Türkiye'de bilim ve bilim politikaları (3)
Fotoğraf: Envato
İç Güvenlik Reformu Paketi’ adı altında TBMM’de görüşülen ve birkaç maddesi kabul edilen yasa tasarısı gündemdeyken bilim ve bilim politikaları tartışması daha önemli ve gerekli hale gelmektedir.
TÜBA (Türkiye Bilimler Akademisi) (www.tuba.gov.tr), 02.09.1993’te 497 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile kurulan resmi bir kurumdur. Kuruluş amaçları ve görevleri ilgili siteden öğrenilebilir. Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığına bağlı olarak 1994’te çalışmalarına başlayan TÜBA belirli bir dönem süresince her alanda iyi işler yapmış ve eksikliklere rağmen birçok başarıya imza atmıştır.
Ancak TÜBA’nın işleyişine hükümetlerin daha fazla müdahale etmeleri ve yeni bir yapılanma amaçlamaları üzerine tartışmalar ve kopmalar yaşanmıştır. Bunun sonucunda azımsanmayacak sayıda TÜBA üyesi istifa ederek Türkiye Akademisi Derneğini (bkz. bilimania.com) ve ardından Bilim Akademisini (www.bilimakademisi.org) kurmuşlardır (2011). TÜBA’dan istifa eden bilim insanları TÜBA’nın özerkliğini kaybettiğini ve hükümet kontrolüne girdiğini savunmuşlardır
“Bilim Akademisi bilimsel liyakat, özgürlük ve dürüstlük ilkelerini bağımsız bir sivil toplum kuruluşu olarak tanıtmak, örneklemek ve gözetmek için 25 Kasım 2011 günü İstanbul’da kuruldu. Bilim Akademisi bütün dünya akademileri gibi, hükümetlerin politikalarından bağımsız olarak bilimsel liyakat, dürüstlük ve özgürlük ilkelerini gözeten bir kurumdur.”(bilimakademisi.org).
1983 yılında kurulan ancak yine hükümet müdahalesi sebebiyle çalışanları ve çalışma biçimleri epey değiştirilen önemli bir kurum daha vardır: Feza Gürsey Enstitüsü. Ancak 1993’te kurulan ve matematik ve teorik fizik alanlarında çok sayıda araştırmacıya ve bilimsel etkinliğe ev sahipliği yapan bu önemli kurum, yönetmeliği iptal edilerek temmuz 2011 yılında başka bir merkeze bağlanmıştır.
Özerk olması gereken bilimsel kurumlara müdahaleci yaklaşım Türkiye’nin bir eksik ve yanlışlarla dolu olsa da bir bilim politikası olduğunu göstermektedir. Bu politika doğrultusunda özerk ve bilimsel kurumların devletin çıkarlarını gözeten ve egemen ideoloji tarafından belirlenen çizgiler dahilinde araştırmalar yapan birer devlet dairesine dönüştürülmesi söz konusudur.
Bilimsel gelişmelerin özgürlüklerin geniş olduğu koşullarda bağımsız, demokratik ve özerk kurumlar aracılığıyla gerçekleştirildiği açık bir gerçektir. İç Güvenlik Paketi’yle getirilmesi düşünülen düzenlemeler var olan özgürlük kırıntılarını sıfırlayacak niteliktedir. Bu durum bilimsel üretimin artırılması ve genç bilim insanlarının desteklenmesi için önemli miktarda bütçe ayıran bir devlet için epey çelişkilidir ve bilimin olmazsa olmazlarına terstir.
Evrensel gerçeklere zıt şekilde paranın gücü ile bilim ve teknoloji dahil her şeyin satın alınabileceğini sanan bu çelişkili politikanın yapıcıları ve uygulayıcıları artık kafalarını kumdan çıkarmak zorundadır.
Bu yanlış bilim politikası birçok olumsuzluğu içermekle birlikte esasında insan gücü ve ülke kaynaklarının heba edilmesini beraberinde getirmektedir.
Bu yanlış politika aynı zamanda ana dille eğitimin bilimsel gelişmeye katkısını da göz ardı etmektedir. Çözüm nedir o halde? Ülkenin kaynakları kullanılarak zor koşullarda yetişen ve dünya ölçeğinde saygınlık kazanan bilim insanlarını kucaklayıcı bir yapılanmaya gidilmelidir öncelikle. Bu yapı özerk ve demokratik olmalıdır. Bilimsel üretim süreci ve bilim politikaları bu yapılanma içinde kararlaştırılmalıdır. Hükümetler değişse bile bu yapının emekçileri ve işleyişi değişmemelidir. Bu yapı her anlamda ülkenin zenginliklerini ve farklılıklarını barındırmalı ve yaşatmalıdır. Bu yapı sadece bilimin değil ama ülkemizin temel sorunlarına çözüm önermeye de odaklanmalıdır.
Genel seçim atmosferine giren ülkemizde iktidar seçeneği olmayı hedefleyen partilerin bu konuların tartışılmasını sağlayacak birimler oluşturması ve ülke gerçeklerine uygun şekilde beklentileri karşılayacak bilim politikaları yapılmasını sağlaması önemli ve anlamlı olacaktır.
- Nobel bilim ödülleri ışığında Türkiye'ye bakmak 20 Ekim 2016 00:29
- Kısacık ömürlere neler sığdırılırmış neler! (2) 06 Ekim 2016 00:07
- Kısacık ömürlere neler sığdırılırmış neler! 22 Eylül 2016 00:52
- Bu kaos ve kabus ortamında barış olası mı? 25 Ağustos 2016 00:32
- Kentlerimiz ve demokrasimiz 11 Ağustos 2016 01:00
- Darbe girişimi, normalleşme ve demokrasi 28 Temmuz 2016 00:51
- Su uyur, Milli Eğitim Bakanlığı uyumaz 14 Temmuz 2016 01:00
- Ne yazmalı ve ne yapmalı? 30 Haziran 2016 00:52
- Militarist ve gerici eğitimle nereye? 16 Haziran 2016 00:52
- Paranın padişahlığı ve güçlünün hukuku 02 Haziran 2016 01:00
- Bilim karşıtlığı, yozlaşma ve faşizm 19 Mayıs 2016 00:52
- Yüzleşemediğimiz için yozlaşıyoruz! 05 Mayıs 2016 01:00