10 Nisan 2015 00:59

İşçinin kesesinden

İşçinin kesesinden

Fotoğraf: Envato

Paylaş

AKP Hükümeti geçtiğimiz günlerde büyük patronların çıkarına ve seçimde oy avcılığı için yeni bir teşvik paketi açıkladı. Ama kaynak olarak yine daha önce de bazı ödemelerde kullanıldığı gibi işçilerin ödentileri ile oluşturulan işsizlik fonu gösterildi ve fon bir kez daha yağmalandı. Başbakan Ahmet Davutoğlu tarafından geçen hafta açıklanan teşvik paketinde işbaşı eğitim programlarının tüm maliyeti ve “toplum yararına” çalışanların maaşlarının İşsizlik Sigortası Fonu’ndan ödenmesi karara bağlandı. Resmi Gazete’de yayımlanan karara göre, fondan bir önceki yıl prim gelirlerinden söz konusu alanlara aktarılacak kaynak 2015 yılı için yüzde 30 değil yüzde 42 olarak belirlendi.

Ancak büyük sermayeye işçi sınıfının sırtından kaynak aktarmakta, seçim sürecinde biraz daha oy toplama amacında hiç bir sınır tanımayan hükümet, işsizlik fonundan işçilerin sınırsız ve koşulsuz bir biçimde yararlanmasını önlemek için her türlü zorluğu ve engeli çıkarıyor. İşsiz kalan bir işçi için işsizlik fonundan yararlanmak adeta Sırat Köprüsü’nden geçmekten daha zor. Sermeye için cennet olan koşullar işçiler söz konusu olunca cehennem oluyor.  Üstelik bu fon işçilerden kesilen paralardan oluşmuş durumda ve bu fondan yararlanabilen az sayıdaki işçi, işe başlar başlamaz fona geri ödeme yapmaya başlamak zorunda.

Ancak balık hafızalı değiliz ve AKP Hükümeti’nin Somalı madencilere, Ermenekli madencilere verdiği sözlerin hiç birini yerine getirmediğini biliyoruz. Yine biliyoruz ki işçilerin haklarını teslim etmek için hükümetin bütçeden ek bir ödeme yapması gerekmiyor. İşçilerin çalıştıkları sürede hakettiklerini ödemek, patronların yükümlülüklerini yerine getirmesini sağlamak yetiyor. Ama sermayenin çıkarları söz konusu olduğunda gözünü karartan hükümet, işçiler söz konusu olduğunda hak gaspını ve ölümü “işin fıtratından” sayıyor.

Ama bütün bunlar şaşırtıcı gelişmeler değildir. Büyük sermayenin çıkarları ile işçi sınıfının çıkarları bütünüyle birbirine karşıttır. Sermaye ve emek sürekli olarak karşı karşıya geliyorlar ve hükümet sermayenin çıkarlarını korumak için devletin tüm gücünü seferber ediyor. Hakkını savunan işçinin karşısına ilk dikilen “güvenlik güçleridir.” Onlar elbette işçilerin güvenliğini değil, sermayenin güvenliğini korumak için orada bulunurlar. Bugün sendikalı olmak, bir sendikayı iş yerinde kabul ettirmek işçilerin olağanüstü mücadelesini gerektiriyor.

Peki ama hükümet bütün bu meselelerde böyle davranıyor da sendikalar ne yapıyor? Sendikalara hakim olan genelde sessizlik ve bir şeyler söylemek isteyenler ise sadece sızlanıyor. Ha.. haklarını teslim edelim şu aralar 1 Mayıs için çalışıyorlar! 1 Mayıs’ta yine Taksim deyip, bunun gereklerini iş yerlerinde, fabrikalarda, emekçi semtlerinde yerine getirmemek ve biraz gaz yiyerek durumu idare etmek bugünün sendikacı kuşağına yetiyor. Elbette az sayıda mücadeleci sendikacı var ne ki bunların varlığı varolan genel durumu değiştirmiyor, ama işçilere tutulması gereken yolu gösteriyor. Sendikaların bu durumları elbette yeni ortaya çıkmış bir şey değil ve işçilerin sendikaları yeniden kendi örgütleri haline getirmek için ciddi bir çaba göstermeleri gerektiği de çok açık.

Ülke bütün bu gelişmeler olurken yeni bir seçime doğru gidiyor. Bu seçimler AKP Hükümetine ciddi bir darbe vurmak, onun ülkeyi daha da karanlık bir dehlize doğru sürüklemesini engellemek için işçi ve emekçi halka yeni bir fırsat sunuyor. Demokrasi ve özgürlük mücadelesini geliştirmek, ülkede halkların kardeşçe yaşamasının önünü açmak için halkların gücünü birleştirmesi gerekiyor. Demokrasi güçlerinin azımsanmayacak bir bölümü demokratik bir ülke için HDP’yi destekliyorlar ve seçimlerde bu partiye oy verilmesi çağrısında bulunuyorlar. 

Elbette seçimler işçi ve emekçiler için karşı karşıya bulundukları sorunların çözülmesi anlamına gelmiyor. Ama seçim sürecini iyi değerlendirmek daha ileri ve birleşik mücadelelerin yolunu güçlü bir biçimde açabilir ve seçimlerden yeni ve tazelenmiş bir moralle çıkmak bu bakımdan önem taşıyor. Seçimler tam da bu nedenle işçi ve emekçilere haklarını daha büyük bir kararlılıkla ileri sürmek, kendi birliklerini ilerletmek için yeni bir fırsat sunuyor. İşçi ve emekçilerin her politik olayda olduğu gibi, seçim sürecinden de kendi kaderlerini kendi ellerine alma yolundaki mücadeleleri için yararlanmaları gerekiyor. 

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa