19 Şubat 2015

Yasalar ve diktatörler

DİĞER YAZILARI
Kaybettiniz 6 Mart 2025
Örgüt 27 Şubat 2025
Mehmet Türkmen 20 Şubat 2025
Güç bende artık 13 Şubat 2025
Hadi yine iyiyiz 6 Şubat 2025
Sorun modelde 30 Ocak 2025
Tan ile Bulu 23 Ocak 2025
İkinci çocuk 16 Ocak 2025
Pislik 9 Ocak 2025
Benim adamımdan hoca 2 Ocak 2025
YAZI ARŞİVİ

24 Ocak 1980 tarihinde dönemin başbakanı Demirel, Müsteşarı Turgut Özal’a bir görev verdi. Aslında bu ödev emperyalist ülkelerde yazılmış ve uluslararası savaş olmadan Türkiye’nin doğal kaynaklarının ve artı değerinin batının cebine akmasını öneriyordu. Alınan borçlar ve çalınan paralar menkul ya da gayrimenkul olarak mutlaka ödenmeliydi. 24 Ocak kararları temel olarak tam anlamıyla Türkiye’nin “serbest piyasa ekonomisine” geçmesini ve uluslararası sermaye ile entegrasyon sağlanmasını amaçlıyordu. Yabancı sermayeye ilk kez kapılar bu kadar net olarak aralanıyordu. Kamunun ekonomi içindeki payı azaltılacak, tüm halkın malı olan değerler seçilmiş yandaşlara devredilecekti.  Sermaye birikimini henüz gerçekleştirememiş olan yandaşlar, yabancılarla işbirliği yapacak, halkın birikimi yerli ve yabancı işbirlikçilerin eline geçecekti. Onlar da bunun komüsyonunu ilgili siyasilere ödeyeceklerdi. Yolsuzluk, haksızlık, toplumsal değerlerin çöküşü hızlanmıştı. İyi değerler aşağılanıyor, engel yasalar bir, iki, on kere deliniyordu.
 Aslında IMF destekli bir Ortodoks programı olan 24 Ocak kararları ülke kaynaklarının uluslararası sermayenin sofrasına meze yapılması hareketiydi. İşçiler, köylüler, öğrenciler, aydınlar bu kararlara karşı çıkabilirler, “Alınan paraları kim yemişse onlar ödesin, biz halk olarak onların borcunu kabul etmiyoruz” diyebilirler, sokaklara dökülebilirler ve maazallah bu mücadeleyi kazanıp sömürü düzenini sonlandırabilirlerdi. Bunun önlemi alınmalıydı ve bu iş için en uygun olanlar ülkeyi kurtardıklarını sanan elinde silah olanlardı.
 Ve 12 Eylül faşist darbesi geldi. 24 Ocak kararlarına karşı çıkabilecek işçi, köylü, öğrenci, sivil toplum örgütü önderleri birer birer toplandı. Genel korku salmak için bir ordan, bir burdan katliamlar devlet eliyle yapıldı ve ülke 2 olan dolar milyarderi sayısını kısa sürede 20’ye çıkartmayı başardı. Baskıdan, yoksulluktan bunalan geniş kitlelere “Öteki dünyada 100 hurili cennet” vaat ediliyordu. Meydanlarda sureler, ayetler, hadisler okunuyordu. 12 Eylül anayasası silahların gölgesinde kabul edildi.
Şimdi İç Güvenlik Yasası gündemde. Ekonomik şartlar tıpkı 23 Ocak’taki gibi. İşsizlik, yoksulluk tepeye vurdu. Banka borçları patlamak üzere ve meydanlara çıkacak ve maazzallah iktidarı silkeleyecek halk durdurulmalı. Askerlere güven olmadığından bu işi polis yapmalı.
 Ve toplandılar.
 Çok yakın tarihe baksalar görecekler. Bu yasalardan çok daha ağır yasalar Suriye’de vardı, Libya’da vardı.
 Yasalar diktatörleri bile kurtaramadı.

EVRENSEL'İNMANŞETİ

101 milyarlık gasp

101 milyarlık gasp

Enflasyonla mücadele adı altında uygulanan Erdoğan-Şimşek programı, enflasyonu düşürmüyor ama ücret ve maaşları acımasızca ezmeye devam ediyor. DİSK-AR’ın araştırmasına göre sadece iki aylık enflasyon nedeniyle işçilerin, memurların ve emeklilerin cebinden en az 101 milyar lira çalındı. “Enflasyonun nedeni ücret zamları” yalanının foyası da açığa çıktı.

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek imzasıyla taşıt alım satımı hariç ülkedeki tüm alım satım işlemlerinde dövizle ödemenin önü açıldı.

Evrensel'i Takip Et