Birleşirsek, kararlıca direnirsek kazanırız
Fotoğraf: Envato
Birbirlerini etkileyip tetikleyecek ve karşıt çıkarların çatışmasıyla bölgemizde ve dünyada daha gerilimli ve karmaşık gelişmelere işaret eden çok sayıda olay ve işçi ve emekçilerin, sonuçlar çıkararak mücadele birikimine katmaları gereken önemli gelişmeler bir arada yaşanıyor. Şu başlıklara bir bakalım: Kobane’de ‘zafer‘ açıklaması. Yunanistan’da SYRIZA hükümeti kuruyor. İMF Yunan Solu’nu tehdit etti! Putin, “Ukrayna ordusu NATO lejyonu” dedi. Petrol fiyatları “dibe vurdu.” ABD’nin elinde 383 milyon varil fazlalık birikti. ABD’nin Ortadoğu’daki Krallığı’nın başındaki Abdullah öldü; yeni kral, eski kralın politikasını sürdüreceğiz dedi. Birleşik Metal İş sendikası, bütün metal sektöründe etkiye yol açacak grevi 29 Ocak’ta başlatıyor. İşçiler, büyük çoğunluğuyla greve “evet” dediler. Erdoğan Afrika’da! Çin, ABD, Fransa, İngiltere, Almanya’nın yanı sıra Türk sermayesi de Afrika’da “pazar peşinde!” AKP İl Kongreleri’nde kavga var; sahte dolar ve Euro’lar saçılıyor. Soma patronu zararının tazmin edilmesini istedi. Daha çoğaltabiliriz, ama bu kadarı yeterli.
Bu başlıkların her biri önemli içeriklere işaret ediyor. İkisi ise, halkların mücadelesi yönünden daha öne çıkıyor. Bunlara bakalım: Kobanê’de, IŞİD adlı lejyoner çetelerine karşı Kürt halkının sürdürdüğü savaş henüz sona ermemekle birlikte, büyük başarıların elde edildiği bir safhaya girdi. On binler, başarılarını kutlama gösterilerini sürdürüyorlar. Halk kitleleri büyük sevinç içinde. Yunanistan’daki seçimler, Radikal Sol Koalisyon (SYRIZA)’ın zaferiyle sonuçlandı. “Yunan halkı felaketi getiren kemer sıkma önlemlerini, otoriterliği ve beş yıllık acıyı geride bırakıyor” diyen Başbakan Çipras, “vatanımızı yeniden inşa etmek için mücadele vereceğiz, tüm AB halklarının ortak çıkarını göz önüne alarak adil ve karşılıklı yararı olacak bir çözüm için müzakereye gideceğiz” diye devam ederek, 350 milyar dolar civarındaki Avrupa Merkez Bankası ve İMF borçlarının ödenmesinin mümkün olmadığını; en azından bir bölümünün silinmesi gerektiği açıkladı. Buna karşı olarak İMF adına tehdit içerikli açıklamalar geldi.
Kürt halk güçleri ve savaşçıları, IŞİD çetelerini Kobanê kent merkezinden kovarken, “Çözüm süreci”nden anladıklarının “terörün sona erdirilmesi olduğunu” bir kez daha ilan eden Erdoğan, “hiçbir taviz yok!” meydan okumasıyla, Kürtlerin sevinç gösterilerini “çifte telli oynuyorlar” diye aşağıladı. Kürtlerin Kobanê başarısı, ulusal özgürlük için on yıllardır sürdürülen mücadelenin ürünüdür. Yunan sol koalisyonu SYRIZA’ın başarısı, AB ve IMF politikaları doğrultusunda ekonomisi ve sosyal yaşamı yıkıma uğratılan; işsizlik, yoksulluk ve açlığa sürüklenen Yunan halkının bu politikalara tepkisinin sonuçlarından biridir. Solculuğunun niteliğinden, amaç ve hedeflerinden, sınıflar sorununa ve ücretli emek sömürüsüne yaklaşımından soyundurularak değerlendirilemeyecek olsa da, halkın talepleri üzerinden oluşturulan bir platform ve örgütlenmenin, halkın desteğini gördüğü açıklık kazanmıştır.
Kürdistan’da ve Yunanistan’da gerçekleşen bu iki gelişmenin ortak paydasını halkların özgürce ve insanca yaşam isteği oluşturuyor. Diğer en önemli özelliği, hak ve çıkarları için birleşmeye ve dövüşmeye karar vermiş halkların; işçi ve emekçilerin, düşmanlarının gücü ve zorluklara rağmen kazanabileceklerine, yeniden ve yeni kanıt olmalarıdır. Türkiye’de, Avrupa ve Kuzey-Güney Amerika’da; Ortadoğu ve Afrika’da, kitlesel boyutları farklılık göstermekle birlikte, son on yıl içinde, kendi tarihlerini emperyalistler ve her türden kuklalarına teslim etmemek ve kendileri yapmak için atıldıkları mücadelede, önemli yenilgiler de yaşamış olmalarına rağmen, halkların büyük bedeller pahasına göstermiş oldukları; kapitalist emperyalist dünya gericiliğine, onun farklı ülkelerdeki bölüklerine karşı kazanmanın olanaklı olduğudur.
Mücadelenin işçi sınıfı ve emekçiler yararına sonuçlarını, yalnızca “kalıcı başarılar” ölçeğine vurmak aldatıcıdır. Mücadele farklı biçimlerde farklı araç ve yöntemlerle devam ediyor. Bu iki gelişme, başka örnekleriyle birlikte burjuvazi ve kapitalizme karşı başarının; emperyalist gericiliği bozguna uğratmanın sömürülen ve ezilenlerin talepleri ve çıkarlarının sahiplenilmesine, ve onlarla birlikte dövüşmeye bağlı olduğunu yeniden gösterdi. Önemli bir şey daha var: kazanılanın niteliği. Taleplerin bağlandığı hedef; ezilenler yararına kazanımların ilerletilmesi ve kalıcılığı buna bağlı. İster Kürt özgürlük mücadelesinin bugüne dek sağladığı sonuçların devrimci ve halk yararına devamı yönünden, isterse Yunan halkının seçim başarısının, taleplerinin elde edilmesi yönündeki kararlılığıyla destekli olarak ve yeni hükümeti de buna zorlamaktan asla geri durmayan mücadeleciliğiyle devamı yönünden olsun; sona ermiş bir durum yoktur ve mücadele sürüyor. Sömürülen, hakları tanınmayan ve saldırıyla dize getirilmek istenen tüm halkların deneyim hazinesine, -günümüz koşulları gözetilerek söylenirse-, oldukça önemli bir ‘halka’ daha atıldı. Her ulus, ulusal topluluk ve dinsel-mezhepsel kesimden ezilenlerin, “esnaf”ı ve polisi, muhalifleri öldürmeye alenen azmettiren bir yönetimin sultası altındaki ülkemizde, halk yararına kazanımlar için bir mücadele hattında-cephesinde birleşmeleri, çıkarılması gereken görevsel en acil sonuçtur.
- Kaosun geniş mezarlığı 12 Aralık 2024 05:20
- ‘Suriye pastası’ ve duvarların dışına bakmak! 05 Aralık 2024 06:50
- Değişim; nasıl ve hangi yönde? 28 Kasım 2024 06:45
- Kürtçe eğitim Türkiye’yi böler mi? 14 Kasım 2024 04:52
- Bahçeli’nin çağrısı Kürt gerçeğinin neresinde? 07 Kasım 2024 05:41
- Sorun yoksa, telaş niye? 31 Ekim 2024 06:54
- Çürümenin toplumsallığı ve çürüyeni yönetme politikası 24 Ekim 2024 12:47
- İktidarın ekonomi kriterleri 26 Eylül 2024 05:56
- Vicdansızlık! 19 Eylül 2024 05:15
- Derin ve lağımlı bataklık! 12 Eylül 2024 05:58
- Sağın gücü ve işçilerin ‘kör noktası’ 05 Eylül 2024 05:28
- Malazgirt, Bahçeli, HÜDA PAR vs. 29 Ağustos 2024 05:40