Anarşist eşekler ve eşekbaşılık
Fotoğraf: Envato
Validen öğretmen Halil Serkan Öz’e: “Bu saç sakal da ne? Sen ne biçim öğretmensin? Öğrencilerine böyle mi örnek oluyorsun? İnsanlar dışarıda görseler seni dilenci zannedip para verirler.”
Validen okul idaresine: “Siz eşekbaşı mısınız burada, yönetemiyorsanız istifa edin.”
Vali, öğretmenler odasında da kılık kıyafet yönetmeliğini hatırlatmış ve herkesin buna uyması gerektiğini söylemiş. Öğretmenlerden biri, yönetmeliği bildiklerini ama zaten amacın bu yönetmeliğin değişmesi olduğunu ve seslerini duyurmak için eylemde olduklarını söylediğinde de, şunu demiş: “Yönetmeliği bilerek eylem yapıyorsanız, anarşistsiniz.” Kalp krizi geçirerek hayatını kaybeden Öğretmen Halil Serkan Öz de vali tarafından ilk hakarete uğradığında sendikanın eylemini valiye hatırlatmış. Ama nafile...
Şimdi bunun üzerine yazacak çok fazla bir şey yok aslında... Bir ölüm yaşandı çünkü... Öfke kusmaktan, kızmaktan, valinin istifasını istemekten, yine eylem yapmaktan başka... Ama vali ya da devlet denilen iktidar bundan anlar mı? Saygıdan el pençe divan durmayı ya da boyunbağı takarak düzgün giyinmeyi anlayan devlet iktidarı emeğe ya da insana saygıdan veya öğretmenlerini önünde azarladığı çocukların öğretmenlerine ve hayata umutla bakışlarına saygıdan ne anlar? Nereden bilebilir ki, öğretmenliğin, emek sarf etmekle, özen göstermekle, sevmekle, çocukları yüreklendirmekle, onlara saygı duymakla yapılan bir şey olduğunu... Öğrenciye örnek olmanın ona emek sarf etmekle olabileceğini anlayamaz ki, iktidar düşkünleri ya da iktidar olduğunu sandıkları şeyin düşkünleri.
Dilencilik üzerinden birisini ezmenin, aşağılamanın nasıl bir iktidar budalalığı olduğunun farkında mıdır kendisini iktidarın temsilcisi görenler... Makam dilenmeye devam ederek devletin eteklerinden tutunmaya çalışmakla insan olunamayacağının farkında değildirler.
Yönetmenin ne anlama geldiğini de bilmez makam ve rütbe sahipleri... Eşekbaşı durumuna düşmekten korkarlar göstermelik güç sahipleri, korkarlar yetkilerinin önemsenmemesinden, güçlerini gerektiği gibi gösterememekten. Çünkü, gücü, sadece, göstermekle ilgilenirler. Gerçekten güçlü olmakla değil; kaynağını sevgiden, saygıdan, emekten, üretmekten alan bir güce sahip olmakla değil... Çünkü bizim toplumun iktidar ve makam sahibi erkekleri ebeveynlerinin “göster amcalara teyzelere...” laflarıyla büyümüşlerdir.
Yönetemediklerinden dolayı istifa etmesi gerekenleri başka insanlarda ararlar. Ama başka insanlar onların aynasıdır aslında.
Düzeni, sevgiyle, saygıyla, emekle sağlayabilecek kapasitede olmadıkları için kılık kıyafet yönetmeliği gibi yönetmelikler çıkartırlar. Sonra da bu düzenin yanlış olduğunu söyleyerek bu türden yönetmeliklere karşı çıkanları anarşist kavramıyla olumsuzladıklarını düşünürler. Anarşizm insanın doğasıdır oysaki. O kılık kıyafet yönetmeliğini bilip de karşı çıkmamak insana yakışmaz halbuki. Anarşizm düzen karşıtlığı anlamına gelir; ama sevgi, saygı, dayanışma, paylaşım ve emeğe dayalı düzenler kurmak adına...
- Eğitimde reform… Kim için ve ne için? 15 Ekim 2016 00:26
- İhtisaslaşmış kölelik 17 Eylül 2016 00:11
- Meslek liselerinin devri? 10 Eylül 2016 00:56
- Mültecilik, kölelik midir? 03 Eylül 2016 00:54
- Özgürlük, adaletten başka bir şey değildir 06 Ağustos 2016 00:51
- İnsan olmak, demokrasi ve yabancılaşma 30 Temmuz 2016 01:00
- Demokrasi eğitimi ve demokrasinin neresindeyiz? 23 Temmuz 2016 00:51
- Vatandaş mı, yandaş mı, düşman mı? yoksa insan mı? 16 Temmuz 2016 00:51
- Yabancı öğretmen yetiştirme düzeni 09 Temmuz 2016 01:00
- Performans kaygısı 02 Temmuz 2016 01:00
- Maarif Vakfı Kanunu 25 Haziran 2016 00:51
- Başka bir seçenek hakkı için: ‘Yeter Artık’ 18 Haziran 2016 00:13