İşçi hareketinde dönemin getirdiği
Gazetemize, işçilerden gelen mektuplarda ve işyeri merkezli yapılan haberlerde artık “Eyleme geçmek için nelerin yapılacağı” tartışılıyor.
Evet, bugüne kadar da işçi mektupları ve işyeri merkezli haberlerde işçilerin sorunlarını çok yönlü olarak tartıştığı yansıyordu. Ama bir zamandan beri, işçilerin bu tartışmalarda, sorunlardan “yakınma” yönünü geriye doğru çekerken asıl dikkat noktalarını “Bu koşulları değiştirmek için nasıl mücadele etmeleri gerektiğine” yönelttiğini, mücadele eden işletmelerdeki eylemleri örnek alarak tartıştıklarını, en azından onlar gibi olmak için ne yapmaları gerektiğini konuşmaya başladıklarını görüyoruz.
Kuşkusuz işçi hareketinde “sorunlardan yakınma” yanında her zaman taleplerini elde etmek için mücadele ve bunu nasıl yapılacağı da konuşulmuştur. Ama bugün, dünden farklı olarak, mücadelenin nasıl olacağını konuşmaya başladığını ve kimi işyerindeki işçilerin de sorulara kendilerine göre yanıtlar vererek harekete geçtiğini görüyoruz.
Metal grevi sonrasındaki bu işaretleri;
* Metal işçilerinin MESS’e ve Türk Metal bürokrasisine meydan okuyarak grev kararı almaları, “grev oylaması” saldırısını patronlar için kabusa dönüştürmeyi başarmaları, arkasından patronların isteği ile Hükümetin grevi yasaklaması… ile ilgili tartışmaların her sektörde yayılmaya başlaması,
* Binlerce Boydak Holding işçisinin Öz Ağaç-İş-patron arasında kapalı kapılar arkasında süren TİS görüşmelerinin bir “satış sözleşmesine” dönüşeceği haberleri üzerine sokağa dökülerek hem Cemaatçi patron hem Hükümet ve patron uşağı sendikayı hedefe koyması,
* Bilecik’te seramik işçilerinin, Yozgat’ta maden işçilerinin talepleri için iş bırakıp sokağa çıkması,
* Selüloz iş kolundaki fabrikalarda yaptırılan “grev oylaması”nın tıpkı metal iş kolunda olduğu gibi sendikalı işçi sayısından daha çok işçi ve “beyaz yakalı”nın “greve evet” oyu vermesiyle sonuçlanmasından sonra patronun sözleşmeyi imzalamak zorunda kalması,
* Sivas Demir Çelik işçilerinin ödenemeyen ücretleri ve hakları için sokağa çıkması,
* Soma maden işçilerinin Ankara’ya giderek, verilen vaatlerin yerine getirilmesi için hükümetin kapısına dayanması, … gibi sıralayabiliriz. (*)
Gerek gelişmelerin üstünde oluştuğu talepler, gerekse yukarıda sözünü ettiğimiz haber ve mektuplardaki tartışmalar, karşı karşıya olduğumuz mücadele sürecinin gelip geçici olmadığını, tersine mücadelenin “bulaşıcı” bir özellik taşıdığını göstermektedir.
Çünkü bu gelişmelerin üstünde yükseldiği talepler sadece şu ya da bu işyerindeki sorunlarla sınırlı görünmüyor.
Tersine bu gelişmelerin;
1- AKP Hükümetinin izlediği ekonomik politikaların artık “kemiğe” değerek fazlasıyla acıtması,
2- Hükümeti de arkasına alan patronların, ekonomideki her sıkıntısını işçiye fatura etmede
(TİS’in süresinin üç yıla çıkarılması, grevlerin yasaklanması,… gibi dayatmalarla mücadeleyi tıkayarak) sınır tanımaması,
3- Sendikal bürokrasiye güvenin “dip”in bile altına düşmesi, ve “En kötü sendika bile sendikasızlıktan iyidir” gibi en “dip”teki sloganın bile artık inandırıcılığını yitirmesi,
4- İşçilerin yaşadıkları zorluklar karşısında patrondan ve Hükümetten çözüm beklemenin artık boş bir beklenti olduğunu anlamaya başlaması… gibi temelli nedenler vardır.
Bu yüzdendir ki, sınıf partisi ve sınıfın ileri kesimleri, ortaya çıkan mücadele eğilimini ilerletmek için; her işletmenin, kendi göbeğini kendisinin kesmesi yanında mücadele eden işçilerin birbirinden ve mücadeleden öğrenmesi, birlik ve mücadele isteğinin teşvik ettiği “öğrenme merakı”nı da değerlendirerek, sınıfın mücadele tarihinden öğrenmesi için her gayreti göstermek durumundadır.
Elbette burada dünün mücadele araçlarını yeni ihtiyaçlara göre yenilemek, işyerlerine yönelik ajitasyonu;
* Sendikal alanda, sendikal bürokrasinin tasfiyesi ve işçilerin sendikalarının yönetimine gelmesi mücadelesinin ihtiyacına göre biçimlendirmek,
* Siyasal teşhirde de AKP’ye oy veren işçi kesimleri içinde Hükümetin ekonomik politikaları yanı sıra dış ve iç politikasını, Kürt sorununun çözümü, ….gibi politikalarını daha özel ve derinden tartışmayı da gözeten bir biçimde organize etmek,
* Sınıfın ileri kesimlerinin kendi partisinde örgütlenmesini teşvik etmek için ajitasyon propagandamızı daha sistemli hale getirmek ayrıca önem kazanmıştır.
(*) Elbette geçtiğimiz perşembe günü sağlıkçıların başarılı biçimde uygulanan bir günlük grevi ve cuma günü yapılan Eğitim Sen grevi emek mücadelesi olarak çok önemlidir. Ama aynı zamanda daha öncesi alınmış bir karara bağlı olarak gerçekleştiği için burada sıralamaya alınmamıştır.
Evrensel'i Takip Et