Hedeflere bir bakın!

Seçime yönelik çalışmalar hız kazandıkça siyasi partilerin topluma verdikleri mesajlarda daha açık ve net bir biçime kavuşuyor. Gerçi henüz partilerin seçim bildirgelerini görmüş değiliz, ama bu partiler adına konuşmaya yetkili pozisyonlarda olanların söylemleri, basına verdikleri röportajlar, kaleme aldıkları yazılar seçim sürecinde öne çıkaracakları mesajların neler olacağı konusunda genel bir fikre ulaşmamıza yardımcı oluyor.

İşte bu partilerden birisi de Vatan Partisi. Vatan Partisi eski İşçi Partisinin kılık değiştirmiş hali ve geçmişten beri ileri sürdükleri gerici politikalara, izledikleri çizgiye bakılınca, hiç olmazsa bu partinin adının değişmesini işçi sınıfı adına kazanç hanesine yazabiliriz. Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek, Aydınlık gazetesindeki köşesinde “Ey HDP reklamcıları kendinize gelin! PKK barajı geçerse...” (20 Mart) başlığı taşıyan bir makale yazdı.

Perinçek bu yazısında “Erdoğan’ın önünün kesilmesi adına” bazı çevrelerin HDP’yi desteklemesini eleştiriyor ve bu “bölücü partinin” AKP ile “suç ortaklığı” yaptığını, AKP’nin PKK ile el ele vererek Açılım yürüttüğünü, AKP’nin önünü kesmek adına ülkenin “Silahlı terör içine itildiğini” vb. dile getiriyor. Doğrusu yazı ‘Erdoğan diktatör olabilir ama ülke şimdiki statükosunu korusun’ diye anlaşılmaya da oldukça müsait! Burada bir kez daha ve kısaca hatırlatalım: Ulusal bir hareketin karşısındaki güç kim olursa olsun onunla çeşitli mücadele biçimlerini içine alan bir çizgide mücadele etmeye de, açık ya da gizli görüşmeler yapmaya da hakkı var ve bunun için suçlanamazlar. Gerek bu gazetede, gerekse de bu köşede Perinçek’in ifade ettiği bu tür gerici yaklaşımlar ve benzerleri çeşitli yönleriyle eleştirildi ve mahkum edildi. Kuşkusuz bundan sonra da bunlar yapılacak. Ama şimdi konunun bir başka yanını ele almak istiyoruz.
Perinçek Vatan Partisinin hedeflerini şöyle açıklıyor; “Önümüzdeki program: Türkiye’nin Vatan Bütünlüğünü sağlamak ve üretim ekonomisi kurmaktır.” “...Hedef alacağımız güçler, Bölücüler ve Üretim ekonomisinin karşısındaki Sıcak Para Komisyoncuları ve Hortumculardır.” Vatan Partisinin “bölücüler” olarak adlandırdığı ulusal hareketin eşit haklar temelinde tüm ülke için demokrasi istediğini, bölünüp ayrılmak gibi bir programlarının olmadığını -üstelik buna haklarının olduğunu da hatırlatalım!- biliyoruz. Şimdilik bu konuyu bir taraf bırakıyoruz.

Gelelim ekonomik programa. Antiemperyalist vurguları sıkça yapan Vatan Partisinin emperyalizme karşı programının özü işte yukarıda aktarılanlardır. Emperyalist sömürü sıcak para komisyoncuları ve hortumculardan -hadi biz bunların içinde yerli iş birlikçilerin olabileceğini de varsayalım- ibaret sayılmakta, soyut bir üretim ekonomisinden söz edilmektedir. Oysa bilinir ki emperyalist soygun dev tekeci kapitalist birliklerin üretim dahil, ülkeye bir ağ gibi yayılması ve bir bütün olarak egemenliğini kurması ile gerçekleşmektedir. Sıcak para ve hortumculuk bunun sadece alt başlıklarından birisidir.

Örneğin otomotiv tekeli Ford ülkede sadece üretimle ilgilenmektedir ve sömürüsünü ucuz emek gücü üzerinden, kendisine bağladığı yan sektörlerdeki tahakkümcü egemenliğinden, ucuza kapatılmış çeşitli girdilerden, bunlar üzerinden vurulan azami tekel karından vb. yoluyla gerçekleştirmektedir. Alın size dört başı mamur bir üretim ekonomisi ve emperyalist sömürünün daniskası! RENO’dan, FIAT’tan diğer tekellerden, enerjiden inşaata yayılmış diğer sektörlerden daha hiç söz etmedik!

Öyle anlaşılıyor ki Vatan Partisi üretimde ve bankacılıkta sıcak para komisyonculuğu yapmayan, hortumculuktan uzak duran, kendisiyle bu temelde iş birlikçilik yapan “ulusal sermaye” yi köle yapan bir emperyalist-kapitalist sömürü ağına hiç dokunmayacaktır! Vatan Partisi için emperyalizm sadece sıcak para komisyonculuğu, hortumculuk, siyasi hesaplar ve askeri saldırılardır! Perinçek’in “bölünmemiş vatanı’nın” ekonomi politikasının özü işte böyledir. Türk ve Kürt işçi ve emekçilerinin, Türk ve Kürt halkının emperyalist sömürü ve soyguna temelden itirazı vardır ve onların ortak vatanı hiç kuşkusuz emperyalist sömürüden kurtulmuş, bağımsız, hak eşitliğini sağlamış demokratik bir ülke olacaktır.