Kadıköy ilçesinde birçok mahalle müthiş bir saldırı altında. Göztepe de bu mahallelerden biri. Aynı sokakta 3-4 inşaata birden başlanması, kaldırımların yürünmez duruma gelmesi olağanlaştı. Eskiden sessiz olan sokaklar artık beton veya hafriyat taşıyan devasa kamyonların işgali altında. Mahalle muhtarı ve belediyenin bu işgale pek karışmak istemediği de ortada.

Bu işgalin tek nedeni var. Rant, yani büyük paralar. Ne de olsa Türkiye bir talan cumhuriyeti. Ülkenin her köşesinde talan var. Büyük kentlerdeki rantsal dönüşüm de bu talanın bir parçası. Uzaktan Göztepe’ye bakanlar artık rantın yükselişini görebiliyorlar çünkü iktidarın gözdesi şirketlerden TaşYapı’nın eskiden Göztepe Meteoroloji Bölge Müdürlüğü’nün bulunduğu yere diktiği kuleler çok uzaklardan görülebiliyor. Büyük paralar peşinde koşanların küçük çocukları düşünecek zamanları elbette yok. Akşam saatlerinde inşaata çimento getirilmesine belediye zabıtası “dur” demiyor. Gürültüden çocukların rahatsız olması kimin umurunda. En bariz tehlikeleri bile engellemek güçleşti. Kaldırıma konulmuş, üzerinde kocaman çiviler olan kereste inşaat firmasını hiç rahatsız etmiyor. Patron ve inşaat kalfası aynı dili kullanıyor: “Akıllı olan çiviye basmaz.” Çivilere basan çocuklar, yetişkinler, kediler hepsi akılsız. Mahalle muhtarı akıllı, bu işlere karışmıyor. Belediye de bu işlere karışmıyor. Talan sürüyor...
***
Göztepe’de çocuklar bu işgal altında yaşıyorlar. Ama belki de çocuk oldukları için, Göztepe’yi işgal etmek isteyenlere inat, dünyayı güzelleştirmeye çalışıyorlar.

Geçen hafta Deniz ve Demir’in sokağın köşesine koydukları iki kutu işte bu çabanın bir örneğiydi. Her gün yüzlerce kamyonun geçtiği, kaldırım taşlarının tanınmaz duruma geldiği bir sokakta Deniz ve Demir dört ayaklı komşuları korumaya çalışıyorlardı. 

Karlı ve soğuk havada sokaktaki kedilerin kullanabileceği, yuva yerine geçebilecek kutular hazırlamış; kutuları su geçirmesin diye iki kat sararak yalıtmaya çalışmışlardı. Kutuların içine eski havlular yaymışlardı. Soğuk havalarda kedilerin içecek su bulmakta zorlandıklarını bildikleri için iki su kabı koymayı da unutmamışlardı.

Deniz ve Demir ile henüz tanışmadım. Ama geçen hafta Göztepe’yi daha yaşanabilir kılmaya çalışanların başında onların geldiğini düşündüm. Tanışırsak, onlarla “kutu kutu pense” oynamayı düşünüyorum.

Kutu kutu pense
Elmamı yerse
Arkadaşım Deniz
Arkasını dönse
Kutu kutu pense
Elmamı yense
Arkadaşım Demir
Arkasını dönse
***
Çocukların kutuları böyle kutular. İçinden yaşam çıkıyor, oyun çıkıyor, oyuncak çıkıyor. Çocukların kutuları umut veriyor.

Ya büyüklerin kutuları. Talan cumhuriyetinin kutularını artık bilmeyen yok. Ayakkabı kutularını duymayan kalmadı. Ayakkabı kutusu biriktirenler açısından kimin kutusu daha fazla ise o daha saygıdeğer bir kişi. Kutuseverlik yarışı sürüyor. Talan cumhuriyetinin başındakiler ideolojik kutuları da çok. İnsanları kutulara koyup, sınıflamaya çalışıyorlar. Bu sınıflamalar çok işlerine yarıyor. Sürekli düşman yaratarak kendilerini destekleyen kitleyi gütmeyi çok iyi beceriyorlar. Düşman kutusuna dayanarak yandaş kutusunu dolu tutuyorlar.

Talan düzeninin ideolojik kutuları artık tümüyle ortada. “Affedersiniz, Ermeni” kutusu var. Kadınlara yönelik her türlü ayrımcılık için gerekçe olarak kullanılan “fıtratı gereği farklı” kutusu var. “Alevi kutusu” var. Toplumu istedikleri gibi bölüp, kategorilere koyup yönetmeyi istiyorlar.

Ama gerektiğinde “tek kutu” devreye sokuluyor. Mitinglerde “Tek bayrak, tek millet, tek vatan, tek devlet” diye bağırıp, “Bayrakları bayrak yapan üstündeki kandır. Toprak eğer uğrunda ölen varsa vatandır” dizelerini okuyorlar. Hangi kutu gerekirse, onu kullanmaktan kaçınmıyorlar.

Geçen hafta yine devreye sokulan kutu, “terörist kutusu”. Önce çocukları öldürüyor, sonra bu kutuyu kullanarak çocukların hedef alınmasını haklı çıkmaya çalışıyorlar. O küçük bedenlerin küçük, kutu gibi tabutlarda toprağa verilmesinden hiç utanmıyorlar, hiç sıkılmıyorlar. 

Talan düzeninin ayakkabı kutuları, ideolojik kutuları ve küçük tabutlarının sonu elbette gelecek. Umut çocukların kutularında. Çocukların kutuları yaşam dolu.

EVRENSEL'İNMANŞETİ

Metal tokat

Metal tokat

Renault işçileri, yaşadıkları sorunlar karşısında patronların yanında duran şube yönetimine karşı harekete geçti: Delege sayısının 3 katı aday çıktı, seçimlere katılım rekoru kırıldı, şubenin belirlediği adaylar geride kaldı. 200 bin metal işçisini ilgilendiren MESS grup sözleşmesi öncesi Metal Fırtına’nın amiral gemisi Renault’da yapılan seçimler sendikal bürokrasiye tokat oldu.

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
12 Mart 2025 - Sefer Selvi

Evrensel'i Takip Et