Geçip giden ne?
Fotoğraf: Envato
Saatlerin tarihi insana dair önemli ipuçları sunar. Bir anlamda saatler yaşanılan zamanın ruhunu yansıtır. Kum saati, su saati, ateş saati, kurmalı saat, dijital saat ilk akla gelenler. Son yıllarda bunlara bir de tüketim toplumunun bumerangı olarak “ölüm saati” eklendi: “Death watch”.
“Ölüm saati yaşadığınız ülke, hangi kıtadan olduğunuz, yaş ve cinsiyetinize ilaveten bazı risk faktörlerini kaydettikten sonra geri sayıma başlıyor.” Gösterdiği akıp giden zaman değil, sizsiniz. Kum saati misali ölümden önceki son yıllarınız belki de saatleriniz düşüyor ekranına. Öleceğiniz yılı yaklaşık olarak hesaplayarak kalan günlerinizi hatırlatıyor.
Denebilir ki Melih Gökçek şu günlerde Bülent Arınç’a ayarlı (siyaseten) “ölüm saatini” twiter’a koymakla iştigal. Kol kırılır yen içinde kalır derler. Ya bakanın diğer kolunda gittiyse 700 bin TL’lik saat? Şimdilerde yenin içinden kol saati yerine “kum saati” çıkardı hükümet. Bülent Arınç ise kum niyetine Ankara Belediye Başkanına dair 100 başlığı koymuş ve seçimden bir gün sonraya ayarlamış saati.
Siyaseten saatlerden saat beğenenlerin dünyasında halkın da tercihi vardır elbet. Kim bilir belki de seçim sathında “su saatini” kullanacaktır halk AKP iktidarı için. Bakanın 700 bin liralık “şaibeli” kol saati, kum saati, ölüm saati (death watch) ile sınırlı değil elbet saatlerin tarihi. Misal bir de su saati var. Üstelik içinden “hırsız” geçer. Boşuna dememiş eski Mısırlılar “su hırsızı” yani “klepsydra” diye. Evet, oralarda su saati böyle anılırmış yüzlerce yıl öncesinde. Peki, şimdinin hırsızı kim? Kim çalıyor sağlığınızı, kim oylarımızı gasbediyor?
Bir çocuksanız eğer sizin için “kum saati” iyi bir oyuncağa dönüşebilir. Ya AKP’li yıllarda hastaysanız? Kum saati bin yıllar içinde evrime uğramış; kah kum yerine mermer tozu kah cıva ya da yumurta kabuğu konulmuştur. Şimdilerde Sağlık Bakanlığı adeta sanal kum saatlerine insanlarımızı koyuyor. Her gün en az altmış hasta kum saatine konup mesaiye ayarlanıyor, ertesi sabah ters çevrilip bir gün öncesinin tekrarı sağlanıyor. Her ne kadar adında saat geçse de mantığı yazar kasaya çıkmaktadır. Her bir akıp giden beden Sağlık Bakanlığı eğitim hastaneleri için 15 TL, özel hastaneler için daha da fazlası anlamına gelmektedir. Adeta her akşam bedenden kum saatleri işletmeye dönüştürülmüş sağlık kurumlarında yeniden ters çevrilir, biteviye akar gider. Süre bedene indirgenmiş hasta başına beşer dakikadır.
Evet, “ölüm saati” AKP için çalışmaya başlarken onların başlattığı “Sağlıkta Dönüşüm Programı” ise çocukları öldürmeye devam ediyor. Onur Hamzaoğlu hocanın bir yazısında belirttiği üzere bu program “Çocukları aşılamıyor, bebekleri öldürüyor”. Türkiye’de yüz çocuktan sadece 74’ünün aşıları yapılabiliyor, bin çocuktan altısı 1-12 aylıkken ölüyor.”
Hasılı, sosyal ve siyasal iyilik hali yani sağlığın olmazsa olmazlarının tesisi için 7 Haziran’da halkın önüne konulmuş barajı yıkmak yeni bir başlangıç olabilir.
Sağlıcakla kalın.
- Barış kokusu: Ege denizi 09 Aralık 2024 04:53
- İnsandan inşaata demir eksikliği 02 Aralık 2024 04:48
- Bir davayı seyretmek: Başka bir sağlık sistemi mümkün 25 Kasım 2024 04:43
- Kırmızı kurdele: AIDS ve çocuk 18 Kasım 2024 04:04
- Hekim grevleri tüm dünyada tarihsel bir eşikte 11 Kasım 2024 04:50
- Özelleştirme yolunda aile hekimliği ya da sağlık hakkımız 04 Kasım 2024 04:11
- 2025 ya da sağlık: Yeni sağlık bütçesinin ipuçları 28 Ekim 2024 04:35
- Sağlıkta kayıp kuşak: 0-23 yaş arası ve AKP'li yıllar 21 Ekim 2024 04:53
- Hangi antidepresan bize eşitlik, özgürlük, adalet getirebilir ki! 14 Ekim 2024 04:00
- Koruyucu sağlık hizmetleri: Önlenebilir her ölüm cinayettir 07 Ekim 2024 04:55
- Koku ve hafıza 30 Eylül 2024 04:26
- Yapay zeka insan haklarından neden korkar? (1) 23 Eylül 2024 04:29