Kadınların ‘Gezi’si

Özgecan’ın öldürülmesi infiale yol açtı…

Kadın cinayetlerine karşı Türkiye’yi sokağa döktü…
Bi’ bakıma kadınların ‘Gezi İsyanı’ patladı… 
RT Erdoğan’dan Başbakana… Maiyet medyasına…
Bütün iktidar şürekası ve avanesi, “suçüstü” yapan Özgecan cinayeti akabindeki hareketlenmeyle önce afalladı… Çatlak sesler çıktı…
Nihat Doğan tarzı ezberden konuşmalar dökülmeye başlıyordu ki…
Feylesof şarkıcı sokağa çıkamaz hale geldi… 
‘Üst akıl’ öfkenin mesajını aldı, maiyetine ayar verdi...
Dinci retoriği geriye çekip, “acının birleştiriciliği” edebiyatına soyundular…
Tayyiban, galiba  ikinci ‘Gezi’ tedirginliğiyle harekete geçti… 
Ve bana kalırsa halkla ilişkiler kokan çizgisini devreye soktu…
Aşağı yukarı şöyle bi’seyir izledi:

ÖFKEYİ SAVUŞTURMAYA ODAKLANDILAR 
* Özgecan vahşetine duyulan tepkiyi Tayyiban rejiminden uzak tutmak…
“Acının üzerinden siyaset yapmamak…” diskuru, iktidar ve eyyamcılarının temel sığınağıydı… 
Misal: İktidar medyasının yayın çizgisi… Tartışma programlarındaki AKP’lilerin gayret ve söylemleri…  
* İnfialle duygudaşlık intibaı vermek…
* Yuhalansa da Aile Bakanının… Reisin kızlarının aileyi ziyareti… Bu baptan sayılmalı…
PR kokan bu “el verme”nin maksadı,  korunmaya çalıştığı tepkide ön almak… 

SONRA YÖNLENDİRMEYE SOYUNDULAR
Mümkünse eylemleri… Olmazsa mevzuya dair tartışmaları kontrol etmek…
Misal. AKP epeydir kadın hareketine müdahale ediyor… 
Yılların mücadele ve bilgi birikimine sahip kadın örgütlerine “etkisizleştirme” operasyonu çekiyor… 
Temsil kabiliyetini sabote ediyor… 
Rüştünü ispat etmiş kadın hareketine karşı Tayyip’in kızlarının filan yer aldığı icazetli kadın dernekleri kurduruldu… 
Uluslararası toplantılarda “fıtrata uygun” bu derneklerin Türkiye kadınını “resmen” temsili sağlanıyor… 
Elbette AB fonlarından bu Saray derneklerine yönlendirilmesi de cabası… 
Dikkat ettim… TV programlarında buna değinen tartışmalar anında söndürülmeye çalışıldı… 
AKP’nin ‘dindar kadın nesli’ amaçlı icazetli örgütleri gündem dışı tutulmaya çalışıldı… 

VAHŞETİ KRİMİNAL BOYUTA  HAPSETME HESABINA GİRDİLER
* Tepkiye sahip çıkıyor fotoğrafı verilirken, Özgecan cinayetini sadece kriminal boyuta indirgeyerek, bu dar alana hapsetmek… 
Toplumsal, siyasal bağlamını perdelemek isteniyor…
* Hedef, Özgecan’ın katlinin ve kadın cinayetlerinin Türkiye’yi dincileştirme siyasetiyle… 
Tayyiban rejiminin toplumu din temelli referansla yeniden kurma amaç ve pratiğiyle bağını koparmak…  
Bu çizginin dile geldiği yaklaşımların mevzu edilmesini önüne geçmek… 
* Kadın merkezli toplumsal/siyasal muhalefet patlamasını milli birlik ve beraberlik ruhuna can suyu yapma gayreti…

ÖFKEYİ ‘GÜVENLİKÇİ’ HATTA CAN SUYU YAPMAYA ÇABALIYORLAR
* Bu arada yükselen “adalet” talebi “İdam cezası”na tahvil edildi el çabukluğuyla… Aleyhine gelişen süreci lehine çevirme oyunuyla bi’kaç kuş birden vurma imkanına kavuşma hesabı dikkat çekti: 
İdam mevzusunun körüklenmesi devam ederse, “ip”in“çözüm süreci masasına” şantaj olarak atılacağının delaleti sayılabilir…
Elbette aynı tehdit, İktidar’a diş bileyen diğer toplumsal muhalefete de…
İdam tartışmasının köpürtülmesi beklenmeli mi? 
Yabana atılmaması gereken ihtimal….
İşaret: Sabah’ın manşeti: 
“O Canilere İdam Cezası Bile Az” (16 Şubat 2015)

AMAN ÖZGECAN DEVLET TERÖRÜNE KATIK OLMASIN
‘İdam’ı güncellemeyi ne kadar göze alabilirler, kestirmek zor… 
Zira, muhtelif sebeplerle altında kalabilirler ‘idam’ın… O çekinceyi AKP mahfillerinde hissetmek mümkün…
Fakat ‘caniye had bildirme talep ve haleti ruhiyesi’ni dibine kadar kullanacakları aşikâr…
Esas hedefi toplumsal muhalefet olan…
Dinciliğin sopası haline gelecek yeni baskı yasaları…
Ve elbette sotada bekleyen faşist İç Güvenlik Yasa Tasarısı… Toplumsal psikolojiyi elverişli sayıp, bunu üzerinde yeni bi’dil üretmeleri beklenebilir… 
Malum tasarıyı “Bonzaiyi önleme yasası” olarak sunan Davutoğlu’nun, buna tevessül etmeyeceğini… 
Özgecan’ın acısını devlet terörünün kurumsallaşmasına katık yapmayacağını düşünmemiz için sebep var mı? 
Tek bir sebep?..
Özgecan’ı sosyal faillerine ikinci kez öldürtmeyelim!
O katiline direndi…
Kardeşimizi takip edelim…

Satır altından notlar...

‘BU İŞİN RANTINI YİYEN…’

Her zamanki gibi yaptım… 
Kanal D  Anahaber’in ilk 10-15 dakikasını izledim…
Ardından Mirgün Cabas’la Her Şey’e zapladım…
CHP Genel Başkan Yardımcısı Sezgin Tanrıkulu Ankara’da konuşlanmış…
Mithat Sancar ile Muhsin Kızılkaya, Cabas’ın karşısında…
“Çözüm süreci”ni konuşuyorlar (12 Şubat 2015)…
O da ne!..
“CHP barışa kaşı duran parti” mealinde konuşan Kızılkaya’ya, Tanrıkulu öyle bi hiddetlendi ki!..
O kızgınlıkla olsa gerek, Kızılkaya’ya cevap verirken, Kürt meselesini kastederek şöyle dedi:
“Bu işin rantını yiyen şerefsizdir…”
Ne demek istedi? Kime dedi?
Hedef muğlak… Fakat şu manidar…
Kızılkaya’yı iyi tanıdığı anlaşılan Tanrıkulu, neden ona cevap verirken “şerefsiz rantiye”ifadesine ihtiyaç duydu?
Soruma cevap verebilecek birilerine danıştım…
“Şerefsiz kısmını bilmem… Sadece şu kadarını söyleyebilirim” dediler:
“Muhsin ‘Beyaz Kürt’ havasında epey ekmek yedi bu meseleden…
Hatta kendinden habersiz Kürtçe alakalı işler yapanlara küstüğünü bile duydum…
Kürt dostu iş adamlarından ‘danışman’ olarak yüksek maaşlar aldı…
Gerillalar dağda ölerek Kürt meselesini kabul ettirirken, Muhsin gibiler bu işin ekmeğini yemeye soyundular… Hem de gerillaya etmedik laf bırakmazken…
Muhtemelen şimdi de AKP’den adaylık bekliyordur…
‘Kürt aydını’ sıfatıyla AKP adına iktidarın tezlerini savunuyor… 
Bunun için TV kanalları, programlar, gazeteler ona açıldı… Cukkasını doldurmuştur herhalde…
Muhsin’in TRT Şeş’den götürdüğü paralar bile yeter ona… 
Caştır… Kürt siyasi hareketine karşı AKP’nin beslediği caşlardandır…
Korucu sadece dağda olmaz, şehirde, ekranda da, gazetelerde de korucu olduğunu görüyoruz… Muhsin bunlardan biri…”
Dediklerinin hülasası bu… 

BONZAİ LOBİSİ BUNLAR… BONZAİ…

Kulaklarıma inanamadım ama…
Hayır… İç Güvenlik Yasası’nı kutsarken sahiden böyle diyordu Davutoğlu:
“Bonzaiye uyuşturcusu muamelesi yapılacak… Karşı çıkarsanız sizi bonzai taraftarı olarak ilan ederiz… Bonzai Kılıçdaroğlu…” (14 Şubat 2015) 
Başbakan bonzai mi kullandı da ipe sapa gelmez laflar edip duruyor…
Yoksa… Hinliğinden…. herkesi AKP seçmen seviyesinde gördüğü için mi?..
İkincisi daha akla yatkın…
Yoksa hiç aklı başında biri böyle laf eder mi?… Elbette karşısındakilerin zekasına hakaret etmeden…
Bakar mısınız şu müptezelliğe…
AKP/Tayyiban diktasını kurumsallaştıracak İç Güvenlik Yasası paketi meğer bonzaiden koruma kanunuymuş…
Alıştılar ya bunlar “torba”lara nazarlık yerleştirerek savunmayı…
Onca kötülüğü ehvenişer maddelerle maskeleyerek ahaliye yutturmak, tarz-ı siyasetleri oldu… 
2010 Referandum’unu 12 Eylül’ü yargılama referandumu olarak sundular…
Ve caşların… İş birlikçi solun saygın(!) katkılarıyla esası gizlediler…
Şimdi de siyasi tarihimizin en karanlık “güvenlik” yasasını bonzaiyi siper ederek müdafaa ediyorlar…
2010 referandumunun süfli planına ‘hayır’ diyenlere Ufuk Uras familyası soruyordu:
Ne yani 12 Eylül generallerinin yargılanmasını istemiyor musunuz?
Başkatip Ahmet’in bonzaili zekasını sergilediği çıkışından sonra bakalım ilk hangi programda sorulacak:
Ne yani siz bonzainin diğer uyuşturucular gibi muamele görmesine karşı mısınız?..
‘Bonzai lobisi bunlar… Bonzai…’ böğürmesinin adresi ise malum… 
Siz anladınız onu…  

AYDIN ÖNGÖRÜSÜ
Orhan Pamuk: 
“Türkiye’de ‘otoriter askerler’in yerine ‘otoriter ve İslamcı bir hükümet’ geçti” (14 Şubat 2015)
İslamcılar katkılarınıza şükran duyar mı bilemem, Mr. Nobel…
Fakat kendi hesabıma hakkınızı teslim etmeyi vazife sayarım: 
Eserinizle öğünebilirsiniz!