Avrupa’ya çekidüzen girişimleri
Ukrayna ve Yunanistan’ın içinde bulunduğu sorunlar, bu sorunlar vesile edilerek yapılan girişimler ve dayatmalar Avrupa’nın ekonomik, siyasi ve askeri bakımdan yenilenmesi olarak biçimlendirilmeye çalışılıyor.
Patronu ABD olan NATO ve AB’nin büyükleri, Avrupa’nın silahlı güçlerini yeniden mevzilendirirken aynı zamanda AB’nin ekonomik normlarını da yenilemek için hamleler yapıyorlar.
Bu yeniden mevzilenme ve ekonomik yenileme için Ukrayna krizi ve Yunanistan’da SYRIZA’nın iktidara gelmesinin fırsat olarak kullanılmak istendiği anlaşılıyor
Bu çerçevede NATO’nun Dışişleri Bakanları Zirvesi, Balkanlar ve Doğu Avrupa’daki NATO’nun Acil Müdahale Gücü’nün asker sayısını 13 binden 30 bine çıkarılması kararını verirken kara, hava ve deniz gücü de olan 5 bin kişilik yeni bir “öncü güç” oluşturulması için karar da aldı.
Herkes de açıkça biliyor ki, bütün bu askeri girişimler geçtiğimiz yılın sonlarında Baltık bölgesindeki güç yenilenmesi ve Baltık ülkelerinin silahlandırılması olduğu gibi burada da artık hedef bellidir. Ki, Bu hedefin Rusya olduğu konusunda kimsenin kuşkusu yok. NATO da bunu inkar etmiyor artık!
Avrupa’daki siyasi ve ekonomik birliğin normlarının yenilenmesi ise, Yunanistan üstünden yapılmak istenecek gibi görünüyor.
Yunanistan halkının, AB’nin neoliberal politikalarına karşı, halkçı bir düzen getireceğini umduğu SYRIZA’yı işbaşına getirmesi, bir yandan troykanın ekonomik politikasını sorgulamayı legalleştirirken, AB’nin halkların ve emekçilerin tepkileriyle sarsılan “birlik ve disiplinini” yeniden sağlamayı da AB’nin gündeminin üst sırasına çıkardığı anlaşılıyor.
Nitekim SYRIZA’nın iktidara gelmesi, Avrupa’nın AB’nin ekonomik politikalarından en çok bizar olan İspanya ve İtalya’da da (Diğer AB ülkelerinde de SYRIZA’nın heyecan uyandırdığı biliniyor) benzer biçimde SYRIZA benzeri iktidar değişimlerinin gündeme gelebileceğini de ortaya çıkardı.
Yunanistan’ın yeni Maliye Bakanı Yanis Varufakis’in AB Maliye Bakanlarını ziyaretleri sırasında AB’nin en büyüğü Almanya’yı ziyaretinde bu korku açıkça ortaya çıktı.
Oysa Varufakis, İtalya ve Fransa’da daha misafirperver bir havada karşılanmıştı. Ama Almanya’da Varufakis’le görüşen Almanya Maliye Bakanı Wolfgang Schauble Yunanistan Maliye Bakanını soğuk karşıladı.
Nitekim görüşme sonrasındaki durumu Schauble; “Anlaşmama konusunda anlaştık!” diye özetlerken, Varufakis ise “Anlaşmama konusunda bile anlaşamadık!” diyerek daha karamsar bir değerlendirme yaptı.
Varufakis’in, Yunanistan’ın 240 milyar avro borcunun bir bölümünün “silinmesi”, geri kalanının da “yeniden yapılandırılması” talebini Schauble açık bir dille reddetmişti. Ama Schauble’nin Varufatkis’e, “Para veremeyiz ama 500 vergi uzmanı gönderelim” diyerek Yunan Bakanı aşağıladığı da belirtiliyor.
Daha yakından bakarsak, burada konunun sadece Yunanistan’ın borçları olmadığı da açıkça görülür. Böylece; Podemos’un iktidara gelmesiyle (Bu ihtimal çok güçlü), İspanya’nın da çok daha büyük bir meblağ için Almanya’nın karşısına çıkmasının, İtalya’da benzer bir hareketin gelişmesi, gelişmese bile mevcut Hükümetin de benzer taleplerle troykayla pazarlığa girişmesinin önü kesilmek isteniyor. Yani gündemde olan elbette AB’ye yeni bir ekonomik disiplin getirme ama bundan da öte SYRIZA benzeri hareketlerin “aşırılıklarına” tolerans gösterilmeyeceği, AB’nin ekonomik amaçlarıyla siyasi amaçlarının burçlarında gedik açtırılmayacağı konusunda ciddi olduklarını göstermenin amaçlandığını da söylemek yanlış olmaz.
Bu tutum öncelikle; halklara, “AB politikalarına baş kaldırırsanız gırtlağınıza çökeriz” mesajıyken aynı zamanda SYRIZA ve benzeri odaklara da “Ya haddinizi bilin ya da sizi kuşatır, çökertiriz” mesajıdır!
Şu açık ki, hem halklar hem de SYRIZA, Podemos… stratejilerini gözden geçirmekle karşı karşıya. Çünkü SYRIZA daha iktidara geldiği gün kendini bir yol çatında buldu: Halkların taleplerini dikkate alıp mı ilerleyecek yoksa AB ile uzlaşarak sermaye ve AB’nin koltuk değneği mi olacak?
Soru bu ve yanıtının da acilen verilmesi gerekiyor.
Avrupa bir yandan NATO üstünden askeri-siyasi öte yandan AB içindeki girişimlerle “ekonomik disiplinde” surlarındaki gedikleri restore etmeye girişmiş bulunuyor.
Halklar da bu gerçeği görerek hareket etmek zorunda; yoksa hayal kırıklıkları kaçınılmaz olacak.
Evrensel'i Takip Et