'Hukuk' veya 'Guguk' devleti meselesi (3)
Fotoğraf: Envato
Kirvem,
Bir müddetten beri, “cumhur”umuzun başı olan muhterem zatın geçtiğimiz günlerde ülkemizin “guguk” değil, “hukuk” devleti olduğuna dair verdiği “fetva”nın ardından, kendimce ha babam laflayıp, bir bakıma “dil ebesi, tandır kebesi” kesilip gevezelik ederken, bunun kime ne faydası var, veya gerçekten de var mı bilemiyorum, ancak yine de hani Molla Nasrettin misali yoğurt yerine “iki kaşık laf”la göle maya çalarsam, belki cennet vatanımız, yüce milletimiz için “hayırlara vesile” olur düşüncesiyle, üç-beş kelam etmekten de nedense kendimi alamı-yorum!
Aslında cumhurumuzun başının alnını gere gere, her fırsatta illa da “hukuk devleti” olduğumuzu en tiz perdeden avazı çıktığınca haykırıp, bunu da dosta düşmana ikide bir hatırlattığına bakılırsa; anlaşılan o ki, hukuk devleti olmadığımız konusunda sanki gizliden gizliye içini kemiren bir “şüphe”nin yanı sıra, keza “şuuraltı”nda saklı, zaman zaman da farkında olmadan dışa vuran bir “algı”sı var maalesef!
Peki şu cavalacoz alemde irili ufaklı bir sürü devletlerin anlı şanlı cumhurlarının başları, en tepedeki yetkilileri ikide bir ülkelerinin hukuk devleti olduğunu dünyaya ilan edip, bu hususta neden yeterince “hassasiyet” göstermezler?
Bizler, “hukuk” deyince karşısında “el pençe divan” durduğumuz böylesine önemli bir konuda bu kadar hassasiyet gösterirken, elin kefe-relerinin bu denli “vurdum duymaz”olmalarına acaba ne demeli!
Tamam! Ecdadımız “Her koyun kendi bacağından asılır”deyip, işin içinden kolaylıkla çıkmışlar ama, öte taraftan da özellikle teknolojinin nimetleri sayesinde giderek küçülen, bir “tık”lık mesafede birbirleriyle ister istemez hemen her konuda iletişim kurmaya eli “mahkum” olan milletler camiasında herkes belki mecazi anlamda kendi bacağından asılırken, aslında kazın, kuğunun, ördeğin ayağının hiç de öyle olmadığı da malum!
Nitekim mesela Gezi Olayları’nın akabinde ve daha sonraki günlerde ülkemizde gelişen bilumum meselelere bakış tarzımız “iktidar” cenahınca allanıp pullanıp ucu bucağı sürüklene sürüklene önce “faiz lobileri”ne, ardından “paralel yapı” hikayelerine, daha sonraları da gele gele“sivil darbe” masalları adı altında kırk kısım tekmili birden pazarlanırken, bu arada ortaya saçılan “yolsuzluk” iddialarının üstü minareye uydurulan kadife kılıflarla şimdilik örtülmeye çalışılırken, bu uğurda bir yılı aşkın zaman dilimini argo deyimiyle “cumartesi çocuğu”na, daha da açık ifadesiyle ne yazık ki “piç” ettik!
Neden?
Çünkü “hukuk devletiyiz” deyip yeri göğü inletirken, işi, meseleyi gerçekten de hukukun üstünlüğüne, onun “terazi”sine havale etmek yerine, tam aksine yandan çarklı “guguk” kurallarını şıpınişi devreye sokup, kısacası “kitabına uydurup”, dolayısıyla bir zamanlar öne sürdüğümüz hukuk “nağme”lerini bizatihi kendi ellerimizle tepeledik!
Kirvem, tam da şu günlerde torun torba hasretiyle geldiğim İspanya’da, senin de bildiğin gibi dilden dile dolaşan bir “yolsuzluk” meselesi gele gele nihayet şu an İspanya tahtında oturan kral hazretlerinin kız kardeşine ve dolayısıyla da eniştesinin kapısına kadar dayanmış, yakında prensesin yanı sıra, keza kocasının da ifadesi alınıp haklarında gereken hukuki süreç her neyse aynı şekilde hukuk yoluyla işleyecek; kısacası bu işin kaçar göçer yanı yok, prenses mırenses, enişte ya da kayınço “tantana”sı bu ülkenin hukuk kuralları nezdinde yeri mafiş!
“Avanak Avni” misali kaldırımlarını arşınladığım Valensiya’da halkın müşterek görüşüne göre, prensesin veya kocasının “suçlu” veya “suçsuz” olmaları önemli değil, asıl önemli olan “prenses”de olsa eninde sonunda hukukun kuralları her İspanyol vatandaşına olduğu gibi onlara da aynı “eşit”likte harfiyen uygulanması!
Yani?
Yani darısı, bizim “hukuk” devletimizin başına!
- Bitmeyen yazı* 05 Nisan 2022 00:14
- ‘Saltanat kayıkları’ meselesi 19 Mart 2022 23:23
- 'Ayıp' meselesi 12 Mart 2022 23:00
- ‘Yamuk beyinler’ meselesi 05 Mart 2022 21:31
- ‘İp ipullah sivri külah’ meselesi 26 Şubat 2022 23:05
- ‘Laklakiyat’ meselesi 19 Şubat 2022 20:45
- ‘Saz çalıp çığırmak’ meselesi 12 Şubat 2022 22:00
- ‘Demirkazık’ meselesi 05 Şubat 2022 23:20
- ‘Minik serçe’ meselesi 30 Ocak 2022 02:15
- ‘Enkaz’ meselesi 23 Ocak 2022 02:43
- ‘Rektifiye’ meselesi 16 Ocak 2022 03:40
- "Aç tavuk" meselesi 09 Ocak 2022 02:30