Deli deliyi görünce
Fotoğraf: Envato
Güzel bir deyim vardır. Deli deliyi görünce değneğini saklar.
Türkiye siyaseti önümüzdeki günlerde bu deyimde ifadesini bulan bir seyir içine girebilir.
Delilik aslında üzerinde kitaplar yazılan bir psikolojik analiz konusudur. Kendini deliliğe vurmak da bu açıdan üzerinde tartışılmaya değer bir davranış biçimidir.
Aklın anlamını yitirdiği, akıl üretmenin işlevini kaybettiği ortamlarda sorunlar farklı yöntemlerle çözülür.
Deliliğe övgü tam bu ortamın tasviridir.
Delilik bazılarının sandığı gibi sadece bir ruh sağlığı sorunu değildir. Bazen bir diplomasi hatta müzakere yani siyaset tarzıdır.
Türkiye siyaseti artık bu tutum ve alışkanlıklar dikkate alınarak analiz edilmek zorundadır.
İçinize sinmeyebilir, haklı olarak kabullenmek istemeyebilirsiniz ama gerçek budur. Bu gerçeği yok sayarak yapılan her hesap boşa çıkabilme potansiyeli taşır.
Yurt dışından gelen konukların karşılama törenlerinde sergilenen tablo ile dış politikada egemen olan söylem bu açıdan birbirini tamamlamaktadır ve son derece kendi içinde tutarlıdır!
Tüm dünyaya meydan okuyan bir dilin gerçek hayatta karşılığı neyse tiyatro görünümlü asker kıyafetleri ile tarihe dayalı güç gösterisinin karşılığı da odur.
16 devlet kurmuş olmanın bilimsel tarihi gerçekliği ayrı bir tartışma konusudur elbette. MÖ devlet ne demekti, bugün ki anlamda modern ulus devlet ile onların tanımlanması ne ifade eder?
Cumhuriyetin kurucu iradesinin kendine tarihi hafıza inşa çabası o dönem için anlaşılır bir tutumdur. Bugün bir yandan tüm sorunların faturasını cumhuriyetin kurucu kadrolarına kesip diğer yandan o dönemin aklı ile üretilmiş tarih tezleri üzerinden bugünün dünyasında siyaset üretmeye çalışmak ancak mizah konusu olabilir.
Mizaha da tahammülün olmadığı bir ruh dünyasında olduğunuzu düşününce durumu tanımlayacak bir ifade bulmak son derece zordur.
Saraylar ve tarihsel motifler Avrupa’da krallıkların sembolik olarak varlığını devam ettirdiği ülkelerde de vardır. Ancak bu ülkelerde kral ya da kraliçe bir protokol işlevi görür. Yetki ve sorumluluk sahibi bir siyasi özne değildir.
Yanlış hatta alakasız örnekler üzerinden karşılaştırma yaparak Avrupa’da da var demenin akla izana sığar bir tarafı yoktur.
İşin ilginç yanı en ciddi konuları ‘ikiyüzlü batı’ tanımı ile mahkum ettiğinizde artık muhataplarınız da sizinle akıl sınırları içinde bir ilişkinin imkansızlığını kabullenmeye başlarlar.
Tam bu noktada ‘deli deliyi görünce’ stratejisi devreye girer.
Bu stratejinin hem iç hem dış politikada hayata geçmesinin ortaya nasıl bir ülke tablosu çıkaracağını çok yakında hep birlikte göreceğiz.
- Yazılı olmayan kurallar 11 Nisan 2015 01:00
- Muhalefetin gücü ve farkındalık 04 Nisan 2015 00:57
- Katırlar da ağlar 28 Mart 2015 01:00
- Halife efendimiz aldatılmış hükümsüzdür 21 Mart 2015 00:52
- Ben aday olmazsam kim olmalı? 14 Mart 2015 01:00
- Erdoğan’ın faizci arkadaşları ? 07 Mart 2015 00:54
- Türkmenistan modeli dururken ne Meksika'sı? 28 Şubat 2015 01:00
- Kavganın büyüğü 21 Şubat 2015 00:52
- En yeni Türkiye 14 Şubat 2015 01:00
- İşlevsiz parlamento, tutarsız başkanlık 07 Şubat 2015 00:52
- Herkes radikal solmuş meğer 31 Ocak 2015 00:53
- Kendine Fransız olmak 10 Ocak 2015 00:52