09 Ocak 2015 00:52

Amatörün ölümü

Amatörün ölümü

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Geçtiğimiz hafta Sinop amatör futbol liginde oynanan maçta bir sporcu, insanı kahredecek ilgisizlikler, eksiklikler ve ihmalkârlıklar sonucunda hayatını kaybetti. Tabii çoğu kimsenin bundan haberi olmadı. Çünkü aynı haftanın sonunda Beşiktaş-Galatasaray derbisi vardı ve ülkenin spor gündemi buna kilitlenmişti. Böylesine önemli(!) bir maç varken, bir amatör futbolcunun hayatını kaybetmesiyle kim ilgilenirdi ki?.. Televizyon programlarında, gazete sayfalarında derbiyle ilgili haberlerden, analizlerden, yorumlardan ve tahminlerden geçilmiyordu. Önemli bir derbi öncesinde amatör bir futbolcunun ölüm haberini vermek medyaya tiraj ve reyting kazandırmazdı elbette... Kazanma ve rant temeli üzerinde yükselen cinnet ortamında kaybedenlere, düşenlere, amatörlere ve amatörlüğün çilesini çekerek ölenlere yer yoktu ki zaten...

Pek çok medya kuruluşu ise haberi, ardındaki ihmalkârlıklara, sorumsuzluklara hiç değinmeden olağan bir ölümmüş gibi verdi. “Amatör sporculuğun fıtratında ölüm var” dercesine...
Bu acı olayı ancak, paraya teslim olmamış duyarlı ve vicdanlı kişiler tüm boyutlarına dikkat çekecek şekilde gündeme getirebilirdi. Ne var ki rekabet üzerinden acımasız rant savaşlarının hüküm sürdüğü bir ortamda insani değerlere ve vicdana göre rota belirlemek pek mümkün olamıyordu.
Memleketteki futbol organizasyonlarının baş sorumlusu federasyonun hali ise malumdu. Amatör de olsalar tüm sporculara sağlıklı ortamlarda, sağlıklı koşullarda futbol oynama imkanı sağlamak gibi temel bir görevi olduğunu çoktan unutmuşa benziyordu federasyon. Varlığını, futbolu pazarlamaya, futbolun marka değerini yükseltmeye diğer bir deyişle futbolu endüstriyelleştirerek kasasını doldurmaya adamıştı ve neredeyse tüm mesaisini bu hedefler doğrultusunda harcıyordu. İşi başından aşkındı!.. O aralar zaten, yeni yabancı kuralı çıkarıp ülke futbolunu kurtarmak adına gecelerini gündüzlerine katarak çalışıyorlardı!.. Yabancı sayısı şu kadar mı olsun, bu kadar mı olsun, yoksa tamamen serbest mi olsun?.. Profesyonelliği düzenlemeye ve futbolumuza dünya çapında marka değeri kazandırmaya yönelik birbirinden önemli(!) konular üzerinde çalışma yaparken, amatörlerin ihtiyaçlarıyla, sorunlarıyla ilgilenmeye sıra mı gelirdi ki?..

Maçta göğsüne aldığı bir darbe sonrasında Emrah Kandemir isimli amatör futbolcunun dili boğazına kaçtı ve nefes almakta sorun yaşamaya başladı.

Görevli mevcut sağlık personeli, futbol sahalarında zaman zaman rastlanan böyle bir vakanın üstesinden gelebilecek yetkinlikte değildi belli ki. Ayrıca saha kenarında acil durumlarda devreye girmek üzere bekletilmesi gereken bir ambulans da yoktu. Çünkü ambulansın günlük kiralama ücreti 164 liraydı... Futbolu endüstriyelleştirme yolunda büyük düşünüp büyük oynayan(!) federasyonun ambulans kiralama ücreti gibi basit ve küçük işlerle ilgilenecek hali yoktu ya!..
Emrah’ın kaderi insanlık ve yardımseverlik adına atılacak adımlara kalmıştı. Ne var ki, yoklukların ve ne yapılacağını bilememenin yerini panik, telaş ve kargaşa doldurunca iyi niyetli adımlar da hiçbir işe yaramadı.

Ambulans geldiğinde zaten çok zaman yitirilmişti. Üstüne bir de sahanın çevresi tel örgülerle çevrili olduğu için ambulans sahaya girememişti. Bir iş makinası getirilip tel örgülerde gedik açıldıktan sonra Emrah Kandemir’e ulaşılsa da kritik zaman kayıpları nedeniyle iş işten geçmiş ve bundan sonraki çabalar genç sporcuyu hayata döndürmeye yetmemişti.
İhmalkârlıklar, sorumsuzluklar zinciriyle acısı daha bir katmerlenerek kahredici boyuta ulaşan bir ölüm...
Hayatını İş-Kur aracılığıyla bulduğu işlerde çalışarak kazanan ve futbolu gönlüyle oynayan bir insanın bu şekildeki ölümünden, en başta futbolun baş sorumluları olmak üzere utanç duyması gereken öyle çok kişi var ki... Ama utanma duygusu için onur ve vicdan lazım tabii. Gözlerini rant bürümüş, para söz konusu olduğunda insan hayatını hiçe sayan manyaklarda hiç görülmeyen özellikler bunlar...

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa