Artık karar zamanıdır
Fotoğraf: Envato
Aday adaylarının ortaya çıkmaya başlamasıyla seçim süreci yeni bir safhaya geçti.
Devletin üst bürokrasisinden istifa ederek, aday adayı olanların hemen tamamının milletvekili adaylığı için AKP’ye başvurması açıkça göstermiştir ki, AKP devlet bürokrasisi içindeki kadrolaşmasını son sınırına kadar getirmiştir. Yani AKP devletleşmiş, devlet de AKP’lileşmiştir!
Bu sürecin ortaya çıkardığı bir diğer tartışılmaz gerçek ise, seçimin; HDP’nin seçime parti olarak gireceğinin belli olmasıyla, HDP’nin barajı aşıp aşmamasından bağımsız olarak, Türkiye’nin iktidarı ve sermaye muhalefetinin seçim barajıyla imtihanına dönüşmesidir.
AKP; HDP’nin barajı aşması halinde, “Başkanlık sistemli muhafazakar toplum” anayasası dahil, “2023 Vizyonu”na dair tüm planlarının çökeceğini, hatta teknik olarak iktidarını sürdürecek sayıda vekil çıkarsa bile artık gerçek bir iktidar odağı olarak hareket etme gücü ve “öz güvenini” yitireceğini görmektedir. Bu yüzden AKP, HDP’nin barajı aşamaması için elinden gelen her şeyi yapacaktır. AKP’nin, HDP’nin Mecliste olmamasından doğacak büyük siyasi krizi bile göze alacağından şüphe etmek için bir neden yok.
Seçim sürecine ilişkin tartışmalar içinde açıkça görülmektedir ki; “AKP’ye karşı bir CHP seçeneği”ni ciddi olarak tartışan kimse yoktur. CHP’nin söyleminde bile bu iddiaya uygun bir içerikte ses tonu yoktur!
MHP’nin ise kendisine biçtiği misyon; AKP’yi “az milliyetçi olmak”la eleştirmek ve “Kürt sorununu çözmek için Kürt siyasi güçleriyle görüşmesine” karşı çıkmaktır.
Nitekim 12 yıldır bu iki partinin asli rolü, AKP’ye kolay seçim zaferleri kazandırmak olmuştur!
Bu durumda; AKP’nin plan ve hedeflerine karşı mücadele ve halktan yana bir iktidar mücadelesinin tek gerçekçi seçeneği Türkiye’nin demokrasi ve özgürlükten yana tüm güçlerinin (Kürt siyasi güçleri, Aleviler, yaşam savunucuları, kadın hareketi, gençlik mücadelesi güçleri, HDP içindeki güçler, EMEP, ÖDP, Halkevleri, KP, HTKP, mücadeleci sendikalar ve sendikacılar, TTB, TMMOB… çeşitli türden emek örgütleri…) HDP etrafında barajı aşacak bir güç oluşturmasıdır.
Gazetemiz Evrensel’in ocak ayı içinde başlatıp sürdürdüğü, hemen her çevrenin önde gelen sözcülerinin görüşlerini aktardığı “Seçime Doğru Nasıl Bir Birlik?” adlı tartışmaları izleyen okurlarımızın da açıkça gördüğü gibi, sözcülerin kimi ayrıntılara dair itirazları bir yana bırakılırsa, 7 Haziran seçiminin kazandığı siyasi muhtevadan seçim barajını aşmanın kritik önemine, özgürlükler mücadelesinden AKP’nin bölgeye yönelik gerici politikalarına,.. “dur” diyecek bir ortak mücadele konusunda hemfikirdirler.
Nitekim yine bu süreçle ilgili, çeşitli parti ve çevrelerin birbiriyle görülmelerinden gelen haberlerden, kamuya açık toplantılarda seçim sürecine dair tartışmalarda da açıkça “ortak mücadele seçeneği” tek seçenek olarak gündeme gelmektedir.
Bu tartışmalar içinde BHH ve kimi Alevi örgütleri ve bazı sendika ve emek örgütlerinin yöneticileri…, bu seçim ve mücadele birliğine CHP’nin katılması gerektiğinin önemine özel vurgu yapmışlardır. Ki, buna itiraz eden olmamış, bu konuda HDP, EMEP, diğer bazı parti ve çevreler tarafından girişimler de yapılmıştır.
Yani, CHP’nin de özgürlükler ve demokrasi için laik ve demokratik Türkiye için mücadeleye katılması, ortak bir seçim ittifakı oluşturulmasına da kimse karşı çıkmamaktadır. Tabii, CHP yönetiminden başka!
Elbette CHP içinde ve yöneticileri arasında da tüm demokrasi güçlerinin seçime ortak girme yanlısı önemli bir kesim vardır ama yönetim böyle düşünmemektedir.
Ve gelinen aşamada artık anlaşılmış olması gerekir ki, CHP kendi başına seçime girecek, diğer bütün çevrelere de “Oyları bölmeyin beni destekleyin!” diyecektir.
Artık süreç, “İttifaka CHP de katılmalıdır; katılsa iyi olur” aşamasını geride bırakmıştır. “CHP katılmazsa olmaz” demek “CHP olmazsa biz de olmayız; biz CHP’yi destekleyeceğiz” deme anlamı kazanmıştır.
Kısacası seçime yönelik tartışmalar Türkiye’nin ilerici demokrat güçlerini, emek güçlerini şöyle bir yol ayrımına getirmiştir: Ya emeğin haklarının tanındığı, laik ve demokratik Türkiye için Orta Çağ gericiliğine ve AKP’ye karşı mücadeleci bir seçenek oluşturacak ya da CHP’nin majestelerinin muhalefeti çizgisinde kalıp AKP’ye bir seçim zaferi hediye etmenin sorumluluğunu da üslenecekler!
Evet, bir yol ayrımındayız ve artık burada uzunca bir zaman daha oyalanılamaz. Herkes kararını çok vakit geçirmeden vermek durumundadır.
- ‘Devlet benim’ demek yetmedi; ‘Türkiye benim, İslam benim’ diyor 28 Ağustos 2018 01:00
- Korkak kim, cesur kim; gerçek nerede? 24 Ağustos 2018 01:00
- 'Çocuk istismarı'na karşı mücadele 09 Nisan 2018 01:00
- İfade özgürlüğünün ne ‘alanı’ ne de ‘sınırı’ kaldı! 15 Şubat 2018 00:55
- Doların yükselişinin faturasını kim ödeyecek? 04 Aralık 2016 05:44
- Mücadeleye daha ileri bir bilinçle devam! 23 Kasım 2016 00:59
- Kılıçdaroğlu barışı mı savunuyor çatışmayı mı? 20 Ağustos 2016 00:58
- ‘Muhatap millet’ demek ‘muhatap yok’ demektir! 27 Ocak 2016 01:00
- Haritadan silerek birlik mümkün mü? 11 Kasım 2015 01:00
- Mücadeleyi yenileme zamanı! 07 Kasım 2015 00:56
- Bir kez daha; Birimizin derdi hepimizindir! 06 Kasım 2015 01:00
- ‘Sistem’ dayatıp ‘fiili başkanlığa’ razı etmek! 05 Kasım 2015 01:00