Yunanistan’da birleşik halk güçlerinin zaferi, haklı bir sevinç ve coşkuyla karşılandı. Yalnızca Yunanistan değil, İspanya, Portekiz gibi AB ile benzer sorunları yaşayan ülkelerde, hatta Fransa, Belçika gibi AB’nin merkezinde yer alan ülkelerde de halklar bu zaferden kendilerine umut veren işaretler çıkardılar.
Özellikle uzun sürmüş ve kimi zaman sert biçimler kazanmış kitlesel bir mücadelenin ardından gelen bu başarı, benzer süreçleri yaşamış bütün ülkelerde, benzer sonuçlar alınabileceği gibi beklentilere de yol açtı. Bu o kadar boş bir beklenti değil.
“Seçimle sosyalizm gelmez, bu iş Avrupalı para babalarının gaz alma işidir!” gibi işin ille de olumsuz yanını öne çıkaran yorumları şimdilik tartışma bırakarak, bize verdiği dersler üzerine düşünelim.
Dün, gazetemizin yazarları farklı açılardan bakarak ama sözleşmiş gibi aynı nokta üzerinde birleşen yorumlarında en önemli özelliği vurguladılar. Halk muhalefetinin birleşik gücü, zaferin temelidir!
Sinan Alçın, İhsan Çaralan ve Sinan Birdal arkadaşlarımız uçları aynı yerde kesişen çizgiler üzerinden birlik ve mücadele meselesini el aldılar.  Her üç yazarımız da, konuyu sınıf mücadelesi ve işçi sınıfının toplumsal gücü açısından ele alırken özellikle Çaralan ve Alçın, metal işçilerinin greviyle “halkın birleşik gücü” meselesini birbirine bağlayan yorumlarında, bizim için çok önemli olan “nereden başlamalı” sorusuna net bir cevap verdiler. Metal grevi, ilk anda 15 bin işçinin grevi gibi görünse de, taşıdığı olanaklar açısından hem bütün işçilerin grevi olabilir, hem de demokratik halk muhalefetinin birleştirilebilmesi için önemli bir ateşleyici haline gelebilir.
Önümüzdeki Haziran genel seçimleri gibi son derece önemli bir toplumsal ve siyasal dönemeç noktası varken, bizim de kafamızı yormamız gereken temel problem budur.
Bizim seçimimiz de, demokrasi mücadelemizin önemli bir basamağı haline gelebilir, gelmelidir. Bunun için HDP’nin barajı yıkması belirleyici bir önem taşıyor. İkinci önemli imkân önümüzdeki günlerde netleşecek olan metal grevidir. Seçimlere geniş bir halk birliği halinde katılmak için grev, bu yolda atılacak büyük bir adım olabilir. Diğer imkânlar ve kullanılabilecek araçlar üzerine daha uzun konuşulabilir. Elimizdekileri açıkça örüp değerlendirdikçe görülebileceği gibi, Yunan halkını birleştiren dinamikler, bizim için de fazlasıyla geçerlidir.
Bir an önce, nerede ve kimlerin birliğiyle ilerleyebileceğimize, işçi sınıfının büyük toplumsal gücünü bu birliğin esas temeli halinde nasıl inşa edebileceğimize karar vermeliyiz.
Aslında bu konuda EMEP’in kafası açıktır. Cevaplarını vermiştir. Ancak bizim cevabımızın bütün demokrasi güçlerinin ortak cevabı haline gelmesi gerekmektedir. Yunanistan halkına bu bakımdan teşekkür borçluyuz. Fazla tartışmamıza, gereksiz ayrıntılar üzerinde çene yormamıza gerek bırakmamıştır. Birlik yolunda kararlılıkla ilerleyerek, güçlü bir halk cephesi halinde HDP’nin barajı yıkması için çalışmamız gerektiğini gösteren bir örnek olarak değerlendirebilirsek, komşu halka teşekkür borcumuzu da ödemiş olabiliriz.

EVRENSEL'İNMANŞETİ

Kamu işçisi hedefte

Kamu işçisi hedefte

Ücretleri baskılayan Erdoğan-Şimşek programının yeni hedefi toplu sözleşme sürecine giren 600 bin kamu işçisi. Sendikal bürokrasi eliyle işçiden kaçırılan sözleşme taslağı, iktidar medyasına sızdırıldı. “Taleplerimizi karşılamıyor” diyen işçiler öfkeli. Ekonomide, iç ve dış politikada sıkışan Saray iktidarı, toplumu yönetebilmek için yasaklara, gözaltılara ve tutuklamalarla sarılıyor.

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
'Heybeden’ her gün yeni bir soruşturma çıkıyor. Yargı sopasıyla topluma gözdağı verilmek isteniyor.

Evrensel'i Takip Et