19 Şubat 2015

Hunharca, vicdansızca öldürülen Özgecan’ın ardından tepki her kesime yayıldı.
Toplumsal olaylar karşısında çok fazla sesini yükseltmeyen spor camiası bile sessizliğini bozdu.
Futbolcular, sporcular sosyal medya üzerinden kınama mesajları yayımladılar.
Hafta sonu pek çok karşılaşmanın başlangıç seromonilerine cinayeti lanetleyen pankartlar damga vurdu.
Bir çok kulüp resmi internet sitesinden mesaj yayımladı.
Tribünler “kadına karşı şiddeti” ve genel olarak “şiddeti” kınadılar.
Toplumsal çürümenin geldiği boyut gözlerimizin önündeydi.
Vicdanlar bir anlamda ayaklandı.
Özgecan’ın katilleriyle aynı iklimden beslenen kimileri ise kişisel ve siyasal çıkarları için bu gaddarlığı kullanabilecek kadar alçalabileceklerini gösterdi.
En büyük tepkiyi, “yeni Türkiye”nin “kanaat” önderlerinden sözde Türkücü Nihat Doğan attığı mesajlar sonrasında aldı.
Tepki o kadar büyüktü ki Doğan önce katıldığı televizyon programından çıkarıldı, ardından Galatasaray  kongre üyeliğinden ihraç edildi.
Buraya kadar sorun yok.
Galatasaray yönetim kurulunu kutlamak gerekir.
Ama bu karar bile toplumsal “ikiyüzlülüğümüzü” sergiliyor.
Daha geçen hafta ne tartışıyorduk?
Galatasaray basketbol takımının koçu Ergin Ataman 19 yaşındaki genç oyuncusu Göktürk Ural’ı soyunma odasında tokatlamıştı.
Göktürk’ün babasının federasyona şikayeti üzerine olay basına yansıdı.
Ataman özür mü diledi?
Hayır, tam aksine  “Soyunma odası bir takımın mahremidir, yatak odasıdır, orada olan orada kalır” diyerek neredeyse genç oyuncuyu suçlu çıkaran bir açıklama yaptı.
Galatasaray Başkanı Duygun Yarsuvat, sportif kimliği dışında saygın ve iyi bir hukuk akademisyenidir. En azından o bu konuda gerekli açıklamayı yapar diye bekledik.
O ne dedi? “Bu olay herkesin içinde değil soyunma odasında olmuş. Hata yapmış olabilir ama ben ve yönetimimiz Ergin Ataman’ın arkasındayız.”
Ne anlamamız gerekir bu cümlelerden?
Herkesin içinde olmayınca, mahrem soyunma odasında olunca “genç sporculara” tokat atmak sportif eğitimin bir parçası mıdır?
Üstelik Ergin Ataman sadece Galatasaray’ın değil, milli takımın da teknik direktörlüğünü yapıyor.
Genç basketbolcuların aileleri bundan sonra nasıl güvenip çocuklarını milli takıma gönderecekler?
Kaldı ki “şiddeti” sıradanlaştıran, “mazur” gösteren tam da bu bakış değil mi?
Nihat Doğan için tamamen haklı olarak ihraç kararı alırken, Ergin Ataman olayı için kamuoyu ve genç sporcudan bir özür bile dilemeyip “Yatak odasında olan yatak odasında kalır” anlamına gelecek saçma ve ilkel bahaneyi üretmek “ikiyüzlülük” değil mi?
Soruları çoğaltabiliriz ama gerek yok. Demek ki e-bilet “şiddeti” engelleyecek derken bu tür olayları kastetmiyorlardı. Ama bilelim ki, şiddeti sıradanlaştırıp, mazur gösterdikçe toplumsal çürümenin derinleşmesinde pay sahibi olacağız.

EVRENSEL'İNMANŞETİ

Çayırhan’da çakal sofrası

Çayırhan’da çakal sofrası

AKP iktidarının özelleştirmek istediği Çayırhan Termik Santrali ve maden işletmesinin ‘adrese teslim’ ihalesi bugün gerçekleştirilecek. İşçiler ve kamuoyu özelleştirmeye karşı çıkarken, adrese teslim ihaleye sicili kabarık patronların katılması bekleniyor. Çayırhan’ı yutacak sofrada IC İçtaş, Cengiz, Kolin, Limak, Alagöz, Ciner, Yıldızlar SSS var. Ödenmeyen işçi ücretleri madenin satış fiyatından fazla!

317.36 milyon TL: Yunus Emre Termik Enerji Santralinin son 3 ayda ürettiği elektriğin değeri

204.9 milyon TL: Aynı dönemde 1000 işçinin ortalama ücretlerden patrona 'maliyeti'

0 TL: Şirket 2021, 2022 ve 2023 yıllarında hiç vergi ödemedi

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
2 Mart 2025 - Sefer Selvi

Evrensel'i Takip Et