Rastlantı değil strateji bu!

Geçtiğimiz hafta, Dünya Emekçi Kadınlar Günü  “haftası”ydı. Hafta boyunca dünyanın her yanında sokaklara dökülen kadınlar, eşitlik ve özgürlük taleplerini haykırdılar; kadına yönelik şiddeti, tacizi, tecavüzü kadın cinayetlerini lanetlediler.
Bu hafta boyunca da kadın cinayetleri sürmekle kalmadı; bu ülkeyi yönetenler, “normalde” az çok demokrasinin ve insan haklarının geçerli olduğu her ülkede, her biri yönetimleri ve yöneticileri sallayacak skandal sayılacak dört “vaka”yı bir haftaya sığdırmayı başardılar!
Bu “vaka”ları kısaca hatırlatalım:
Vaka: 1-) Elazığ’da Harput Bakım, Sosyal ve Rehabilitasyon Merkezinde tedavi için kalan kız çocuklarına merkezdeki bazı görevliler tarafından altı yıldan beri taciz ve tecavüz edildiği ortaya çıktı!
Vaka: 2-) Tokat, Halil Rıfatpaşa Ortaokulundaki bir öğretmenin 13 yaşındaki yedinci sınıf öğrencisi kız çocuklarını “Size tecavüz de mübah kötülük de mübah. Çünkü başınızı örtmüyorsunuz. Özgecan gibi olursunuz!” diyerek tehdit ettiği ortaya çıktı!
Vaka: 3-) İstanbul, Esenler İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü ile AKP’li Esenler Belediyesince ortaklaşa gerçekleştirilen “Bir Kitap Bir Dünya” projesi kapsamında ilkokul 4’üncü sınıf öğrencilerine dağıtılan “Çiçek Bahçesi” adlı kitapta kadınlara ve sanatçılara yönelik çok ağır ifadeler yer aldı. Kitapta, çalışan kadınlar “dişi hayvan” olarak tanımlanıyor ve “Dişi hayvanlara özgürlük verdiğimizde, kendilerini erkeklerle bir tutacaklar. Çalışmaya başladıklarında, ailelerine ayıracak vakit bulamayacaklar” denilirken, sanatçılar da aşağılanıp karalanıyor.
Vaka: 4-) TDK sözlüğünde “müsait” sözcüğünün anlamı örnek olarak “(Müsait kadın demek) Flört etmeye hazır olan, kolayca flört edebilen (kadın)” demektir biçiminde açıklandı.
Bütün bu “dört vaka” için de yetkililer; “Vay öyle mi olmuş?” diyerek, “derhal harekete geçtiklerini”, sorumluların açığa alındığını, gereken soruşturmaların yapılacağını”,…iddia ederek zevahiri kurtaramaya çalıştılar. Verilmek isten mesaj; “Bizde böyle rezillikler olmaz, olanlar tamamen ‘rastlantısal’, ‘bir densizin’, ‘bir kendini bilmezin’ marifetidir. Bunlara karşı yetkililer gereken önlemleri yapmaktadır!” biçimindedir.
Peki, gerçek böyle; “Bu olup bitenlerin Hükümetin politikalarından, egemen kültürün yarattığı baskıdan bağımsız, ‘rastlantısal’ mıdır?
Yoksa tam tersi mi?
Günlük dilde “rastlantı”; “belli bir nedene dayanmaksızın oluveren” anlamında kullanılır.
Buradan bakıldığında; yukarıdaki dört olayı da belli bir nedeni olmayan gelişme olarak gösteremeyiz. Tersine, bunların AKP iktidarının “muhafazakar toplum”, “dindar nesiller yetiştirme” amaçlı kadrolaşması, bu kadroların yetiştiği ve kendilerine hükümet tarafından verilen görevin yarattığı sorumluluktan kaynaklanmaktadır. Bu nedenle de olup bitenleri rastlantısal, kişilerin ahlaki zayıflığı ya da kendini bilmezliğinin ürünü olarak göstermek, aslında gerçeğin üstünü örtmek olur. Ki, geçmişe doğru gittiğimizde, son birkaç yıl içinde bile yukarıdakilere benzer daha onlarca “vaka” tespit edilebilir.
Dolayısıyla olanları bir “rastlantı” olmaktan öte “rastlantının yeterince sıkışması” olan “zorunluluk” olarak görebiliriz. Ki, bunun anlamı, yukarıdaki benzer olayların (kadınların, gençlerin, tüm halkın ileriye dönük kazanımlarına yönelik saldırıların) önümüzdeki dönemde de olmaya devam edeceğidir. Tıpkı kadın cinayetlerinin, “cinnet geçirenlerin”, “akıl sağlığı bozulanların”, “kızgın kocaların” marifeti olduğu varsayımı üstünden açıklanan, kadınları öldürmeye varan şiddeti azaltmadığı gibi!
Buraya kadar söylediklerimiz, işin politika dışındaki yönleridir.
Oysa gelişmeler kadına yönelik saldırıların da ötesinde, eğitimin dinileştirilmesi ve dindar nesiller yetiştirme planları dikkate alındığında, “hakkında soruşturma açtık” denilen girişimlerin faillerinin aslında, “muhafazakar toplum yaratma stratejisiyle bağlantılı” olduğunu görüyoruz. Bu yüzden de bu girişimlerin, Cumhurbaşkanlığı ve Hükümet katında yasa, anayasa dinlemeden “kanırtılarak” hayata geçirilen ve toplum yaşamını dini referanslarla göre biçimlendirme hamlelerinin “sahadaki devamı” olduğunu söylemek hiç de yanlış olmaz. Ki, bugün soruşturma açılan görevliler aslında yetkililerin gözünde, muhafazakar toplum inşası amacı için mağdur olmayı göze almış birer kahramandır!
Bunun içindir ki, bu gün soruşturma açılanların yarın bir biçimde ödüllendirildiğine, terfi ettirildiğine tanık olacağımızı söyleyebiliriz.
Geçmişte de bunun sayısız örneklerini gördük.

Evrensel'i Takip Et