Savaş davulları çalıyor
Geçen yıl İzmit İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü bir öğretmene soruşturma açmıştı. Nuh Çimento İlköğretim Okulu 3. Sınıf öğretmenine soruşturma açılmasının nedeni, öğrencilerine Cebrail Sürücü’nün “Barış Çocukları” adlı kitabını okutmasıydı. Soruşturmanın içeriği veya sonucundan çok, açılmış olması bile önemli. Savaş yerine barışı savunmaktan söz eden bir kitabın şikayet ve soruşturma konusu olması barıştan korkan, savaşı yücelten bir anlayışın Türkiye’de egemen kılınmak istenmesinin bir göstergesi.
Barıştan yana olanların baskı altına alınması için giderek daha sık “sivil güçler” de kullanılıyor. Soruşturma açılması için bir velinin şikayetçi olması veya bir ihbar gerekçe gösteriliyor. Eğitim Sen Kocaeli Şube Başkanı Veysel Kaplan’ın dediği gibi, “Arzulanan isimsiz, imzasız iddialarla öğretmenler üzerinde baskı oluşturmak.” Yani, “Sayın muhbir vatandaşlar devreye girin, sakıncalı bulduğunuz kitapları, rahatsız olduğunuz öğretmenleri bize bildirin, hiç merak etmeyin biz gereğini yaparız” mesajı verilerek kapsamlı bir baskı politikası sürdürülmek isteniyor.
Olanlara inanmakta güçlük çeken Cebrail Sürücü şunları söylemişti: Konusu ne, biliyor musunuz? Barış ile savaşı çocuk gözü ile irdeleyen bir kitap. Yayıncım: Morışık Yayınları İstanbul. Belki, değişik yayınevlerinde yirminci baskısını yapan kitabı, ilkokul 3. sınıf düzeyine uyarlamış. Savaşın insanları, hayvanları, bitkileri nasıl yok ettiğini. Havayı, suyu nasıl kirlettiğini, savaşların, önce çocukları ve anaları vurduğunu. Çocukların, çata-pat, silah, internette savaş oyunları yerine zeka düzeyini geliştiren oyuncaklarla oynamasını işlemişim. Çocuklara, ümmet değil, birey olmalarını. Sormalarını, sorgulamalarını, araştırmalarını, düşünmelerini. Düşündüklerini ifade etmelerini, korkuyu yenmelerini önermişim. Kedi ile fareyi dövüştürüp, Kedinin fareyi yedikten sonra, şişinerek, kediciklere gemicikler alarak, okyanuslara açılmasını önermemişim. Çocuklara, oyuncak olarak, patlayıcı madde, silah, alınmamasını işledim. İzmit’ten, İstanbul’dan, Mersin’den Diyarbakır ve Ağrı’dan okuyucularım arıyor. Özellikle Barış Çocukları’nı yazdığım için teşekkür ediyorlar.
***
Şu an mecliste olan “İç Güvenlik” düzenlemeleri de, son günlerde gündemde olan cinayetler de, Türkiye’nin bir savaş içerisinde olduğunun göstergeleri. İnanmak istemeyenler olabilir ama bu savaştan başka bir şey olamaz.
Bu savaş üniformalı askerler, tanklar toplar tüfeklerle değil, başka türlü araçlar ile sürdürülüyor. Doğaya bir savaş açıldığı ortada. Ağaçlar, ormanlar, dereler, ırmaklar, kıyılar, vadiler, hayvanlar hepsi ama hepsi yok edilme tehlikesi ile karşı karşıya. Kentlerde var olan çok az sayıdaki yeşil alanlar da yok ediliyor. Doğaya saldırı, kentlerin tanınmaz hale getirilmesi bir “ilerleme” olarak sunuluyor.
Bilim-kültür-eğitim de tümüyle saldırı altında. 4+4+4, her semte bir imam hatip, tüm okulların bir inanca göre şekillendirilmeye çalışılması ve okul öncesinde bile bu inancın benimsetilmek istenmesi, sosyal bilimlerin, sanat ve kültürün müfredattan çıkarılması, karma eğitimin kaldırılması için yapılan çalışmalar hepsi bu saldırının parçaları.
Saldırının ölçeği ve kapsamı çok büyük. Her kadını hedef alan, tehdit eden bir saldırı söz konusu. Kadın cinayetlerinin başka bir açıklaması olamaz. Kürtaj yasağı, “en az 3 çocuk” dayatması hepsi bir bütünün parçaları.
İnşa edilmekte olan korku imparatorluğu, “İç Güvenlik” düzenlemeleri ile daha da güçlenecek. Toplum, içeride vahşi neoliberal kapitalizme, dışarıda yeni-Osmanlı fetih politikalarına teslim edilecek. Bu iç ve dış savaş rejimi ile Türkiye müthiş bir çıkmaza sürüklenecek.
Hiç kuşkusuz, savaş rejimi çocukların canına okuyacak. Sokakta hedef alınarak öldürülen çocukların sayısı tırmanacak. Ekilen kin ve nefret yine çocukların hedef alınmasını sağlayacak. Gençler ise fetih politikaları uyarınca “şehit” olmaya gönderilecekler.
Türkiye’de çocukların esenliği, bu savaş davullarının susturulmasına bağlı...
Evrensel'i Takip Et