Demokrasi mücadelesi ve sosyalistler

Eğer ülkenin politik tablosu şöyle bir gerçek üzerinde şekillenseydi, bazı “sosyalistlerimiz” için her şey açık seçik olacaktı: Güçlü bir işçi hareketi, bu hareketin içinde örgütlenmeyi başarmış, onu yöneten sosyalist bir parti, zayıf bir ulusal hareket, ama bu ezilen ulusun temel haklarının bu işçi hareketi tarafından savunulması, dahası baskı altındaki mezheplerin talepleri de içinde olmak üzere ülkenin tüm demokratik sorunlarının sosyalist bir perspektifle savunulması ve seçimler vb. gündeme geldiğinde böyle bir partinin merkezinde olduğu demokrasi için -bazıları bu ittifakın sosyalist olmasını talep edecektir!- bir ittifak. Ve bu ittifakın AKP Hükümeti ve büyük sermayenin politik ve ekonomik saldırılarına karşı birleşik mücadelesi.

Ama ülkenin politik tablosunun böyle olmadığını biliyoruz. Tablo çok genel hatları ile şöyle: Evet ülkede çözülmemiş, çözülmeyi bekleyen bir demokrasi sorunu var. İşçi sınıfının bağımsız politik hareketi genel olarak henüz zayıf ve işçi hareketi ile bağları olan ama şimdilik çok güçlü olmayan bir sosyalist hareket var. Özellikle büyük şehirlerde modern bir yaşama uyanmış kesimlerin ve gençliğin belirli bir muhalefeti, baskı altındaki mezheplerin tepkileri ve mücadeleleri, bunların yanı sıra belirgin bir biçimde öne çıkan güçlü bir ulusal demokratik hareket var. Bütün bu hareketler henüz tek bir demokrasi cephesi altında bir araya gelmiş değil, ama bu konuda kısmi birlikler, arayışlar ve çabalar var. Tüm muhalif kesimlerin mücadeleleri farklı kanallardan akıyor ve güçlü, birleşik bir harekete sahip değiller. Toplumdan alttan alta patlama sinyalleri geliyor ama bu kesimlerin birlikte aynı hedefe yönelmeleri yeterince güçlü değil.

Açıkçası ülkenin politik kaderi üzerinde etkili olmak isteyen akım ve partilerin karşı karşıya oldukları tablo oldukça karmaşık ve bu karmaşıklık içerisinde tüm halk hareketini ilerletecek doğru yolu bulmak gibi bir sorun var. İşte burada bazı “sosyalistlerimizin” kafası karışıyor, eksik ve yanlış bir biçimde edindikleri kitabi bilgiler yaşamın canlı, çok yönlü, sürekli gelişen ve değişen akışına, bunun üzerinde şekillenen politik ilişkilerin somut durumuna hiç uymuyor!

Örneğin Kürt ulusal hareketi diyor ki; ‘Ben sadece kendim için değil tüm ülke için demokrasi ve özgürlük istiyorum, bunun içerisinde de eşitlik talep ediyorum, bütün demokratik güçlere, emekçilere, baskı altındaki mezheplere, demokrasi ve laiklik isteyen kesimlere ortak bir mücadele, seçimlerde ittifak öneriyorum’. (Kürt siyasi hareketi, HDP) Ülkenin işçi ve demokratik hareketi ile küçümsenemeyecek bağları bulunan, sosyalizm hedefine sahip bir partisi de (Emek Partisi) işte bu hareketle demokratik içerikli bir seçim ittifakı yapıyor ve bu iki güç ülkenin tüm ilerici ve demokratik güçlerine işçi ve emekçi halkın en geniş desteğini almak üzere seçimlerde HDP’yi desteklemek üzere daha geniş bir ittifak çağrısında bulunuyor. İşte burada bazı “sosyalistlerimizin” kafası feci halde karışıyor ve bu ittifaka dahil olmamak için bin dereden su getirmeye başlıyorlar.

Ama bu derelerin suları kirli ve bulanık akıyor. Kah ‘Ama sosyalizmin bağımsızlığı’ diyorlar, kah ‘Ama onlardan şu isimler de aday oluyor’ diyorlar, kah ‘Bize dayatıyorlar’ diyorlar, en sorumsuzları da ‘Bize mi sorup yola çıktınız’ diyorlar vb. vb. Sanki ulusal uyanış, kitlesel demokratik mücadele suç! Ülkenin diğer ezilen kesimlerine birleşelim demek büyük bir günah! Bu tür “sosyalistlere” burada demokratik bir platformun ne olduğunu, demokrasi mücadelesi ile sosyalizm arasındaki zorunlu bağı, demokrasi mücadelesinde doğru bir yerde duramayan bir “sosyalistin” sosyalizminin nasıl bir şey olacağını uzun uzun anlatmak gerekmiyor. Ama bir şeyi açık ve net söylemek altını, kalınca çizmek gerekiyor: Bazı dönemlerde alınan tutumlar tarihsel öneme sahiptirler ve bu tutumların sahipleri verdikleri kararlar ile değerlendirilirler. Sizleri rahatlatacaksa ekleyelim, halkların mücadelesi her koşulda devam eder, ama sınıfı geçemeyenler sadece tembel, mahcup öğrenciler olarak kalmazlar, politik mücadelelerin etkisiz, iddiasız aktörleri olarak kalmaya mahkum olurlar. 

Evrensel'i Takip Et