19 Ocak 2015 01:00

Din, barış ve 'büyüklerimiz'!

Din, barış ve 'büyüklerimiz'!

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Cumhuriyet Gazetesi Hz. Muhammed’in karikatürünü yayınlamamış olsa bile hedefe kondu. Sadece Kanlı Pazar’ın M. Şevki Eygi ve A. Dilipak’ının Akit’inin düpedüz hedef tahtasına yerleştirdiği karikatürle olsa neyse.. Fatih Camii’nde İslamcı terörist Kouachi Kardeşlerin gıyabı cenaze namazındaki sloganlarda kalsa yine belki! Önce Ahmet ve ardından Recep Tayyip Beyler gazeteyi “tahrikçi” ve başına gelenlere müstahak ilan ettiler. Ahmet Bey hele “Gelin bize saldırın diye hakaret karikatürü basacaksınız...”.. bu “açık tahriktir” dedi.
Saldırı mûbah yani!
İki terörist çıkıp Paris’te mizah dergisi toplantısını basıp yazı işlerini tarayarak 12 kişi öldürecek – Hz. Peygamberin karikatürü çizildiği için tahrik olmuş sayılacaklar! Cumhuriyet karikatürü bile kullanmadan dergiden bir seçki yayınladığında, “gelin bize saldırın” demiş ve başka birileri tahrik olmuş olacaklar! Sonra Başbakan.. Başbakan Yardımcısı.. Ülkeyi yönetiyor sayılacaklar!
Hem “İslam barış dinidir” diyecek, hem yazı-çiziden bile tahrik olacaklar... Birileri eline makineliyi alıp tetiğe basacak.. Başka birileri “tahrik” deyip olumlayacak, hiç değilse mazur gösterecek! Fark nüanstadır!
Barış susuzluğu, barış özlemi, bir savaştan diğerine sürüklenen insanlığın kadim düşüdür. Kim ister savaşı? Yalnızca malı-mülkü olup fazlasını isteyenler. Malsız-mülksüzlerin tek malı olan emeklerine.. Ve malı-mülkü olanların varlıklarına el koyma peşinde olanlar. Burjuvazi. Eskiden derebeyleri. Daha öncesinde köle sahipleri. Daha da öncesine, Osmanlı’ya da sarkan talancı akıncılık ya da barbarlık denmiştir. Sömürücü ve el koyucular yani. Onların yedeklemediği halklar paylaşamayacak şeyleri olmadığından hiç ama hiç savaşmamışlardır.
Köleciliğin girdiği, ticaretin geliştiği koşullarda kabile çatışmalarının ortasında doğup gelişen İslam’ın, ileri sürüldüğü gibi, inananlarının özleminde ‘barış’a davetiye olması tamamıyla anlaşılır şeydir. Savaş diyen, kan diyen hiçbir kişi ve akımın uzun süreli dikiş tutturabilmesi mümkün değildir çünkü. Ama özlem, duygular, hatta düşünce ve teoriler başkadır pratik başka.
Hatta, Akit’te 12 Ocak’ta “Kim demiş İslam barış dinidir diye?” başlığıyla yazan Faruk Köse’nin yalancısıyım, teori babında bile barış yoktur İslam’da. “İslam savaş dinidir de” deyip sayar: “Kur’an’da savaş anlamına gelen kıtâl kelimesi 13 yerde... mukatele ve türevleri 57 yerde.. katl kelimesi ve türevleri 170 yerde, harb.. 11, cihad ve türevleri 41 yerde geçiyor. Barışsa sadece 6 yerde.” Pratik de savaşa dairdir. Yine aktarıyorum: “‘Ben rahmet ve savaş peygamberiyim’ buyuran Rasullullah (sav)in, 10 yıllık Medine hayatında 25 kez bizzat savaşa iştirak ettiği, 50 de seriyye gönderdiği biliniyor.”
Biliyoruz, kimi mütedeyyine ters gelecek “savunma amaçlı” vb. diyecektir; ama nasıl IŞİD’çi teröristler İslam adına kelle kesiyorsa, Faruk Bey de İslam adına yazmaktadır. Davut Bey istediği kadar “İslam’la terör irtibatlandırılamaz” desin, gerçekler bir yana, İslam adına savunanlar ortadadır. Üstelik kendisi de “tahrik” yaklaşımıyla önlerini açmaktadır!
Ve İslam’da nasıl savaş olmaz? Bakın Davut ve Recep Beyler arasındaki savaşın ayak seslerine! Kurulu 19’unda toplardın toplamazdın (Al Binali Beyin tüm elamanlarını görevden..) “Kolu koparır”dın koparmazdın.. “Kendiniz Yüce Divan’a sevk isteyin” istemeyin.. “Üç dönem şartı esnetilsin”: “Sen işine bak”.. Şeffaflık yasası çıkarırdın yok biz zaten genelgesini çıkarmıştık! Akbulut bile dayanamamıştı!
Bize düşen, herkesin inancına saygı göstermektir; biliriz ki, inançlarla oynamak ve hakaret, tıpkı “İslami radikalizm” türünden bir “İslam karşıtı radikalizm”dir, çocukçadır ve kimseye kazandırmamış ama kaybettirmiştir.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa