Bu hafta gazetelerde Türksel’in tam sayfa reklamları vardı. “Turkcell hazır. Türkiye hazır” başlıklı bu reklamların dışında Youtube gibi video sitelerine yaklaşık bir dakikalık reklam filmleri verilmişti.
Mesele Türksel’in ne pazarladığından çok, nasıl pazarlamaya çalıştığı. Şirketin tam sayfa reklamlarında üç çocuk var. Hepsi küçük. Hepsi reklam sektörünün sevdiği “temiz, beyaz, güzel ve mutlu çocuk” imgesine uygun. Cilalı şirket cilalı reklamlarında esmer ve üzgün çocuklar kullanacak değil elbette.
İnternet ve televizyon için hazırlanan reklam filmlerinde de bu imgeye uygun çocuklar yer alıyor. Tam sayfa reklama üç çocuk sığdırmayı başaran şirketin bir dakikalık reklam filmine kaç çocuk sığdırmaya çalışabileceğini kestirmek zor değil. Üç-beş değil, en az on. Belki daha fazla. Saymak bile insana ağır geliyor.
* * *
Sayıları bir yana bırakıp temel soruyu ele alalım. Bu reklamlarda neden çocuklar kullanılıyor? GSM şirketinin müşterileri çocuklar mı? Elbette değil. Hangi GSM şirketinden ne satın alınacak çocuklar değil yetişkinler karar veriyor. Çok açık ki, burada çocuklar bir reklam nesnesi olarak kullanılmakta.
Reklam verenlerin ve üretenlerin çocuklardan reklam malzemesi yapmak istemelerinin nedeni de belli. Çocuklar çekici ve yumuşak reklam malzemesi oluşturuyor. Reklam sektöründe, “temiz, beyaz, güzel ve mutlu çocuk” imgesi çok güçlü bir araç. Çocukların varlığı duyguları devreye sokmak için çok etkili. Reklamın yalnızca çekici olmasını sağlamıyor, mesajın güvenilir olduğu izlenimini de yaratabiliyorlar. Sonuçta, verilmek istenen mesajın daha kolay alınmasını sağlıyorlar. Reklam sektöründe önemli olan etkili olmak, başka ölçüt yok.
Diğer yandan, çocukların reklamlarda yer almasının onlara yararı yok. Tam tersine, zarar söz konusu. Reklamlarda, filmlerde veya dizilerde yer alan çocuklar altından kalkamayacakları birçok yük ile karşılaşıyorlar. Çalışma koşulları ise reklamlarda gösterilmiyor. Bunu ne reklam veren şirketler, ne de reklam sektörü ister.
Çocukların reklamlarda yer alması onların çalışması demek. Yani para karşılığında iş yapıyorlar. Peki, çocuğun sağladığı kazanç nereye gidiyor? Reklam şirketi reklam ajansına ödeme yapıyor. Ajans da çocuğun anne babasına veya bir başka kişiye ödeme yapıyor. Bir kazancın söz konusu olması ve bir ödemenin yapılmış olması, ödenen tutarın çocuk için yararlı olacak şekilde kullanıldığını da göstermiyor.
Demek ki, reklamlarda oynayan çocukların hepsi çalıştırılan çocuk. Yani reklamda oynatılan , “temiz, beyaz, güzel ve mutlu” çocuklar ile sokakta kağıt mendil satması sağlanan o diğer çocuklar arasında hemen hiç fark. Hepsi çalıştırılan çocuklar. Hepsi kazandıklarını anne baba veya onları çalışmak zorunda bırakan her kimse ona veriyor.
Sokakta mendil satmak, reklamda oynamak yetişkinlerin çocuklara dayattığı işler. Burada çocuğun kendi iradesi yok. Çocukların yetişkinler ve şirketler tarafından çalıştırılması ise istismar demek.
* * *
Şirket bu konuda ne diyor? Turkcell Sürdürülebilirlik Raporu’na ( 2011) göre, “Çalışanlar T.C. İş Kanunu hükümlerine göre işe alınır. 18 yaşın altındaki kişiler Turkcell’de çalışamaz, dolayısıyla çocuk işçi çalıştırmaya yönelik önemli risk taşıyan operasyonlarımız yoktur.” Yani şirket reklamlarda çocuk işçi çalıştırdığını inkar ediyor.
Dahası var. Raporun “Tedarikçilerimize Yönelik Etik Kurallar ve Yasal Zorunluluklar” başlıklı bölümünde şunlar yazıyor: “Firma çocuk işgücü kullanmamalıdır. Yerel kanunlarda daha yüksek bir yaş sınırı belirtilmediği sürece zorunlu eğitimini tamamlamamış ve 15 yaşın altında bulunan (Uluslararası Çalışma Örgütü ILO sözleşmesi No.138’de belirtilen kapsamda) hiç kimse istihdam edilmemelidir. 18 yaşın altındaki çalışanlar tehlike teşkil eden işlerde ve eğitim ihtiyaçlarının karşılanması amacıyla gece işlerinde çalıştırılmamalıdır.”
Yani başka şirketler çocuk işgücünden uzak durmalıdır. Ama ILO kuralları Türksel’i bağlamaz. Türksel’in reklamlarını hazırlayan kuruluşu da bağlamaz. Yani Türksel istediği gibi çocuk kullanır. O rapor ise vitrinden ibarettir.
* * *
Artık Türkiye’de çocuk istismarının en görünür örneklerinden birini ısrarla sürdüren Türksel’in çok güçlü bir tepki duyması gerekiyor. Örneğin, birkaç bin kişi telefon edip, “Vazgeçmezseniz başka GSM şirketi kullanacağım” deseler, sanırım sorun çözülürdü. Denemekte yarar var.

EVRENSEL'İNMANŞETİ

Metal tokat

Metal tokat

Renault işçileri, yaşadıkları sorunlar karşısında patronların yanında duran şube yönetimine karşı harekete geçti: Delege sayısının 3 katı aday çıktı, seçimlere katılım rekoru kırıldı, şubenin belirlediği adaylar geride kaldı. 200 bin metal işçisini ilgilendiren MESS grup sözleşmesi öncesi Metal Fırtına’nın amiral gemisi Renault’da yapılan seçimler sendikal bürokrasiye tokat oldu.

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
12 Mart 2025 - Sefer Selvi

Evrensel'i Takip Et