Sağlık hizmetlerinden memnunuz, ama…
Fotoğraf: Envato
TÜİK’in Yaşam Memnuniyeti Anketi’nin sonuçlarının açıklanması sonrasında, basında pek çok yorum yapıldı. En çok da mutluluk düzeyinin hafifçe azalması konusu medyanın ilgisini dikkat çekti.
Araştırma sonucuna göre mutluluk kaynağı olarak ‘sağlıklı olmak’ ilk sırayı alıyor. Her yüz kişiden 68’i “genel sağlık durumundan memnun musunuz?” sorusuna ‘çok memnumum’ ya da sadece ‘memnunum’ demiş. Bu araştırma serisinin sonuçlarına göre, yıllar içinde sağlık memnuniyeti artarken 2014 yılında ne olsuysa bir düşüş var, dört yıl önceki oranın gerisine düşmüş olarak görünüyor. Örneğin bir önceki yılda %72 iken 2014’te %68 olmuş.
Bu araştırmada diğer bir başlık olan ‘sağlık hizmetlerinden memnuniyet’e bakıldığında da memnun olanların %75 oranında olduğu görülüyor. Bu durumda her dört kişiden üçünün sağlık hizmetlerinden memnun olduğu anlaşılıyor. Sağlıkta Dönüşüm Programı’nın başladığı yıl olan 2003 yılından sonra çok çarpıcı bir biçimde arttığını da yine araştırma sonuçlardan görüyoruz. 2003 yılında her yüz kişiden 40’ı sağlık hizmetinden memnunken 2014’te memnun olan 75’e çıkmış, rakamlara göre çok büyük bir başarı!
AKP bu rakamları seçim çalışmalarında da kullanıyor, “vatandaşa sağlık hizmeti getirdik” diyor. Öyle sanıyoruz ki 2015 Genel Seçimleri’nde de sağlık konusu seçim malzemesi olacak.
Aynı araştırmalar diyor ki, sağlık hizmetlerinden en sık görülen sorun “muayene için katkı payı ücreti ödemesi”dir. Buna baktığımızda 2011’de katkı payından şikayet eden %49 iken iki yıl sonra (2013’te) %60’a çıkmış. Yine, “muayene ve tetkik ücretleri”nden şikayet eden 2009’da %44 iken 2013’te %50’e çıkmış. Özetle devletin elini vatandaşın cebine sokması en çok şikayet edilen konu olmuş.
Bu noktada hatırlatmakta fayda var, Sağlıkta Dönüşüm Programı’nın üç temel ayağından birisi Genel Sağlık Sigortası (GSS) idi. Bu katkı payları, 2006 yılında AKP’nin çıkardığı 5510 sayılı Kanun ile düzenlenmişti. O zamanlar, başta Türk Tabipleri Birliği (TTB) ve Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası(SES) olmak üzere pek çok demokratik kitle örgütü, bu Yasa’nın vatandaşın sağlık hakkını gasp edeceğini söylemişlerdi. Şimdi gelinen durumda zaman içinde giderek katkı paylarının arttığını görüyoruz.
“Emekliden katkı payı alınmıyor” diyenler ise aslında şunu diyor: SGK, emeklinin katkı payını eczane aracılığıyla almıyor, doğrudan maaşından kesiyor. Bu uygulama ancak, üç kuruşluk maaşından yapılan kesintiyi gören emeklinin eczanede değil bankamatik cihazı başında kalp krizi geçirmesi anlamına geliyor.
Bu noktada şunu söylemek gerekir ki, bu daha ucu. “Temel teminat paketi” geldiğinde o zaman Yasa’nın ne anlama geldiğini vatandaş daha derinden anlayacak. Hastaneye gittiğinde karşısındaki ‘müşteri memnuniyeti’ eğitiminden geçmiş kibar ve güleryüzlü sekreter vatandaşa, “ne yazık ki sizin hastalığınız temel teminat paketi kapsamında değil, SGK ödemiyor” diyecek. Yapılan maliyet-etkinlik analizleri sonucunda listeden çıkartılacak hastalıklar, –sizin de tahmin edebileceği gibi- en masraflı hastalıklar olacak. Yani sürekli diyaliz gerektiren bir kronik böbrek hastalığı ya da pahalı tedavisi olan örneğin kanser gibi durumlar “SGK’yı zarara uğrattığı” için kapsam dışında kalacak. Bunlar kehanet değil, Yasa böyle diyor.
Şimdi sağlık sistemindeki sorunlardan kaynaklanan şikayet arttığı halde vatandaşımız nasıl oluyor da sağlık hizmetinden bu kadar memnun oluyor? Bu sorunun yanıtını da başka bir araştırmada buluyoruz. Adeta AKP propagandasına benzer tarzda soruları içeren bir araştırmada, insanların ne olup bittiğini tam olarak bilmediğini anlıyoruz. Sağlık Hizmetlerinden Memnuniyet Araştırması’nda (2006) aile hekimliği sistemi toplumun sadece %15’inin bilgi sahibi olduğu saptanmış. Sağlık hizmetlerinin içinde olan biri olarak, vatandaşın önemli bir kısmının hala sağlık ocağı sistemi olduğunu sandığını, sistemin değiştiğinin farkında bile olmadığını söyleyebilirim.
Araştırmada bir sonraki soruda herkese ‘aile hekimliğinin faydalı olup olmayacağı’ sorusu sorulmuş. Faydalı olabilir diyenler %78 olarak bildiriliyor. İnsanların bilgi sahibi olmadığı bir konuda fikir sahibi olmaları hele Türkiye’de çok yaygındır, ancak bunun bir resmi raporda yer almasının takdirini size bırakıyorum.
Tekrar konumuza dönersek; vatandaşın kamu sağlık hizmetlerindeki katkı paylarından, muayene-tetkik ücretlerinden şikayeti giderek artıyor. Sağlık kuruluşuna başvurduğu sırada aldığı sağlık hizmetinden memnun olduğunu söylüyor. Vatandaş, sağlık sistemindeki değişim konusunda çok az bilgiye sahip, örneğin katkı paylarındaki artışın sağlık reformuyla ilişkisini henüz kuramamış, reformun en önemli hedeflerinden biri olduğunu kavrayamamış durumda. Bunları deşifre etmek için yaklaşan seçimler bir fırsat sunuyor. AKP’nin sağlık hizmeti yalanıyla vatandaşı kandırması giderek zorlaşacak gibi görünüyor.
- On bin adım için birkaç adım gerekiyor 31 Ocak 2017 01:00
- Torunlar, yaşlılar, hastalar 24 Ocak 2017 00:09
- Türkiye usulü terör mücadelesi 10 Ocak 2017 01:00
- Yaz saatinin sürdürülmesine dair sorular 20 Aralık 2016 01:00
- Sağlık çalışanlarına şiddet 06 Aralık 2016 00:53
- İstismarı 'Ak'lamak 22 Kasım 2016 01:00
- Yine çocuk aşıları -2 15 Kasım 2016 01:00
- Yine çocuk aşıları! 08 Kasım 2016 01:00
- Savaşı konuşabilmek 11 Ekim 2016 00:54
- Kötülüğün sıradanlığı ve iyilik 04 Ekim 2016 00:44
- Cinler, iblisler ve zavallı bilim! 27 Eylül 2016 01:00
- Biz çoğaldık, ya siz? 13 Eylül 2016 00:13