları zapturapt altına alın; muhafazakar yaşama hapsedin!”dir. Ki muhafazakar toplum stratejistleri, muhafazakar toplumun temeli olacak “dindar nesilleri” de “anne”ye yetiştirmeyi amaçlamaktadır. Bunun içindir ki AKP Hükümeti ve Cumhurbaşkanı, kadınları maddi manevi her araçla kuşatıp muhafazakar yaşama zorlamaktadır.
Sağlık Bakanının sürdürdüğü tartışma, sadece kadınların özgürlük ve eşitlik mücadelesine değil, tüm halkın laik ve demokratik bir Türkiye mücadelesine karışı tutumunu ifade etmektedir.
Sağlık Bakanının açıklamaları bu çerçevede anlaşılır olmaktadır.

EVRENSEL'İNMANŞETİ

Kamu işçisi hedefte

Kamu işçisi hedefte

Ücretleri baskılayan Erdoğan-Şimşek programının yeni hedefi toplu sözleşme sürecine giren 600 bin kamu işçisi. Sendikal bürokrasi eliyle işçiden kaçırılan sözleşme taslağı, iktidar medyasına sızdırıldı. “Taleplerimizi karşılamıyor” diyen işçiler öfkeli. Ekonomide, iç ve dış politikada sıkışan Saray iktidarı, toplumu yönetebilmek için yasaklara, gözaltılara ve tutuklamalarla sarılıyor.

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
'Heybeden’ her gün yeni bir soruşturma çıkıyor. Yargı sopasıyla topluma gözdağı verilmek isteniyor.

Evrensel'i Takip Et