20 Mart 2015 00:58

TRT Şeş ve Kürtler

TRT Şeş ve Kürtler

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Bu hafta Bilgi Üniversitesinde düzenlediğimiz bir panelde Türkiye’de Kürtlerin devletin Kürtçenin Kurmançi lehçesinde yayın yapan televizyonu TRT 6’yı (eski adı TRT Şeş, yeni adı TRT Kurdî) nasıl algıladıklarını incelediğim araştırmamı masaya yatırdık.

2009 yılında yayın hayatına başlayan TRT 6/TRT Şeş, bir yandan AKP’nin o zaman yaklaşmakta olan seçimlere dönük yatırımı olarak nitelenmiş, diğer yandan da zaten bir hak olan etnik azınlık medya alanında bir kazanım olarak görülmüştü. Eh, kolay değil, Güneydoğu’da evlerin çatısındaki uydu antenlerin terörist bayrağı olarak algılandığı ve televizyonlarda Kürtçe sözcük kullanmanın, Kürtçe şarkı söylemenin kanal kapatmalarla cezalandırıldığı bir dönemden, devletin 24 saat Kürtçe yayın yaptığı bir sürece girilmişti. Bunda kuşkusuz yıllar boyu bıkmadan usanmadan diasporadan yayın yapan ve Kürt halkına ana dillerinde televizyon içeriği sunan Avrupa merkezli Kürt hareketinin katkısı büyüktür. Aynı zamanda, AB’nin azınlık haklarının Avrupalılaşması alanındaki düzenleme ve baskıları da bu gelişmede önemli rol oynamıştır.

TRT Şeş’in Türkiyeli Kürtler tarafından nasıl algılandığı bizim için bilimsel merak konusuydu. Çünkü ülkemizdeki bu güçlü etnik azınlık grubunun kendi özerk yayıncılık anlayışıyla yarattığı MED TV, ROJ TV, MEDYA TV gibi diaspora yayıncılığı başka bir şeydi, devletin güdümlü televizyonu TRT’nin kendi ideolojik sınırlılıkları çerçevesinde yapacağı Kürtçe ana dilde yayıncılık ise başka şey… Bu aradaki farkı da bir şekilde anlamak niyetiyle yola çıktığımız bu araştırma 2014 sonunda tamamlandı. Diyarbakır, Batman, Van, Şırnak, Hakkari, Mersin, Adana, İzmir ve İstanbul’da 596 kişiyle yapılan anket ve söyleşilere dayanan araştırmanın bulguları şaşırtıcı. Biz yola çıkarken Kürtler devlet televizyonuna güvenmez, izlemez, kuşkucu bakar,  gibi hipotezlerden hareket ediyorduk. Ama öyle çıkmadı. Bu nedenle biz de bir anlamda şeş-tik kaldık.

Türkiye Kürtleri ağırlıklı olarak TRT Şeş’e olumlu bakıyor. Kürtlerin TRT Şeş’e olumlu bakmalarının en önemli nedeni kuşkusuz bu kanalın devletin en nihayetinde Kürtçeyi ve Kürtlerin varlığını bir olgu olarak kabul etmesinin bir göstergesi oluşu. Devlet televizyonunda 24 saat Kürtçe yayın yapılıyor olması Kürtler için bir kazanım; hem de örgütlü Kürt hareketinin bir kazanımı. Bunu bir kenara yazıyorlar. Bu nedenle, içeriği ne olursa olsun, devletin Kürtçe ana dilde yayın yapıyor oluşuna olumlu bakıyorlar.  

Kürtler, aynı zamanda ağırlıklı olarak TRT Şeş’i izliyor, seviyor, eğlendirici buluyor, kanalda kullanılan dili beğeniyor. Bölge insanına seslenen Mem-u Zin, Jan gibi diziler, müzik-eğlence programları, dengbejler seviliyor. TRT Şeş’in haberciliği, TRT Türkçe’nin haberciliğinden de daha nesnel bulunuyor. Kürt entelektüellerin TRT Şeş için kullandığı “devletin korucu kanalı”, “beyaz Kürtlerin kanalı”, “Kürtçe diyanet kanalı” gibi eleştirilere kanalı düzenli olarak izleyen Kürtler de az çok katılmakla birlikte, TRT Şeş’in böyle olmasından çok da rahatsız değiller. TRT Şeş’i düzenli izlediğini ifade eden Kürtler de, eleştirel bakıp düzenli izlemeyen Kürtler de kendilerine birincil kimlik aidiyetleri sorulduğunda ağırlıklı olarak “önce Müslüman’ım, sonra Kürt’üm” diyor. Ayrıca, TRT Şeş izleyicileri kanalda ağırlıklı olarak din (Sünni Müslümanlık) propagandası yapıldığını kabul etmekle birlikte, kanaldan daha çok dini yayın beklendiğini de ifade ediyorlar.

TRT Şeş kuruluşu itibariyle AKP ile İslamcı Gülen Cemaati arasında oluşturulan bir projeydi. AKP Kürtlerin Sünni İslam üzerinden Türkleştirilme projesini Cemaate devretmişti. Bu vesileyle, Kürtçe ana dilde yayıncılık ve Kürtçe dil derslerinin verileceği dershaneler üzerinden Cemaat bu kültürel alanın taşeronu yapılmıştı. Araştırmamızda zamanında TRT içinde (ve tabii TRT 6’da) Gülen Cemaatinin nasıl kadrolaştığına dair detayları da anlattık. Elbette bu durum şimdi değişti. AKP-Cemaat arasında yüzükler atılınca, genelde TRT, özelde de TRT Şeş’teki Cemaatçi kadrolar tasfiye edildi. Şimdilerde Kürt hareketine daha yakın, ama yine İslami hassasiyetleri olan başka elemanlar TRT Şeş’te çalışıyor. Ocak 2015 itibariyle kanalın adının TRT Türk, TRT Arap, TRT Avaz’da olduğu gibi TRT Kurdî olarak değiştirilmesini de bu kadroların olumlu bir girişimi olarak görmek mümkün.

TRT Şeş, eğer iddia edildiği gibi AKP’nin Kürtleri İslamlaştırarak Türkleştirme (başka bir deyişle ehlileştirme) projesi varsa, bu proje için biçilmiş kaftan. Çünkü Türkiye’de geniş bir Kürt kitle yoğunluklu olarak bu kanalı izliyor, beğeniyor ve iktidarın kendilerine aktardığı sosyal, siyasal, kültürel gerçekliğe eleştirel bakıyor olsa da, bu devlet gerçekliğinden büyük bir sıkıntısı yok. Bu kitlenin daha çok seçimlerde AKP’ye oy veren Kürtler olduğunu söylemek doğru olacaktır.

Araştırmanın bir diğer bulgusuna göre Türkiye Kürtleri ağırlıklı olarak Avrupa’dan ve Kuzey Irak’tan yayın yapan Kürtçe kanalları izliyorlar. Bu kanallar arasında Sterk TV, Med Nuçe TV gibi diasporadan yayın yapan ve siyasal Kürt kanalları MED TV ve ROJ TV geleneğini sürdüren kanallar ilgi görmektedir. Ayrıca, Kuzey Irak’tan yayın yapan Kürdistan TV ve Türkiye’den ağırlıklı olarak Türkçe yayın yapan İMC TV, Türkiye Kürtleri tarafından çok izlenen ve “Kürdî” kabul edilen kanallardır. Bu iki kanal, Kürt kültürünü daha iyi yansıtan kanallar olarak nitelendiriliyor. Araştırmanın tam metnine bu adresten ulaşabilirsiniz.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa