Gözden kaçırılmaması gereken

Türkiye halkının yüzde 63’ü işsizlik, ekonomik kriz ve pahalılığı ülkenin en büyük sorunu olarak görüyor.” Bu tespit Kadir Has Üniversitesi, “Türkiye Sosyal-Siyasal Eğilimler Araştırması”nın sonuçlarından birisidir. Yine halkın yüzde 45.3’ü son bir yılda ekonomik olarak daha kötü duruma geldiklerini belirtiyor. Halkın yüzde 34.8’i AKP Hükümetinin ekonomi politikalarını başarılı bulurken, yüzde 43.7’si başarısız buluyor. Bu sonuçlar son bir yıl içerisinde halkın Hükümete ilişkin değerlendirmelerinde olumsuz düşüncelerinin artma eğiliminde olduğunu açıkça ortaya koyuyor.
Kuşkusuz bu tür araştırma ve anketler kesinlikleri açısından durumu tam yansıtmaz. Ama ciddi yapılan araştırmaların eğilimin temel yönüne işaret ettiklerini de tecrübelerden biliyoruz. Bu araştırmanın yukarıya aktardığımız sonuçları, halkın arasında Hükümete verilen desteğin azalmakta olduğunu göstermesi elbette sürpriz değil, çünkü işçi ve emekçi halkın yaşam ve çalışma koşullarındaki kötüleşme, işsizlik sorunu, genel olarak halkın ekonomik durumunun daha da kötülüleşmesi net bir biçimde görülebiliyor.

Halkın sadece kendi yaşamını ilgilendiren temel iç sorunlara duyarlı olduğu sanılmamalı. Bu araştırmada Hükümetin Suriye ve Mısır politikalarını başarısız bulanların oranları da oldukça yüksek. Mısır politikasını başarılı bulanların oranı yüzde 21 iken, başarısız bulanların oranı da yüzde 47. Keza Suriye konusunda da başarılı bulanların oranı yüzde 22 iken, başarısız bulanların oranı da yüzde 54’tür.

Kuşkusuz Hükümetin ve onun Başbakanı değilse de başı olan Erdoğan’ın halkın bu eğilimlerinden bilgileri var ve onların son zamanlarda dozajını yükselttikleri politik İslam’a yönelik söylemleri ile bu olumsuz gidişatı durdurma amaçları arasında da doğrudan bir bağlantı olduğundan kuşku duyulamaz. AKP Hükümeti ve onun başı geçmişte kazandıkları desteğin zayıflamaması için, halkın geri kesimlerinde farklı duygular uyandıran, halk arasında dinsel ideolojiye dayanan propagandaya hız verdiler. Onlar böylece geçmişte kazandıkları destek güçlerini dinsel ideolojinin zırhı ile kuşatmaya ve kendilerinin kararlı destekçileri olarak militanlaştırmaya özel önem vermeye başladılar.
Dini duygular halen halkın küçümsenmeyecek kesimleri için önde gelen değerlerdir. Ancak AKP Hükümetinin geçmişte daha fazla olan halk desteğini sadece dini duygulara hitap ederek kazandığını sanmak ciddi bir yanılgı olacaktır. AKP Hükümeti ekonomide kısmi bir istikrar sağlamayı başardığı ve halk içerisinde ekonomiye ilişkin olumlu beklentiler yaratmayı becerebildiği için ayakta kalabildi. Hükümet bu yolla kazandığı kitle desteğini artık daha fazla görünür hale gelen ekonomik sorunları düzeltme vaadiyle çevresinde tutmakta geçmişe göre daha fazla zorlanacaktır. Elbette “Ekonomik başarılar sağlama” iddiasından geri durmayacaktır. Çünkü bu alan onun kendisini güçlü saydığı bir alandır. Ama geçmiş günler çok geride kaldı.  

Hükümet bir yandan kendisi ve destekçisi sermaye güçlerinin çıkarları için ekonomide boş umutlar yaratmaya çalışırken, diğer yanda “Peygamber, kitap, kutsal dinimiz” demagojilerine daha fazla sarılacaktır. Destek güçlerini canlı tutabilmenin temel yollarından birisi olarak dinsel değerlere sarılmak daha fazla ihtiyaç haline gelmektedir. Bu durum muhalif kesimlerde önemli bir yanılgıyı da beraberinde getirmektedir. Bu muhalif kesimlerden bazıları Hükümet tarafından bozguna uğratılmış dışlayıcı laiklik anlayışına daha fazla sarılmakta, Hükümete usta olduğu bir alanda manevra yapma imkanı tanımaktadırlar. Bazı muhalif kesimler dine karşı ideolojik mücadele ile doğrudan politik mücadeleyi birbirine karıştırmaktadır. Doğrudan politik mücadele büyük sorunlara yol açacak hatalı bir tutum olacaktır. 

Oysa demokrasi mücadelesi sürdürmek ve bunun içinde kapsayıcı bir laiklik anlayışına sahip olmak ve savunmak, ama özellikle de yukarıdaki araştırmanın sonuçları olan ekonomik sorunlara ağırlık vermek hükümetin ve onun başının demagojik manevralarını boşa çıkaracak, işçi ve emekçi halkın güçlerini toparlamasına yardım edecektir. Nesnel koşullar işçi ve emekçi halkın mücadelesinin gelişmesi için her geçen gün biraz daha elverişli hale geliyor. Kürt halkı ise sabrının sınırlarını zorlamaya başladı. Bütün belirtiler birleşik mücadele ve tutumun belirleyici olacağı günlere doğru gidilmekte olduğuna işaret ediyor.

EVRENSEL'İNMANŞETİ

101 milyarlık gasp

101 milyarlık gasp

Enflasyonla mücadele adı altında uygulanan Erdoğan-Şimşek programı, enflasyonu düşürmüyor ama ücret ve maaşları acımasızca ezmeye devam ediyor. DİSK-AR’ın araştırmasına göre sadece iki aylık enflasyon nedeniyle işçilerin, memurların ve emeklilerin cebinden en az 101 milyar lira çalındı. “Enflasyonun nedeni ücret zamları” yalanının foyası da açığa çıktı.

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek imzasıyla taşıt alım satımı hariç ülkedeki tüm alım satım işlemlerinde dövizle ödemenin önü açıldı.

Evrensel'i Takip Et