Dünya Emekçi Kadınlar Günü kutlu olsun!
Fotoğraf: Envato
Bugün 8 Mart, Dünya Emekçi Kadınlar Günü!
Bugün, dünyanın her yanında kadınlar; tacize, tecavüze, kadına yönelik şiddete, kadınlar üstündeki çift katlı sömürüye kaşı mücadelelerinin muhasebesini yapıyor ve eşitlik ve özgürlük mücadelelerini daha ileri mevzilere taşımayı konuşuyorlar; mücadelelerinin kazanımlarını kutluyorlar.
Türkiye, son yıllarda kadınlara yönelik saldırıların görülmemiş biçimde çeşitlenip yoğunlaştığı, ama aynı zamanda kadınlara yönelik sadırlara karşı çok boyutlu mücadelelerin de görülmemiş biçimde yükseldiği bir ülke oldu. Özellikle de geçtiğimiz yıl; kadınlara yönelik vahşi cinayetler, taciz ve tecavüz vakaları öyle boyutlara vardı ki, bu şiddete yönelik tepkiler bir infiale dönüşüp, duyarlı kadın çevrelerini ve demokrat çevreleri de aşıp az çok insani bir yaşam kaygısı duyan kesimleri de kapsayarak genişledi.
Mersin-Tarsus’ta vahşi bir biçimde katledilen Özgecan Aslan cinayeti sonrası ortaya çıkan ve “Soma katliamı tepkisi”ne benzer biçimde yaygınlaşan tepkiler; kadını korumayan emniyete, erkek şiddetine mazeret üreten yargıya, bu konularda üstüne düşeni yapmayan Meclise, Hükümete karşı bir tepkiye dönüştü. Nitekim Özgecan cinayetinin yarattığı infialin, bugüne kadar bu tür cinayetleri, kadına yönelik şiddeti gelenek görenek içinde “halletme” çizgisinde duran kadın kesimlerini de mücadelenin saflarına çektiğine tanık olduk.
Onun içindir ki, yandaş basın, Cumhurbaşkanı liderliğinde olduğu anlaşılan, yalan olduğu bir buçuk yıl önce kanıtlanmış “Kabataş yalanı”nı yeniden ısıtarak, başörtülü kadınları yeniden kendi kontrol alanı içine çekme amaçlı bir kampanya başlatma zorunluluğu hissetti.
Evet, kadına yönelik şiddet; açıkça ve herkesin gözü önünde sokakta katletme, çocukların önünde anneyi katletme, kadını parçalayıp çöpe atma, çuvala koyup suya atma, yakma… gibi vahşi yöntemlere kadar varmasıyla toplumda infiale yol açacak kadar dikkat çekiyor ama kadınlara yönelik saldırı sadece kaba şiddetten ibaret değil.
Tersine kadına yönelik saldırılar;
* Kadınlara destek verme” propagandası arkasında kadını esnek çalışmanın ve işten ilk atılacaklar listesinde en yukarı sıraya doğru iten yasal düzenlemelerle, kadın emeğinin sömürülmesi üstünden atılan adımlar,
* AKP Hükümetinin “muhafazakar toplum” inşasında kadını gelenek görenek ve dini referanslarla kuşatarak, onu evin yüksek duvarları ile sanayinin acımasız dişlileri arasında gidip gelmeye mahkum eden sistematik girişimler olarak da sürmektedir.
Bu yüzden kadınların mücadelesi de çok boyutlu; hem kadına yönelik erkek şiddetine, hem kadının çift katlı sömürülmesine hem de kadını “muhafazakar toplum planı”nın ana malzemesi olarak kullanan ve AKP Hükümetinde ideolojik bir bütünlük kazandırılan zihniyete karşı mücadele olarak biçimlenmek durumundadır. Ki, toplamdan bakıldığında da mücadele böyle çok boyutlu bir özellik kazanmaktadır.
Ülkemizde her 8 Mart’ta bu gerçek daha iyi görülmekte, saldırının kaynağı olduğu gibi mücadelenin boyutları da daha belirgin biçimde ortaya çıkmaktadır. Çünkü saldırının yoğunlaşması kadınların ve demokrasi güçlerinin kadınların mücadeleye duyduğu ilgiyi azaltmamakta, tersine saldırıların azgınlaşması, bir yandan kadın kitlelerinin içinde mücadelenin direngenleşmesi ve yaygınlaşmasını getirirken öte yandan da kadınların mücadelesini demokrasi mücadelesinin önemli bir alanı olarak gören demokrasi güçlerinin de sorunu daha ciddi biçimde ele almalarını getirmektedir.
Bu yüzden de her 8 Mart’ta yapılan “muhasebe” bir önceki 8 Mart’a göre daha ileri bir mevziden olmaktadır.
Bugün böyle bir muhasebenin bize; önümüzdeki aylarda mücadelenin daha yaygınlaşacağını, kadınların ülke sathındaki mücadelesinde dayanışmanın daha büyüyeceğini, kadına yönelik saldırılara karşı mücadelenin “lokal” olmaktan çıkma eğiliminin artacağını gösterdiğini söylemek yanlış olmaz.
Bu da, kadınlar arasındaki çalışmanın hedeflerini değilse de dayanışma ve mücadelenin yaygınlaştırılmasına dair dünkü alışkanlıkları değiştirmeyi, bu değişikliğe uygun bir mücadele hattına geçmeyi de zorunlu kılar.
2015 Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nün mücadele içindeki ve kurtuluş ihtiyacındaki tüm kadınlar için kutlu olması dileği ile…
- ‘Devlet benim’ demek yetmedi; ‘Türkiye benim, İslam benim’ diyor 28 Ağustos 2018 01:00
- Korkak kim, cesur kim; gerçek nerede? 24 Ağustos 2018 01:00
- 'Çocuk istismarı'na karşı mücadele 09 Nisan 2018 01:00
- İfade özgürlüğünün ne ‘alanı’ ne de ‘sınırı’ kaldı! 15 Şubat 2018 00:55
- Doların yükselişinin faturasını kim ödeyecek? 04 Aralık 2016 05:44
- Mücadeleye daha ileri bir bilinçle devam! 23 Kasım 2016 00:59
- Kılıçdaroğlu barışı mı savunuyor çatışmayı mı? 20 Ağustos 2016 00:58
- ‘Muhatap millet’ demek ‘muhatap yok’ demektir! 27 Ocak 2016 01:00
- Haritadan silerek birlik mümkün mü? 11 Kasım 2015 01:00
- Mücadeleyi yenileme zamanı! 07 Kasım 2015 00:56
- Bir kez daha; Birimizin derdi hepimizindir! 06 Kasım 2015 01:00
- ‘Sistem’ dayatıp ‘fiili başkanlığa’ razı etmek! 05 Kasım 2015 01:00