02 Mart 2015 01:00

'Süreç'te yeni hamle...

'Süreç'te yeni hamle...

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Tıkanma yalnızca şurada burada değil, dört bir yanı sarmış durumda.Bütün göstergeleri düşüşte olan ekonomi de tıkanmıştır, olumsuz gidişatın suçu üzerlerine yıkılmak üzere kroke durumdaki boksöre döndürülmüş ekonomi bürokrasisi de. Dış politika tam tıkanma halinde. En son Türk şirketlerinin Libya topraklarında faaliyeti BM’nin Libya Hükümeti tarafından yasaklandı. İktisadi ve siyasi tıkanıklıklar, hükümeti, füzeleri Çin’den alırken, Avrupa’ya, Trakya’da kurulacak terminalden Rus doğalgazını pazarlamaya itiyor. İç siyaset daha iyi değil; tıkanma her gün üstüne koyuyor. Her şeyin yasak sayılacağı “polis devleti”ne geçişten başka çare görülemiyor ve hükümet, sille tokat “İç Güvenlik Paketi”ni çıkarmaya uğraşıyor. Ne getirecek ne götürecek, bu da tartışılır olmuş pakete tepki büyük. Hele “her derde deva” sayılan Başkanlık sistemine AKP içinden bile tepki küçümsenir gibi değil.
Yasaklanan Metal Grevi, AKP’ye oy vermiş olanlarına kadar işçilerin çalışma ve yaşam koşulları bakımından içinden çıkılmaz bir duruma sıkıştırıldıklarını ve “küçük” kıvılcımlarla patlama noktasına geldikleri ya da gelmekte olduklarını gösterdi. Boydak İşçileri patlamadan duramadılar örneğin. Ve önemlisi, sınıf içinde başka sektörlerdeki mücadeleyi izleme ve dayanışma tutumu gelişiyor.
Başka tıkanıklıklar yok değil, ama uzatmayalım; “çözüm süreci” önemli bir tıkanma konusu oluşturmaktaydı. Öyle ki, AKP “aşağısı sakal yukarısı bıyık” hissiyatıyla adım atmazken süreç de artık sürdürülemez olmuştu. Ya öyle ya böyle yeni bir hamle gerekmekteydi ki, bu hamle Öcalan’dan geldi.
Cumartesi günkü Özgür Gündem yazımızda “Bir Cümlesi Doğru Olsa” başlığı altında “Öcalan PKK Kongresi’nin toplanması ve silah bırakılması çağrısı yapacak! Bakanlarla yandaş medya kalemlerinin iddiası buydu. Öyle mi? Neden çağrı şartı olan müzakerelere başlanması ve müzakere başlıkları konusunda tek laf yok? Gerçek nerede?” diye sormuştuk. AKP’nin beş kuruşluk karşılık ödemeden dünyayı satın almaya çalışan gözü doymaz tüccar tutumu ortadaydı. Hâlâ ortada.
Öcalan, 10 maddede özetlediği başlıklarıyla müzakere yürütülüp gereği yapıldıktan sonra PKK Kongresi ve “Türkiye’ye karşı silahlı mücadeleye son verme” sözü etmekteydi. AKP’yse, sanki PKK ve silah eşitsizliklerin sonucu olarak Türkiye gündemine girmemiş gibi, eşitsizlikler giderilerek Kürt sorununun çözümü konusunda kendisi tek bir adım atmadan, silah bırakma edebiyatı yapagelmekteydi. Tıkanma, bir nefes alımlık aşılmış görünüyor: HDP Heyeti 10 maddelik başlıklara yer veren açıklamasını yaparken, salonda iki de bakan vardı ve açıklama sonrası biri yukarıdan yukarı dan bir konuşma yaptı. Ardından Tayyip Beyin “maymun” benzetmeli “bölücü terör örgütü” hitaplı “tarihi anlaşma” propagandasına ters düşmanca yorumu geldi.
Ortak açıklama bile yapılmamış, AKP ve Hükümeti kendisini 10 madde ve müzakereyle hiçbir şekilde bağlamamıştı. Nasıl yapılsındı! 10 maddenin özü demokratikleşmeydi ve AKP canhıraş biçimde demokratik kırıntıları da yok edecek “polis yasası”nı çıkarmaya uğraşıyordu.
Yine mi seçim yatırımı? Böyle bir yönü kuşkusuz var ve AKP yaptığı manevra ile Kürt oylarının kendisinden HDP’ye doğru akışını durdurma peşindedir. Ancak ondan önemlisi, açıklamanın hem AKP ve hem de Kürt ulusal hareketi bakımından politik bir manevra olduğunun anlaşılmaması ya da bu gerçeğin atlanmasıdır. Kürde güvensizlikle karakterize demokratik sol örgüt ve çevrelerin “işte HDP AKP ile anlaştı!” propagandasıyla sol ve demokratik cenahtan HDP’ye yönelimin önünü kesme tutumu geliştirme ihtimalidir. Açıklamanın hemen ardından sosyal medyadaki hareketlilik bu ihtimalin küçük olmadığını ama herhalde kaçınılması gerektiğini göstermektedir.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa