Tüm sınıfın grevi için görev başına!
Geçtiğimiz cumartesi günü toplanan Birleşik Metal-İş Sendikası Merkez Toplu Sözleşme Komisyonu, Türk Metal-MESS dayatması sözleşmeyi reddetti ve işçilerin taleplerini içeren bir sözleşme için grev kararı aldı.
İşyerlerinden gelen temsilciler, şube yöneticileri ve Birleşik Metal’in merkez yöneticilerinin oluşturduğu Merkez TİS Komisyonu, bu grevin 20 Ocak’tan itibaren başlayacağını ve giderek Birleşik Metal üyesi işçilerin çalıştığı MESS’e bağlı tüm işyerlerini kapsayacağını da duyurdu.
Komisyonun duyurduğu bir önemli şey de grevle birlikte “İşyerleri bazında pazarlık yapılmayacağı” ve tüm işyerlerindeki işçilerin buna göre hazırlık yapması oldu.
Türk Metal, 120 bin dolayında metal işçisi için MESS’le üç yıllığına bir TİS imzaladı. Birleşik Metal’in ise MESS’e bağlı işyerlerinde 15 bin dolayında üyesi var. Ve grev kararı da bu 15 bin üyeyi kapsıyor.
Dolayısıyla, mücadeleyi ve Birleşik Metal’i greve zorlayan koşulları yakından bilmeyenler, düz mantık yürüterek, “Canım, 120 bin üye sözleşmeyi imzalamış, 15 bin işçi dirense ne olacak?” diyebilir; diyorlar da.
Oysa gerçek bu kadardan ibaret değil. Hatta diyebiliriz ki bu gerçeğin görünen, ama küçük bir yanıdır. Asıl gerçek ise, Türk Metal-MESS yapımı TİS’in işçilerin iradesine sunulmadan Türk Metal Sendikasının yöneticileri ile MESS yöneticileri arasında kapalı kapılar arkasında imzalanmasıdır. Bu yüzden de Türk Metal üyeleri de bu sözleşmeden hoşnut değildir. Türk Metal üyesi işçiler, bu tepkilerini bazı işyerlerinde Türk Metal’den istifa ederek göstermeye kadar vardırmışlardır.
Çünkü; hem Birleşik Metal hem de Türk Metal üyesi içiler, Türk Metal-MESS dayatması TİS’i;
1- Sözleşmenin üç yıllık süreyi kapsayacak biçimde yapıldığı,
2- Yapılan TİS’in işçilerin taleplerini karşılamadığı, bu nedenle de bir “satış sözleşmesi” olduğu,
3- Türk Metal yöneticilerinin bir önceki sözleşmede, “İşçiye sormadan sözleşme imzalamayacağız” sözü vermesine karşın, bu sefer de TİS’i işçiye danışmadan imzaladığı gerekçeleriyle imzalanan TİS’i, Türk Metal ve MESS’in yeni bir dayatması, işçilere karşı “yeni bir oyunu” olarak görmektedirler.
Dolayısıyla Türk Metal üyesi işçiler de yapılan sözleşmeden hoşnutsuzdur ve kendileriyle ilgili sözleşme imzalandığı halde bir kulakları Birleşik Metal’in bu konuda ne karar vereceği, nasıl adımlar atacağındadır.
Burada şunu tereddütsüz söyleyebiliriz ki; önceki gün akşam saatlerinde Birleşik Metal-İş’in İnternet sitesinden açıklanan “grev kararı” en çok Türk Metal üyesi işçilerin ilgisini çekmiştir.
Bunu nereden mi biliyoruz?
Elbette; gazetemizin muhabirlerinin ve iş yerlerindeki okurlarının aktardıklarından; aynı zamanda da gazetemize metal işçilerinin gönderdikleri mektuplardan; bir de Türk Metal’in her kademeden yöneticilerinin telaşından!
Dolayısıyla bu grev, kararını Birleşik Metal almıştır ama gerçekte bu grev yıllardır Türk Metal’in yöneticilerinin baskısı altında haklarına sahip çıkmaları önlenen Türk Metal üyesi işçilerinin de grevidir. Çünkü bu grev, sadece “satış sözleşmesinin” iptalini sağlamayı amaçlamıyor, aynı zamanda Türk Metal-MESS arasındaki ortaklığı bozmayı, metal işçilerinin kendi geleceklerine sahip çıkmalarının yolunu açmayı amaçlıyor olmasıyla da aynı zamanda Türk Metal üyesi işçilerin de grevi olma özelliği taşımaktadır.
Bugün metal sözleşmesi Türkiye’deki en önemli toplusözleşme olduğu dikkate alındığında, bu sözleşmede Birleşik Metal üyesi işçilerin grevinin MESS’e geri adım attırması, MESS-Türk Metal oyununu bozması demek olacaktır ki, bu Türkiye’de toplusözleşme düzeninin az çok gerçek temellerine oturmasının da yolunun açılması demek olacaktır. Bu yüzden bu grev sadece metal işçilerinin değil, aynı zamanda tüm işçi sınıfımızın sendikal mücadelesine yeni bir nefes getirerek, sınıfın grevi olma özelliğini de taşımaktadır.
Bu nedenlerledir ki; bugün ülkemizde sendika, emek örgütü, emek mücadelesiyle bağlantılı bütün örgütlerin, var güçleriyle Birleşik Metal’in arkasında saf tutmaları kaçınılmaz ve kaçamayacakları görevi olarak öne çıkmaktadır.
Bu yüzden bizler işçi sınıfının mücadelesinin başarısından, işçilerin sermaye karşısında güçlü bir mevzi edinmesi ve birleşmesinden yana olanlar için, bu grevi desteklemek, işçi sınıfının bütün kesimlerinde desteklenmesini yaygınlaştırmak, emekten yana kamuoyunun desteğinin grevin arkasına konması için mücadele etmek hayati bir görevdir.
Öyleyse haydi görev başına!
Evrensel'i Takip Et