Geçen sezondan bu sezona Fenerbahçe
Geçen hafta Fenerbahçe-Galatasaray arasındaki derbiyi Fenerbahçe’nin kazanmasıyla İstanbul’un üç büyükleri Mithat Fabian’ın güzel ifadesiyle “dip dibe” dizilmişlerdi. Fenerbahçe’nin fikstür avantajıyla şampiyonluk şansının çok arttığına bütün yorumcular işaret ediyordu. Ancak bu hafta Gençlerbirliği karşısında alınan yenilgiyle birlikte bir anda bütün yorumlar tersine döndü. Futbolcular, özellikle Fenerbahçe’nin forvet hattında yer alan Sow ve Emenike ile Teknik Direktör İsmail Kartal kendilerini yeniden hedef tahtasında buldular.
Oynanan oyunun teknik ve taktik olarak seyredeni tatmin etmesi, ortaya konulan futbol felsefesi ayrı bir tartışma konusu. Sadece geçmişteki istatistiklere bakarak bu eleştiriler ne kadar haklı bir bakmaya ne dersiniz?
Tekrar altını çizelim, oyunu, oyunun keyif vermesini, futbolu değil istatistikleri ve istatistiklerin medya tarafından kullanımını tartışıyoruz…
Geçen sezon ile başlayalım.
2013-14 sezonunda, 3-0 hükmen kazanılan Trabzonspor maçı çıkarıldığında, Fenerbahçe rakip filelere 72 gol bırakarak şampiyon olmuştu.
34 haftalık lig maratonunda atılan 72 golün 46’sında imzası bulunan Sow (15), Emenike (12), Kuyt (10), Webo (9) dörtlüsü, sezon sonunda 11 süper lig takımından daha fazla gol atmış durumdaydı.
Yine geçen sezonun bu dönemine yani 24. haftasına gelindiğinde Fenerbahçe attığı 51 gole karşılık 26 gol yemiş ve en yakın rakibi Galatasaray’a 3 puan fark atarak 51 puan ile ligin zirvesine yerleşmişti.
Bu hafta sonu oynanan maçlarla sona eren 2014-15 sezonun 24. haftasına baktığımızda ise Fenerbahçe’nin attığı 39 gole karşılık 19 gol yediğini ve lig lideri Beşiktaş’ın 4 puan gerisinde 50 puan ile ligin üçüncü sırasına yerleştiğini görüyoruz.
Bu istatistikler bize ne anlatıyor?
Son iki sezonun 24. haftasındaki resimleri üst üste koyduğumuzda ne görüyoruz?
Gerçekten Fenerbahçe forvetlerinde geçen senelere göre dramatik bir düşüş mü var?
Aykut Kocaman ve Ersun Yanal’ın yardımcılığını yapan İsmail Kartal, öncelleri kadar başarılı olamadı mı?
Sözde “spor programlarında” idam sehpaları kurulup duruyor ya, tabloya biraz daha yakından bakmakta fayda var.
Geçtiğimiz 2013-14 sezonunda 24. haftanın sonuna kadar atılan 51 golün 32’sini Fenerbahçe’nin forvet dörtlüsü atmıştı: Sow (9), Emenike (8) , Kuyt (8) ve Webo (7).
Bu sezonunun 24. Haftasına kadar atılan 39 golün 24’ünde yine bu dörtlünün imzası var: Sow (8), Kuyt (8), Emenike (4), Webo (4).
Rakamlar bize, ilk olarak, Ersun Yanal’ın çok gol atıp çok gol yiyen oyun şablonuna karşılık, İsmail Kartal’ın daha az gol atan ama aynı zamanda daha az gol yiyen bir oyun şablonu yarattığını gösteriyor.Ancak, Fenerbahçe geçen sezona göre takım halinde daha az gol atsa da Kuyt ve Sow geçen seneki istatistiklerini yakalamış durumda. Webo ve Emenike’de ise skor anlamında düşüş görülse de Webo’nun aldığı süre ve İsmail Kartal’ın Emenike’yi oynattığı pozisyon düşünüldüğünde şaşırılacak dramatik düşüşlerle karşılaşmıyoruz. O halde, yine vurgulayalım oynanan oyun anlamında değil ama skor anlamında, Fenerbahçe forvetlerinin geçmişteki performanslarını arattığı yönündeki eleştiriler çok da gerçeği yansıtmıyor. Bir başka deyişle, geçen seneki skor performanslarıyla bu seneki performansları arasında dramatik bir farklılık gözükmüyor. Kaldı ki geçen sezonun 24. haftasındaki Fenerbahçe ile bu sezonun Fenerbahçe’sinin topladığı puanlar arasındaki fark sadece 1 (bir).
Geçen sezonda tıpkı bu sezonda olduğu gibi beklenmedik puan kayıpları ile beklenmedik puan sıçrayışları iç içe girmişti. Fikstürün geri kalan 10 haftası değerlendirildiğinde halen Fenerbahçe’nin şampiyonluğun en önemli favorisi olduğu gözüküyor. Tabii ki futbolu güzel ve heyecanlı yapan en önemli ögenin tahmin edilemez oluşu olduğunu unutmadan, bu haftaki Fenerbahçe-Beşiktaş maçı sonrasında sezonun büyük ölçüde şekilleneceğini söylemek abartı olmayacaktır.
Eğer Fenerbahçe Beşiktaş maçını kazanırsa, bu hafta “idam sehpası” kuranların bir anda nasıl 180 derece dönüp “övgüler” düzmeye başladığını göreceğiz.
Şaşıracak mıyız? Hayır…
Hatta ne yazdıklarını hatırlamayacağız bile nasıl olsa toplumsal hafızamız bir balıktan daha güçlü değil. Zaten o nedenle yıllardır aynı yazıları yazıp, aynı köşeleri işgal etmiyorlar mı?
Evrensel'i Takip Et