08 Nisan 2015 00:50

Kötünün iyilik hali ve sağlık

Kötünün  iyilik hali ve sağlık

Fotoğraf: Envato

Paylaş

İnsan soyunun bin yıllardan süzülüp gelen reflekslerinin giderek daha fazla piyasanın gereksinimlerine göre dizayn edilmesine tanıklığımız sürüyor. Tüketim toplumunun davranış kalıpları çeşitli araçlarla iğrenme başlığında da “terbiye” ediliyor.

Birkaç soru: Hangi kokularda yüzümüzü buruşturup, burnumuzu elimizle kapatıyoruz? Geçmişle bugün arasında nasıl bir değişim var?  Yaşı elliyi bulanlarımızın çocukluk yıllarında soğan, sarımsak yemekten çekiniyor muyduk? Ya şimdi?

Televizyon ve sanal ortam reklamlarında kokusuz sarımsak, kokmayan sucuk reklamlarını sanırım hatırladınız. İyi bir şey mi peki? Adabı muaşeret kuralları böyle buyuruyor, peki sağlıklı mı? Sağlık denince hemen ilgili gıdaların doğallığına yönelmeyin. Bana kalırsa yakın zamanda onlarca insanın ölümüne neden olan grip salgınlarını azaltmanın yolu, parfüm ve diş macunu endüstrisinin belirlediği piyasa toplumu kalıplarını kırmakla kısmen de olsa azaltılabilir. Ne dersiniz?

Grip, nezle ve diğer bulaşıcı solunum yolu enfeksiyonlarından korunmanın yollarından birisi de enfeksiyonu olanlarla mekansal uzaklıktır. Siz ona “kirpi mesafesi” de diyebilirsiniz. Soğan, sarımsak gibi hem yararlı hem de etrafındakileri  ”kirpi mesafesine” uzaklaştıran doğal başka bir yol biliyor musunuz? Piyasa toplumunun parfüm ve diğer kozmetik ürünleri salgın dönemleri dahil insanları birbirine yakınlaştırır. Ya sucuk, pastırma? Diyebiliriz ki yaşamın kodlarında koku soyut bir başlık olmayıp somutu belirler.

Eski Yeşilçam film klişelerinden birisi de güzel kızlarının yüzünü, annelerinin koruma içgüdüsü ile kömür karası ile çirkinleştirmesidir. Yakın zamanda bir gazete haberinde “Telefonla artık koku gönderilebilecek” deniyordu. Peki, siz sevdiğinize grip salgınında hangi kokuyu göndereceksiniz? Gül mü dediniz?  Emin misiniz?

Gündelik hayatı tıbbileştiren gripten korunma amaçlı tıbbi maskeli insanlar diyarında mı yaşamak doğal, yoksa grip, nezle olanların soğan, sarımsak yiyip etraflarını kendilerinden uzaklaştırdığı bir hayat mı? Kimileri ikincisini ilkellik olarak algılıyor. Emin misiniz?

Küçücük bir odada onlarca kişinin nefesiyle oksijensiz kalışımız değil de içimizden birinin gayriihtiyari yellenmesi değil midir pencereyi açtıran? İnsanın doğal kokularının yaşamın kodları başlığında yerlerini doldurmak mümkün görünmüyor. Oda parfümleri hoşumuza gitmenin korunaklığında piyasa toplumunun çözümü olup mekansal havalandırmaları öteleyerek sağlıksız bir alternatif sunar. Oysa ter, yellenme, soğan, sarımsak benzeri doğal kokular hoşnutsuzluk yaratarak mekanı havalandırma veya ortamdan uzaklaşma dürtüsü ile sağlıklı çözümler üretir.

Yaşamın her alanını piyasalaştıran akıl, insan soyunun on binlerce yılda biriktirdiği ne varsa tersyüz etmekle meşgul. Yüzyılın başında Hıristiyan bir din adamı kiliselerde yellenmenin çözümünü insan gazını parfüm hoşluğunda değiştirebilmekte arar. Eğer başarılı olsaydı ilgili bilimsel çalışma insanlar yellendikçe daha bir hoş kokan, sağlıklı mekanların olmazsa olmazı havalandırmanın ihmal edileceği toplu yaşam alanları çoğalacaktı.

Öyleyse terimizden, yellenmemizden, yediğimiz içtiğimizin kokusundan “kötü” ve “panzehir” yaratmakla meşgul kapitalizmin tuzaklarına karşı aynen derelerimize, toprağımıza, suyumuza sahip çıktığımız gibi dikkatli olmak gerekiyor. Kötü bazen de iyidir, ne dersiniz?

Sağlıcakla kalın.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa