En yeni Türkiye
Fotoğraf: Envato
Yeni Türkiye konusunda henüz netleşmemişken “en yeni” tartışması da nereden çıktı demeyin. Yeni Türkiye herkes için farklı anlam ifade ediyor. Yeni Türkiye’yi nasıl okuduğunuz, nereden baktığınıza göre değişiyor elbette.
Bazılarımıza göre aslında eski Türkiye’de her şey çok iyiydi ama yeni Türkiye ile bozuldu. Bazılarımız tam tersini düşünüyor. Eski Türkiye’de hiçbir iyi şey yoktu ve tüm güzellikleri yeni Türkiye’ye borçluyuz.
Eski ile yeni durum arasında karşılaştırma yaparken yaşadığı koşullar değişmeyenler ikisine de muhalif bir yerde duruyorlar. Aktörlerin değişmesi , iktidarların değişmesi mutlaka ezilenlerin konumu değiştirmez. Hatta bazen onlar için hiçbir şey değişmez.
Neyin değişip neyin değişmediği konusu dikkatle ele alınmalıdır. İktidar tarzının değişmesi sorunlarla mücadele ve karşı duruş dilinin de yeniden ele alınmasını zorunlu kılar.
Eski ile yeni Türkiye karşılaştırmasını bir kenara bırakıp en yeni Türkiye’ye geri dönelim.
Erdoğan’ın başkanlıktaki ısrarı ve henüz anayasa değişmeden sergilediği fiili tutum aslında iktidar içinde ciddi kırılmaları beraberinde getirecek niteliktedir. Yeni Türkiye’nin angajman ve ilişkilerinden hareketle en yeni Türkiye’de kimin nerede duracağını analiz etmek son derece yanıltıcı olur.
Kimin kim sayesinde oturduğu koltuğu işgal ettiği önümüzdeki dönem pozisyonlarını okumak için ölçüt olamaz. Erdoğan ile gelen herkesin sonuna kadar onun yanında duracağı varsayımı yanıltıcı bir yaklaşımdır.
Aksine Erdoğan’ın kişisel tutum ve dayatmalarından rahatsız olan güçlü bir cephe ve yeni ittifaklar ortaya çıkmaya başlayacaktır.
Erdoğan’ın, yargıdan Merkez Bankasına uzanan söylemi bir yandan bu kurumlar içinde yeni direnç hatları oluşturacak diğer yandan uluslararası beklentiler ve içerde ötelenme imkanı olmayan sorunlar yeni dengeler ortaya çıkacaktır.
Evet Kürt sorunundan söz ediyoruz. Türkiye günü kurtarmaya dönük yaklaşımda ısrar ederek çok daha riskli bir sürece doğru sürükleniyor. Türkiye’yi böyle bir kaosa terk etmeyi göze alamayan iç ve dış dinamikler rahatsızlıklarını açıkça beyan etmeye başladılar.
Uzun lafın kısası en yeni Türkiye’nin seçim sürecine girerken yeni bir ayrışma doğurması kaçınılmaz gözüküyor. Belki açık bir kavga yaşanmasa da Hükümet ile Cumhurbaşkanı arasında ciddi bir gerilim yaşanması kaçınılmaz gözüküyor.
Sistem krizinin başka krizleri tetikleme potansiyelini çok yakında göreceğiz.
- Yazılı olmayan kurallar 11 Nisan 2015 01:00
- Muhalefetin gücü ve farkındalık 04 Nisan 2015 00:57
- Katırlar da ağlar 28 Mart 2015 01:00
- Halife efendimiz aldatılmış hükümsüzdür 21 Mart 2015 00:52
- Ben aday olmazsam kim olmalı? 14 Mart 2015 01:00
- Erdoğan’ın faizci arkadaşları ? 07 Mart 2015 00:54
- Türkmenistan modeli dururken ne Meksika'sı? 28 Şubat 2015 01:00
- Kavganın büyüğü 21 Şubat 2015 00:52
- İşlevsiz parlamento, tutarsız başkanlık 07 Şubat 2015 00:52
- Herkes radikal solmuş meğer 31 Ocak 2015 00:53
- Deli deliyi görünce 17 Ocak 2015 01:00
- Kendine Fransız olmak 10 Ocak 2015 00:52