Onurlu insanların payına ölmek düşüyor!

Eğitim alanı her dönem yeni sorunlara sahne olurken, eğitimin piyasalaştırılmasının egemen bir politika haline gelmesiyle bu sorunların çığırından çıktığını biliyoruz. Bir yandan öğrencilere sunulan bilimsel ve nitelikli eğitim hizmetleri giderek daralırken diğer yandan eğitim emekçileri iş ve yaşam güvencelerini tümüyle kaybettiği koşullarda yaşamaya zorlanıyor. Benzeri gelişmelerin sağlık alanında da yaşandığı bu süreç aslen neo-liberal dönüşümün bir gereği olup giderek ağırlaşıyor.

Ancak bu tablonun, AKP iktidarının özellikle de son döneminde tümüyle açığa çıkan muhafazakarlaşma eğilimleriyle birleşmesiyle beraber hem eğitim alanında yeni sorunlar hem de yeni “eğitimci” profilleri ortaya çıkıyor.

Gençlerin; siyasal iktidarın beğenmediği gibi giyinmelerini engellemek için okullarda taciz timleri kurmayı planlayanlardan tutun da, sınıfta gürültü yapan öğrencileri pet şişeye oturtmayı murad edenlere kadar nice “öğretmen” siyasal iktidar tarafından ya doğrudan taltif ediliyor ya da mızrağın çuvala sığmayıp kamuoyunda tepkilerin çok yükselmesi halinde ise bulundukları yerlerden alınarak başka kurumlarda görevlerini sürdürüyorlar.

Öte yandan AKP’nin kutuplaştırma geleneğinden toplumun tüm katmanları gibi öğretmenler de nasibini alıyor. Aynı işi yapan eğitim emekçileri istihdam statüleri yanında “makbul” ve “öteki”ler olarak da bölünmüş durumdalar.

“Makbul” öğretmen olmanın birincil koşulu olan yandaş sendika üyeliği adeta bir liyakat kriteri haline dönüşmüşken, “öteki” öğretmenler ise yeni Türkiye’nin makul şüphelileri arasında yer alıyor. Ötekilerin devletle muhatap oldukları her kademede maruz kaldıkları şiddet giderek çeşitleniyor ve bu şiddet ölümleri pahasına sürdürülüyor. 

İktidarının 13. yılında hâlâ daha kılık kıyafet mağduriyetinden nemalanmaya çalışanlar, bu algı yönetiminden aldıkları güçle ilkokul çocuklarına kapanma “müjdesi” verenler; bugün beğenmedikleri kılık-kıyafeti sonu ölüm olan bir şiddetin merkezine koymaktan çekinmez hale gelmiş durumdalar. 
Eğitim Sen üyesi Halil Serkan Öz’ün sendikasının kılık kıyafet eylemine iştirak ettiği için maruz kaldığı ve sonrasında yaşamını yitirdiği saldırı aslında “bir valinin had bilmezliği” biçiminde değerlendirilemeyecek kadar yaygın ve sistemli bir şiddete işaret ediyor. Bir yanıyla öğretmenlerin iş güvenliği sorunlarına ölümle sonuçlanan yenileri eklendiğini gösterirken, diğer taraftan bürokrasinin “güvenlik” yasasından aldığı cüretin yaşamımızı ne denli güvensizleştirdiğinin örneklerinden biri.

Yeni Türkiye’de onurlu insanların payına ölmek düşüyor! 

(*) “Mavidar Zamanlar” isimli köşem bundan sonra cuma günleri yayınlanacak.

EVRENSEL'İNMANŞETİ

Metal tokat

Metal tokat

Renault işçileri, yaşadıkları sorunlar karşısında patronların yanında duran şube yönetimine karşı harekete geçti: Delege sayısının 3 katı aday çıktı, seçimlere katılım rekoru kırıldı, şubenin belirlediği adaylar geride kaldı. 200 bin metal işçisini ilgilendiren MESS grup sözleşmesi öncesi Metal Fırtına’nın amiral gemisi Renault’da yapılan seçimler sendikal bürokrasiye tokat oldu.

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
12 Mart 2025 - Sefer Selvi

Evrensel'i Takip Et