Savaş iyidir!
Fotoğraf: Envato
Mevcut yönetimin, bir savaşa, o değilse bile bir askeri başarıya ihtiyacı olduğunu daha önce söylemiştik. İkisini de yapabilecek koşulları bir türlü bulamadığından bir askeri gösteriyle yetinmek zorunda kaldı.
Basit bir sanduka taşıma işini, “Dünyayı saygı duruşuna kaldıran” bir “operasyon” olarak göstermeye çalışmanın anlamı nedir?
Karmakarışık ilişkiler ağının hangi düğümünü çözeceğini bir türlü kestiremeyen, her ilişkiyi daha da kötü hale getiren bir bataklık politikası içinde debelenerek seçime doğru ilerleyen hükümet, başından beri böyle bir gösteriyi yönetimi kolaylaştıran araçlardan biri olarak görüyordu.
Savaş, şimdi propagandanın bütün özelliklerinin gösterdiği gibi, milliyetçi ve tekçi yönetim anlayışını destekleyen sonuçlar doğurur. Gündemde “İç Güvenlik Yasası” gibi faşist karakteri herkes tarafından görülen yasaları “demokrasi hamlesi” diye yutturmaya çalışırken, sanduka taşımayı da büyük askeri başarı olarak önümüze koyuyor.
Milliyetçi ve militarist propagandayla şişirilen savaş havası, halkın yönetim etrafında toplanmasını kolaylaştırır. Tehdit altındaki vatan toprağını korumak, düşman tehlikesini bertaraf etmek, malımızı, mülkümüzü, ırzımızı, namusumuzu güvence altına almak gibi ezeli korkulara seslenen nutuklar eşliğinde yapılan her iş, bu büyük gürültünün içinde gizlenebilir.
Artık gizlenemez biçimde ortaya döküldüğü gibi, Kobanê yönetiminin iş birliğiyle YPG’nin yardımıyla yapılan taşıma işini, alabildiğine şişirme gayretinin asıl sebebi, örtülmek istenen gerçeklerin yakıcılığıdır. Mızrağı çuvala sığdırmak için, mümkün olduğu kadar büyük bir çuval gerekiyor, bula bula bunu buldular.
Diğer yandan, yapılan iş, dünya çapında saygı uyandırmak bir yana, Türkiye’nin gittikçe daha açık bir biçimde görünen “iki başlı yönetim” biçimini gözler önüne sermiştir. Hükümet ve Erdoğan arasında, bu sözde başarıyı paylaşmak konusunda sıkıntı olduğu görülüyor. Davutoğlu, Amerikan savaş-kriz filmlerinin ünlü sahnesini hatırlatır biçimde, bir yanında Genel Kurmay Başkanı, diğer yanında dışişlerinin ve istihbaratın önde gelen kişileriyle, masadaki haritaya parmağını basarak verdiği pozla, operasyonu yöneten kişi olduğunu göstermek istemiştir. Erdoğan yanlısı basın ise, bu arada başkomutanın ne yaptığını soranlara cevap yetiştirmeye çalışmaktadır.
Pek çok bakımdan hükümetin yönetim anlayışını ve içinden çıkamadığı sorunları gürültüye getirerek boğma yöntemini çok güzel örnekleyen bu olayın en ilginç yanı ise, yine AKP’nin temel karakteri olan bir başka hamleyle tamamlanması oluyor. Hükümet çevrelerinden sızdırılan habere göre, Süleyman Şah Türbesi, turizme açılacak biçimde, AVM, otel, dinlenme ve eğlenme tesisleriyle donatılacakmış. Bir bakan vatandaşları ceddimizin başında bir fatiha okumak için davet ettiğinde, herhalde bu kadar vatandaşın nerede ne yiyip içeceğini, sonra da doğal ihtiyaçlarını nasıl gidereceğini sormuş olmalı ki, cevabı arkadan geldi. Bakalım, görelim. Şov devam edecek…
Not: Gündemin yoğunluğu nedeniyle
Yemen yazılarına haftaya devam edeceğim.
- Örtülü dünya savaşı çağı: Savaşın çapı göründüğünden daha büyük 06 Ekim 2024 04:52
- İngiltere’de sokaklar faşizme kapalı 11 Ağustos 2024 06:41
- İki ucu savaş değneği 24 Mayıs 2017 00:56
- Olsaydıyla bulsaydı... 17 Mayıs 2017 01:00
- İdam... 19 Nisan 2017 00:10
- Gariplerin ölümü 29 Mart 2017 00:38
- Devletin ve milletin çıkarı nerede? 15 Mart 2017 01:00
- Almanya'ya karşı birleşik milli cephe! 08 Mart 2017 00:10
- ‘Sözde bayrak’ 01 Mart 2017 01:09
- Provokasyon ihtiyacıyla yaşamak 21 Aralık 2016 01:00
- Amerika gitsin, Rusya mı gelsin? 10 Ağustos 2016 00:59
- Darbenin gizli kalan iki ayağı! 27 Temmuz 2016 00:43