SYRIZA: Savunma değil, saldırı zamanı!
Fotoğraf: Envato
1990’lı yıllarda “Sermayenin Avrupası’na karşı Emeğin Avrupası” diye bir slogan vardı. Avrupa Birliğinin (AB) neoliberal bir yönetişim modeli olduğunu kabul eden bu çizgi AB’ye ulusal egemenlik açısından karşı çıkan “milliyetçi-ulusalcı sola” karşı, AB’nin üye ülkelerin solcularıyla beraber içeriden değiştirilebileceğini savunuyordu. 2008 krizi sonrasındaki kemer sıkma politikalarıyla AB, yıllardır eriyen meşruiyetini tamamen kaybetme riskiyle karşı karşıya kaldığında bu çizgi iyice güçten düşmüştü. Aynı dönemde AB’ye cepheden muhalefet eden aşırı sağcı, faşist parti ve hareketler ise güç kazandı. Yunanistan’da SYRIZA’nın seçim zaferi, İspanya’da Podemos ve İrlanda’da Sinn Fein’in yükselişiyle bu stratejik çizgi ve sorunları yeniden önem kazanıyor.
SYRIZA’nın zaferi hem Almanya’nın şekillendirdiği AB kemer sıkma politikalarına hem de yükselen aşırı sağa karşı demokratik bir cephenin hükümete gelebileceğini göstermiş ve halk güçlerine moral aşılamıştır. Ancak Podemos Lideri Pablo Iglesias’ın da uyardığı gibi hükümet kurmak, iktidara gelmek demek değildir. SYRIZA ve Avrupa’daki benzerlerini değerlendirmek için SYRIZA’nın iktisat politikalarından sorumlu Milletvekili Efklidis Tsakalotos’un tanımından yola çıkmak lazım: “SYRIZA’nın programı bir geçiş programıdır... Bütün geçiş programları gibi amaçlanan, çatlaklar açarak daha radikal politikalara imkan sağlamaktır” (Sendika.org, 24.01.2015). Geçen ekim ayında Podemos Lideri Pablo Iglesias da bir SYRIZA etkinliğinde şöyle sesleniyordu: “Maalesef bugün amacımız devletin sönümlenmesi veya hapishanelerin ortadan kalkması veya dünyanın bir cennet haline gelmesi değil... [Talebimiz] tek kelimeyle: Bir toplumun mutluluk ve haysiyeti mümkün kılan temel maddi koşulları sağlayabilmesidir. Bugün bu kadar radikal görünen bu mütevazı hedefler basitçe demokrasiyi temsil ederler” (Jacobin, 24.01.2015). Başka bir ifadeyle, SYRIZA ve Podemos kemer sıkma programına karşı oluşmuş geçici bir cephe olarak önümüzdeki dönem sınıf mevzilerinin güçlendirilmesine ciddi bir katkı yapabilirler. Ancak sosyalistlerin SYRIZA’ya desteği siyasi eleştirilerini seslendirmelerine engel olmamalı. Tersine, beklenenin çok üstünde bir oy oranına ulaşan SYRIZA’nın bugün en önemli ihtiyacı sosyalistlerin eleştirileri ve soldan gelecek basınçtır!
Lider Tsipras’ın hem Avro Bölgesi’nde kalma hem de Almanya’yla müzakere hedefleri bir biriyle çelişiyor. Fransız Ekonomist Frédéric Lordon’un belirttiği gibi kemer sıkma Almanya için sorun Yunanistan’a para verilmesi değil, ekonomi dogmasının korunmasına ilişkindir (Versobooks.com, 23.01.2015). Almanya’nın taviz vermektense Yunanistan’ı Avro Bölgesi’nden çıkarmayı hatta icabında kendisinin bile avrodan çıkıp yalnız yürümeyi tercih edeceği bir sır değil. Almanya’nın bu inadına en ciddi muhalefet odaklarından biri de parasal genişlemenin krizden yegane çıkış yolu olduğunu savunan ABD ve Britanya. The New York Times’ta Paul Krugman Almanya’nın izlediği kemer sıkma politikasının Avrupa’da deflasyona neden olduğunu iddia ederek, Merkel’i gelecek krizden sorumlu tutuyor (22, 26.01.2015). Avrupa Merkez Bankası Mario Draghi’nin Şansölye Merkel ve Alman Merkez Bankası Başkanı Jens Weidmann’la parasal genişleme için giriştiği mücadeleye hem Atlantik’in ötesinden hem de Almanya’da SPD içinden de destek bulması olası. Bu koşullar Tsipras’a Merkel’e karşı manevra olanağı sağladığından avrodan çıkış bir koz olarak elde tutulmalıydı. Lordon’a göre son iki yıldır giderek daha uzlaşmacı bir tavır alan SYRIZA bu olasılığa yeterince hazırlıklı değil ve sadece borcu yeniden yapılandırmaya gerileyen bir çizgi Yunan ekonomisinin yapısını değiştirmeyeceği için sonunda partiye ilişkin hayal kırıklığına yol açacak. Bu geri çekilişin temel nedeniyse parlamenter siyasetin ve AB siyasetinin radikal özneleri merkeze yaklaştırması. Yani AB’yi dönüştürmeyi hedefleyenler, AB tarafından dönüştürülüyor. SYRIZA AB’nin kemer sıkma politikasına karşı desteklenmeli ancak ABD’nin başını çektiği genişlemecilerin programı da bir çıkış yolu değil. Çünkü temel sorun genişlemeye rağmen hâlâ ücretlerin düşük olması. Ücretleri belirleyen sınıf mücadelesi olduğuna göre, sosyalistler sınıf mücadelesinin birliğini ve ilerlemesini temel alan bir ekonomik ve siyasi programda ısrarcı olmalı. Kısacası: Krizden çıkış için SYRIZA geri çekilmemeli, ilerlemeli! Savunma değil, saldırı zamanıdır!
- Türkiye-Suriye ilişkisi 18 Aralık 2024 04:58
- Ortadoğu’da yeni döneme girerken vaziyet 11 Aralık 2024 04:32
- Lindner’in komplosu ve Almanya’da seçimler 27 Kasım 2024 04:40
- Trump'ın zaferi: Enflasyon algısı ve 2008 sonrası aile şirketleri 13 Kasım 2024 04:08
- ABD’de seçimler ve yeni saflaşma 06 Kasım 2024 04:51
- Yeni Yeşil Düzen’in sergüzeşti 30 Ekim 2024 04:35
- Tırmandırarak gerilimi azaltmak 02 Ekim 2024 04:16
- AfD’li sınıf fraksiyonları ve aile/cinsiyet politikaları 11 Eylül 2024 05:03
- Saksonya ve Thüringen'de seçimler 04 Eylül 2024 04:30
- AfD'nin aile politikası 28 Ağustos 2024 04:15
- Thüringen'de nüfus, aile ve siyasi eklemlenme 21 Ağustos 2024 04:39
- Taşra ve siyasi kültür: Doğu Almanya'da seçimlere doğru 14 Ağustos 2024 04:22