Skora saplanmak
Fotoğraf: Envato
Spora, skor takıntılı bakış açısıyla bakmaktan kendimizi kurtaramıyoruz. Skor bizim için her şeyden önce geliyor. Ayrıca skoru, “koymak”, “geçirmek” gibi sözcüklerle tarif ederek işin içine hastalıklı eril cinsellik anlayışını sokuyor, galip takımı erkeklikle, mağlup takımı kadınlıkla özdeşleştirerek galibiyet hazzını zenginleştirmeye(!) ve daha üst seviyelere çıkarmaya çalışıyoruz!.. Ne de olsa “koymak”, “geçirmek” cinsellik alanında erkeğin başarabileceği eylemler!.. Futbol da “erkek oyunu” olduğuna göre galibiyetten elbette bir tür cinsel haz yaşamışçasına mutlu olacağız!.. Zaten erkek olarak her türlü hazzı hak eden bir cins değil miyiz?..
Buna karşılık yenildiğimiz zaman ise kendimizi tecavüze uğramış bir kadın gibi hissediyoruz. Bu nedenle yenilgiyi kabul edemiyor, bunu cinsellikle/namusla bağlantılı bir gurur ve onur meselesi haline getiriyoruz. Skor saplantısını aşamadığımız için her yenilgi ruhumuzu örseliyor, kirletiyor!..
Türkiye Kupası’nda Süper Lig takımlarının, alt liglerden takımlar karşısında aldığı bazı farklı galibiyetleri bu geri bakış açısıyla yorumlayanlar var. Çok gol atarak rakibin onurunu zedelemenin, gururunu kırmanın, rakibi incitmenin(!) gereksiz ve acımasızca(!) olduğunu ileri sürüp gol atmaktansa top çevirerek maçı tamamlamanın daha sportmence bir tavır olduğunu söylüyorlar.
Spora, skor odaklı bakma geriliğinin bir ürünü bu düşünce de. Her şeyden önce spor bir oyun ve bu oyunda ortaya çıkan skor her zaman doğal ve olgunlukla karşılanmalı. Skordan gocunmak olmaz. Yeter ki herkes elinden gelen gayreti ortaya koysun ve gücü yettiğince mücadele etsin. Emeği ve mücadeleyi göz ardı edip skoru salt onur, gurur gibi kavramlarla ilişkilendirerek yorumlamak zırvalıktan başka bir anlam taşımaz.
Mesela farklı skorlarda, mağlup takımın attığı tek gol “şeref sayısı” olarak anılır. Yani şeref atılan o tek gole bağlıdır. Yediğiniz bir sürü gole karşı bir gol atmışsanız şerefinizi kurtarmış sayılırsınız!.. Eğer gol atamadan fark yediyseniz bu, “şerefsizce” yenilgi anlamına mı geliyor peki?..
Spor ortamının hakimi çarpık ve geri zihniyet, böylesine tuhaf yaklaşımlar, söylemler üretiyor işte.
Topun kaleden içeri girmesini onur, gurur ve incinme meselesi olarak algılayıp güçlü takımların gol aramak yerine pas yaparak topa sahip olmasını ve bu şekilde maçın sonunu getirmesini önerenlere sormak lazım. Ya bazı oyuncular rakibin topu kaptırmadan, “ortada sıçan” oynarmışçasına uzun süre pas yapmasını gol yemekten çok daha incitici ve gurur kırıcı buluyorsa!.. Her şey bir yana, rakibin, kendilerine “acıdığı” ve daha fazla gol atmamak için iltimas geçtiği hissini yaşamak insanı gol yemekten daha çok yaralamaz mı?.. Asıl bu dokunmaz mı onura?..
Bir kez daha tekrarlayalım... Herkes gücü yettiğince mücadele ettiği sürece skor; gururla, onurla ilişkilendirilemez. Spor her şeyden önce bir oyundur ve bu oyunun sonunda ortaya çıkan her türlü skor, abuk sabuk ifadelere bulaştırılmadan doğal ve olgunlukla karşılanmalıdır. Kaldı ki özellikle farklı yenilgiler, yapılan hataların, yanlışların yanı sıra eksikliklerin, kusurların daha net görülmesini sağlar. Dolayısıyla yaratacağı özeleştiri ihtiyacıyla birlikte sorunların giderilmesinin ve gelişmenin önünü açabilir. Bu bağlamda yenilgiler daha öğretici ve daha geliştiricidir.
Onur ve gurur penceresinden bakıp tuhaf yorumlarda bulunmak yerine yenilgileri gelişme yolunda bir aşama olarak görmeyi ve değerlendirmeyi öğrenmek gerekiyor...
- Yapı 12 Aralık 2024 04:32
- Herkesi kendi gibi sananlar 05 Aralık 2024 04:28
- Bize oyunu anlatın 28 Kasım 2024 06:10
- Tutuculuğun bedeli 21 Kasım 2024 04:37
- Buyrun cinnet ortamına... 14 Kasım 2024 04:14
- Komplodan komediye 07 Kasım 2024 04:12
- Seviyesiz saha dışı, kalitesiz saha içi 31 Ekim 2024 04:34
- Mourinho öğretiyor 24 Ekim 2024 03:33
- Milli takım kazandı çünkü... 17 Ekim 2024 04:04
- Hapishaneden milli takıma 10 Ekim 2024 04:45
- Ne kadar rezil olursak... 03 Ekim 2024 04:28
- Oyunu geriden kurma saplantısı 26 Eylül 2024 03:26