Nerelerdesin bahar?
Nerelerdesin bahar? Gözümüz yollarda kaldı. Çiçeklerinle gel. Meyvelerle, bereketle gel.
Barışla gel. Sen geleceksin diye herkesin gözü yollarda. Güneydoğuda ateşler yakıldı Newroz için: Newroz Pîroz Be!
Ortaasya’da ve İran’da buğdaylar filizlendirildi. Ezilip suyuyla adına semenu denen helvalar karıldı Baş harfi s ile başlayan 7 maddeyle ( “heft sin /yedi s”) sofralar kuruldu: Susam, sib (elma) sebze (yeşillik), sim (gümüş), semek (balık), sumak, sümbül, sirke, sir (sarımsak), senced (iğde).
Balkanlarda daha doğrusu Bulgaristan’da daha mart başında kızlar bileklerine saçlarına kırmızı beyaz ipliklerden yapılmış kordonlar, püsküller, ponponlar bağladı. Kimi de yakasına tutturdu. Bu süslerin adı Marteniçka’dır.
Bir sevda masalı anlatmışlardı, kırlangıcın ayağına iplik bağlayarak sevdiğine haber göndermeyi deneyen tutsak bir kral oğlu varmış. Kırlangıcı delikanlının düşmanları vurmuşlar, kanıyla ipliğin bir bölümü kızıla boyanmış. O zamandan beri gençler mart başında sevdiği insana bu süslerden verirlermiş.
Marteniçka’nın takılışı gibi çıkarılma zamanı da bellidir. İlk kırlangıç görüldüğünde çıkartılır. Kimilerine göre bu kuş leylek, kimilerine göre turnadır.
Söylentilerden birine göre zamanın birinde, Bulgar erkekleri savaşa giderler. Kadınlar savaş ile ilgili bilgi almak amacıyla bir kuşu onlara verip “Savaşı kazanırsanız kuşun ayağına beyaz, kaybederseniz siyah bir bez parçası bağlayın” derler. Gidenler, savaşı kazanırlar. Ama kuşun ayağına kanlı bir beyaz bez parçası bağlarlar. Kadınlar savaşın kazanıldığını ama çok kişinin öldüğünü anlarlar.
Balkan inancında Baba (Kocakarı) Marta ya da Marta Nine baharın gelişini simgeler. Baharın geldiği dönemlerde insanlar birbirlerine “Çestita Baba Marta” (Mart Nine gününüz kutlu olsun) derler.
Newroz’a Türkler Sultan Nevruz derler. Balkanlarda Türklerin yoğun olduğu bölgelerin bazılarında Sultan Nevruz’u günümüzde de kutlayanlar vardır. “Mart Dokuzu, Yumurta Günü” adıyla da bilinen Nevruz törenleri, geceyle gündüzün eşit olduğu 21 Mart günü başlar ve birkaç gün sürer. Bayram öncesi evler, avlular temizlenir, yumurtalar boyanır, ateş yakmak için ormandan kuru çalı, kuru yaprak getirilip yığın yapılırdı. Bayramda kadınlar o gün çamaşır yıkamaz, ellerine iğne almazlardı. Erkekler de iş yapmazdı. Bayram günü boyalı yumurtalar tokuşturulur, kolaç denilen yağda kızartılmış mayalı hamurlar yenir, sağlıklı olmak için yakılan ateşlerin üstünden atlanır, hayvanlar da “ateşten geçirilirdi”.
Deliorman’ın Bisertsi köyünde ise eskiden Sultan Nevruz Bayramı’nda bazı kişilerin türlü hayvan kılığına, kıyafetine girerek köyü dolaştıkları anlatılır.. Filibe bölgesi Türk yerleşim yerlerinde ateş yakma adeti yoktur, ancak “Mart Ateşi” ifadesi kullanılmaktadır. Ateş yakma adetini bugün de Bulgarlar sürdürmektedir.
Hıdrellez de baharın gelişiyle ilgili bir gelenektir Halk arasında yaygınlık kazanmış inançlara göre, Hızır ile İlyas kardeşler yılda bir defa 5 Mayıs’ı 6 Mayıs’a bağlayan gece karşılaşıyorlarmış. Hızır karada, İlyas suda tehlikede bulunan iyi insanların yardımına koşarlarmış.
Hıdırellez için yedi çeşmeden bir kaba su doldurulur, içine yedi türlü çiçek katarlar. Eve dönünce ev ev dolaşarak kadınların küçük eşyalarını (küpe, yüzük, bilezik vb.) toplarlar, suya atarlar. O gece Hıdrellez kabı, delikanlıların bulamayacağı bir gül dibine saklanır. Ertesi gün ikindiden sonra kızlar ve kadınlar aralarından bir manici, bir de eşya çıkaracak kadın seçerler. Her çıkarılan eşya için bir mani söylenir. Buna Mantıvar çekme denir.
Ey mantıvar mantıvar
Mantıvarın vakti var
Mantıvara gelenin
Cennette üç tahtı var
1972’den beri Hıdırellezin anlamı pek çoğumuz için değişti. O gün üç fidanın günü artık. Newroz’un siyasal anlam kazanması gibi, yeni bir anlam kazandı. Hıdrellez.
Newroz geçti, neredeyse Hıdrellez kapıda… Hâlâ gözümüz yollarda, neredesin bahar? Nerede kaldın?
Evrensel'i Takip Et