24 Şubat 2015 01:18

NBA'de iki senaryo

NBA'de iki senaryo

Fotoğraf: Envato

Paylaş

NBA’de All-Star arası geride kaldı, son takaslar yapıldı, uçan uçtu kaçan kaçtı ve artık işlerin çok daha ciddileştiği dönemece girildi.
Normal sezonun bitimine 30’ar maç kalmışken Play-Off takımları kendilerini baharı yaza bağlayan günlere atabilmenin hesaplarını yapıyor.
Her iki konferansın ilk 2 sırasına baktığımızda tablonun geçtiğimiz yıldan çok daha farklı olduğunu görüyoruz. Doğu’nun tozunu atan Atlanta Hawks ve aynı işlemi Batı’da gerçekleştiren Golden State Warriors’la takipçileri Toronto Raptors ve Memphis Grizzlies, yeni bir dönemin müjdesini veriyor. Ama böylesi sezonların tecrübeli süper yıldızların sürüklediği takımlar için de -normal sezondaki konumları ne olursa olsun- uygun bir avlanma ortamı yarattığını hatırlatalım.
Örneğin Batı Konferansı’nda kimsenin şu anda sıralamanın 7. basamağında bulunan son şampiyon San Antonio Spurs’ü hafife aldığını düşünmüyorum (Aklına 94/95 sezonu, Houston Rockets’ın şampiyonluğu ve Tomjanovich’in meşhur tiradı gelenler beni Twitter’dan favlasın!) .
 Ya da doğuda sezona yavaş başlayan ve yeni yeni makinesini yağlayan (son 18 maçın 16’sını kazandılar) LeBron James’in Cleveland Cavaliers’ının her şeye rağmen konferansın favorisi olduğunu söylemek hayalcilik değil. Anderson Varejao sezonu kapatmasaydı bu konuda daha iddialı konuşulabilirdi ama açıkçası Atlanta Hawks tarihinin en iyi sezonunu geçiriyor olsa da henüz Play-Off testinden geçmiş bir takım değil. NBA düzeninde bu testi bir süperstar olmadan verebilen takımların yeri apayrı olsa da, böylesi örneklerin sayısı da bir elin parmaklarını geçmez. Bu sebepten yılın koçu ödülünü Mike Budenholzer’a vereceğimizden kimsenin şüphesi yok ama daha fazlasını söylemek için Hawks’ın kendisini daha ciddi bir arenada ispatlaması gerekecek.
Aynı şey Golden State Warriors için de geçerli. Anthony Davis’in sıklaşan sakatlıklarını ve takımının Play-Off’a kalamayacağını düşündüğümüzde Stephen Curry’nin MVP ödülü için iddiasını daha da artırdığını rahatlıkla söyleyebiliriz. Ama Vahşi Batı’da bir tur geçmek bile kolay iş değil. GSW, kasımdan bu yana Pasifik sahillerinden Teksas’a her gittiği yerde şov yaptı. Ama ‘Koca Adam’ların sözünün geçtiği Play-Off zamanı geldiğinde ‘Splash Brothers’ın şut performansı zafere ulaşmaya ne kadar yeterli olacak göreceğiz.
Takas gecesini -kısa vadede- büyük bir zaferle kapatan Miami Heat ve Pat Riley (Goran Dragic’i kadroya kattılar) Chris Bosh’un sezonu kapatmasıyla büyük umutlarını ertelemek zorunda kaldı. Dwyane Wade ve sezonun en güzel hikayelerinden Hassan Whiteside’ın takımının yine de zayıf Doğu’da 1-2 sürprize imza atması beklenebilir. Batı’nın takas kahramanı Oklahoma City Thunder ise Enes Kanter’le pota altındaki önemli bir derdine çare buldu. Thunder şu anda Play-Off’a 8. sıradan, kıl payıyla girebiliyor ve Kevin Durant’in de bu sezon psikolojik (Takımdaki geleceği ve medyayla yaşadığı sorunlar) ve fiziksel olarak (Çok ciddi olmasa da tekrarlanan, can sıkan sakatlıklar) en iyi sezonunu geçirdiği iddia edilemez. Bu sebepten Thunder’ın ilk turda normal sezonun muzafferlerinden birinin canını yakma potansiyeli yüksek olduğu gibi, erken veda ihtimali de uzak değil. Ki böylesi bir sonun Durant’i Oklahoma City’den daha da uzaklaştıracağı kesin. 
Normal sezonun son 2 ayına girilirken NBA’de ihtimallerin ucu tamamen açık ve bu da tahmin yapmayı zorlaştırıyor. Bu tablo, her halükarda enteresan bir Play-Off’a tanıklık edeceğimize işaret ediyor. Ya harika basketbollarıyla parkeleri domine eden yepyeni takımlar testleri başarıyla geride bırakacak ya da yukarıda da hatırlattığımız Tomjanovich tiradı gerçek olacak: “Şampiyonun yüreğini asla küçümseme.”

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa