Ev alma komşu al
Fotoğraf: Envato
İki komşudan gelen iyi haberler, bizim açımızdan da umut verici.
Yunanistan’dan başlarsak, Yunanistan halkı, AB ve IMF politikalarında cisimleşen neoliberal politikalara karşı açık bir tutum almış ve önemli bir başarıya imza atmıştır. SYRIZA’nın başarısını getiren bu tablonun, Türkiye’de hem 2001 krizi sonrasındaki süreç ile hem de bugünle kıyaslamalı değerlendirilebilecek özellikleri var.
2001 krizinin sonuçları, Türkiye’de daha önce iktidar olmuş sermaye partilerini barajın dibine çekerken, halkın iktidar umudu görerek etrafında birleşeceği kadar güven duyacağı sol, demokratik bir halk seçeneğinin yoksunluğu, umutların denenmemiş bir sermaye partisi olan AKP’de birleşmesini getirmişti. AKP o günden bu yana, “koalisyonların istikrarı bozacağı” propagandasını da hep sıcak tutarak konumunu korumayı başardı.
Haziranda yapılacak seçimlerde nasıl bir siyasal tablonun ortaya çıkabileceğini belki bir süre sonra daha net konuşabiliriz. Zaten bu konu, bu yazının ekseni içinde değil.
Yunanistan işçi ve emekçileri, neoliberal politikalara karşı güçlü direnişlerle, grevlerle, sokak eylemleriyle bugüne geldiler. SYRIZA, bu sokak eylemlerinin aktif bir öznesi olmasa da, bu mücadele sürecinin parlamentodaki siyasal karşılık arayışına yanıt verebilecek bir yerde durdu.
Tam bu noktada sözü, Foti Benlisoy’un, Evrensel’in Pazar ekinde yayınlanan “SYRIZA ve ‘sol hükümet’: İmkân ve kısıtlar” başlıklı yazısına bırakabiliriz: “SYRIZA’nın temel zaafıysa (programının ne kadar ılımlı olup olmadığı değil) şu son beş senede ülkenin siyasal coğrafyasını bütünüyle değiştiren toplumsal direniş ve mücadeleleri siyasal projesine dahil etmeyi önüne koymuyor oluşu. Hareketlere yapılan genel geçer atıflar haricinde toplumsal mücadeleler ve bu mücadeleler içerisinde oluşan öz örgütlenmelerin “sol” bir hükümetle nasıl ilişkileneceği, bu mücadelelerin taleplerinin hükümet nezdinde nasıl ifade bulacağına dair açık seçik bir tasarım yok.” (25/1/2015) Foti Benlisoy, yazısını bağlarken de şu vurguyu yapıyor: “Bu nedenle sol hükümet ancak toplumsal seferberliği, direnişleri kışkırtarak, yoğunlaştırarak, onların önünü açarak ayakta kalabilir; onları atalete sürükleyerek değil. Hükümet ile toplumsal mücadeleler ve çeşitli taban inisiyatifleri-kolektif örgütlenmeler (mahalle komiteleri, kooperatifler, işgaller, vs.) arasında bir bakışımlılık yaratmak bu nedenle şart.”
SYRIZA’nın bundan sonraki serüvenini böylesi bir eleştirel perspektifle takip etmek gerekiyor.
Türkiye’nin bugününe dair kıyaslama yaparken ise, Haziran direnişi, ardından onun belirli birleşenlerin şekillendirdiği Birleşik Haziran Hareketi (BHH) ile HDP/HDK pratikleri açısından söylenebilecek şeyler var. BHH içinde yer alan bazı bileşenlerin SYRIZA’ya mesafeli duran Yunanistan Komünist Partisi’ni (KKE) desteklediği, diğer bileşenlerin SYRIZA’ya yakın durduğu, HDP/HDK pratiğinin ise, SYRIZA’ya yakın dururken, ondan farklı olarak daha çok demokrasi eksenli bir birliği temsil ettiğini söyleyebiliriz.
Tüm bunlarla birlikte, Yunanistan’dan gelen rüzgar, Türkiye’deki birlik yapıları ve arayışları açısından önemli bir ilham kaynağıdır. Yarın başlayacak metal işçilerinin grevi ise, Türkiye’deki bütün örgütlü politik halk güçleri için bu açıdan bir sınav da olacaktır.
Diğer sınır komşumuz Kobanê’nin merkezinden IŞİD’in söküp atılması, bu yeni Ortaçağ barbarlığına indirilmiş ilk ciddi darbe oldu. Bu arada, Bülent Arınç’ın, “Türkiye’nin Kobani’deki rolünü umarım unutmazlar” sözünün samimi içeriğini, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın dünkü açıklamasında gördük: “Biz yeni bir Irak olsun istemiyoruz. Nedir bu? Kuzey Irak... Şimdi de Kuzey Suriye doğsun! Bunu kabullenmemiz mümkün değil.”
Zaten, 2013 yılında YPG, Serekaniye’de el Nusra’nın saldırılarını püskürtürken, bunu el Nusra’ya Türkiye’nin verdiği açık desteğe rağmen yapmıştı. Bugün de, arkasında Türkiye’nin desteği olan ve silah açısından çok daha donanımlı IŞİD Kobanê’den püskürtüldü. Yani her ikisinde de yenilen aynı zamanda Erdoğan siyasetidir.
İki komşudan gelen bu güçlü rüzgarlar, bizim için de hem örnektir, hem de umuttur. Biz de yapabiliriz!
- 'Zalim iyimserlik' 13 Ocak 2025 04:59
- Çok aktörlü bölgesel inşa ve ortasında bir “süreç” 06 Ocak 2025 05:00
- Enternasyonalizm bayrağı, daha daha yukarı! 30 Aralık 2024 06:30
- Diyarbakır notları: Seçim öncesi gelip ‘Ser sera, ser çava’ demeyin 16 Aralık 2024 04:52
- Kürt meselesinde bir ihtimal daha olmalı 13 Aralık 2024 04:57
- Sınırımızdaki yeni Afganistan ve kaostan rant devşirmek 09 Aralık 2024 07:00
- Geniş atılan ağda çıkışı aramak... 02 Aralık 2024 06:55
- Türkiye zor bir değişimin ağır sancılarını yaşıyor 25 Kasım 2024 06:35
- Ebedi barış mümkün mü? 18 Kasım 2024 04:23
- İki güncel rapor eşliğinde Kürt meselesini tartışmaya devam 11 Kasım 2024 04:47
- 'Çöle çevirdikleri yere barış geldiğini söylüyorlar' 06 Kasım 2024 05:33
- Bir siyaset olarak 'terörle mücadele' 04 Kasım 2024 07:07