'Endüstriyel futbolda yeni aşama': Hacıosmanoğlu
Memleket usulü “alaturka endüstriyel futbolumuzda” her hafta bundan daha vahim bir olay olmaz dedikçe, inadına her hafta geçmiş haftaları aratacak garabetlerle karşı karşıya kalıyoruz. Bu haftanın garabetinin yıldızı hiç kuşkusuz Trabzonspor Başkanı İbrahim Hacıosmanoğlu’ydu.
Hacıosmanoğlu, zaten yerlerde sürünen futbol konuşma düzeyimizin seviyesini diplere doğru çeken bir figür olarak spor alemimize dahil oldu. AKP mitinglerinde ön saflarda bayrak sallayıp, “atarlı”, “giderli” konuşmalarıyla belki de son dönemki futbol ortamının en somut temsili simgesi haline geldi. Bir anlamda dar alanda kısa paslaşmalar filminin unutulmaz repliği olan “Hayat futbola fena halde benzer” bir kez daha doğruluğunu kanıtladı. Memleket ortamında siyasal güce dayanarak “evrensel hukuku” ayaklar altına almanın genel geçer bir rutin haline geldiği koşullarda, Hacıosmanoğlu gibi figürlerin futbol ortamında ortaya çıkması tesadüf sayılmaz her halde.
“Sağlam irade”ye sırtını yasladığını her koşulda hissettiren Hacıosmanoğlu’nun, futbol ortamında kalan son hukuk kırıntılarını da tekmeleyerek yerle yeksan etmesi bu hafta gerçekleşti. Fenerbahçe-Trabzonspor maçının hakeminin belli olmasıyla birlikte önce zehir zemberek bir açıklama yapıldı ki bu alışık olmadığımız bir olay değildi. Çeşitli kulüp başkanlarının maçtan önce hakeme güvenmediklerini beyan eden açıklamalarını daha önce de çokça görmüştük. Ancak Hacıosmanoğlu bu sefer farklı olarak açıklamayla yetinmedi, “Hata olduğu takdirde takımı sahadan çekeceğini” söyledi ve kendi ağzıyla açıkladığı gibi hakem Bülent Yıldırım’ı da telefonla arayarak “ayar” verdi.
Sadece buraya kadarının herhangi bir “endüstriyel futbol” ülkesinde olabileceğini düşünebiliyor musunuz?
Normalde MHK’nin derhal Bülent Yıldırım’ı maçtan çekmesi gerekirken tam tersine Yıldırım “kurbanlık koyun” gibi bu maça sürüldü. Nitekim üzerinde taşıdığı gerginlik her hareketinde belli olan Yıldırım, kötü bir performansla maçı bitirdi.
Bizim “muhteşem” TFF ve MHK ne yaptı?
Önce hakemlere bir genelge göndererek telefonlarını değiştirmeleri ve numaralarını gizli tutmaları istendi. Ardından da Hacıosmanoğlu’ya aslında yaptırım bile sayılmayacak, 180 gün hak mahrumiyeti ile 210 bin TL para cezası verildi.
Neden yaptırım bile değil?
Hak mahrumiyeti zaten hiçbir yöneticinin ciddiye almadığı bir ceza, “rekor para cezası” diye medyaya yansıyan 210 bin TL ise nasıl olsa Hacıosmanoğlu’nun cebinden değil kulübün kasasından çıkacak dolayısıyla aslında ortada ceza diyebileceğimiz bir durum bile yok.
Göreve geldiğinden beri 29 ayrı futbolcu satın alan, yola çıktığı yönetim kurulu üyelerinin bir çoğunun kulübü yönetme biçiminden dolayı eleştirip istifa ettiği, Halilhodzic ile uzun yıllar çalışacağız dedikten iki-üç hafta sonra yolları ayırıp Ersun Yanal ile anlaşan, kulübün geleceğini en azından finansal olarak ciddi bir ipotek altına aldığı belli olduğu halde camia tarafından fazla eleştirilmeyen bir başkanın, popülist “giderlerle” 210 bin TL daha kulübü zarara sokmasının nasıl olsa hesabını soracak kimse yok...
Neyse en azından TFF başkanı Yıldırım Demirören’in açıklamalarından anlıyoruz ki “passolig” uygulaması ile istenmeyen taraftarlar tribüne gelmiyormuş. Passolig alıp gelen gerçek taraftarlarmış. O zaman Demirören’e “passolig”, Hacıosmanoğlu ve Sivas kalecisi Ertuğrul’un kafasını yaran “passolig”li gerçek taraftarla mutlu bir gelecek dileyelim.
Futbol bitti biz de magaziniyle eğlenelim bari...
Evrensel'i Takip Et