Listeler ve sendikacılar
Fotoğraf: Envato
7 Haziran seçimi için partilerin aday sıralaması belli oldu. Seçilebilecek sıralarda yer alan adaylar için, sıralama “çok doğru”, “adil”, “demokratik” biçimde yapılmış! Seçilecek sırada yer almayan adaylar içinse, sıralama “doğru yapılmamış”. “Vatan sağolsun”a ya da partisinden istifa edip “bağımsız aday” olmaya kadar tepkiler var. Bu tepkilerin zaman içinde çeşitlenmesi de mümkündür.
Elbette bu seçimin en önemli adımlarından birisi olan adayların belirlenmesini her yönüyle tartışmak olanaklı değil. Bu yüzden burada, 7 Haziran seçimine giden süreçte, önceki seçimlere göre aday belirlemelerindeki farklılığa dikkat çekeceğiz.
7 Haziran seçiminde aday belirlemelerinin önceki aday belirlemelerinden farklı özelliği; hemen bütün partilerde aday belirlenirken, toplumun çeşitli kesimlerinden oy alabilmek için o kesimin önde gelenleri, sözcüleri olarak görünen kişileri aday listelerine alma gayretini görüyoruz. Özellikle genç ve kadın adayların bu seçimden önceki seçimlere göre çok dikkat çekici biçimde parti listelerinde yer aldıklarını söyleyebiliriz.
Bu, 7 Haziran seçiminin en belirgin özelliğidir. En çok da HDP için geçerlidir. Dahası HDP için bu yeni bir tutum da değildir. Önceki seçimlerde de HDP bu anlayışı savunagelmiştir. Bu seçimde HDP bu anlayışını daha ileriye taşırken, HDP listelerinde kadın erkek oranının yarı yarıya ulaşması, hemen bütün “ezilen” toplumsal kesimlerin temsilcilerinin seçilebilme olasılığı yüksek yerlerden gösterilmesi, bu çabanın sadece listelerde görüntüyü kurtarmayı aşan bir gayret olduğunu da göstermiştir. Diğer partilerin bu seçimde kadınlar, gençler başta olmak üzere çeşitli toplumsal kesimlerin temsilcilerinin, aday listelerinde göstermek için özel bir çabaya girmelerinde HDP’nin tutumunun yarattığı baskı önemli olmuştur. Ki, herhalde bu üniversitede; sosyal bilimler kürsülerinde, değişik yönleriyle tez konusu olabilecek bir gelişmedir.
CHP de bir yandan ön seçim, öte yandan merkez kontenjanların kullanılmasında geleneksel “CHP statükosu”nu aşarak gençlere, kadınlara, engellilere, çevre hareketinin temsilcisi olarak gördüğü adaylara listelerinde ön sırada yer vererek yenilenme gayretlerini gösterdiğini söyleyebiliriz.
AKP ve MHP’de de benzer çabaların, CHP kadar belirgin olmasa da olduğu gözlenmektedir.
Kuşkusuz 7 Haziran seçiminin listelerindeki bu “yenilikten” hiç “pay almayan” kesim sendikacılardır.
Parti yetkilileri, listeleri belirlemek için oturduklarında; hangi kesimlerin temsilcilerini listelerde gösterirlerse oylarını artıracaklarını konuşurken; Kürtleri, Alevileri, Çerkesleri, Romanları, Ermenileri,…kadınları, gençleri, çevrecileri, engellileri, LBGT bireyleri,… onların mücadelelerini değerlendirmiş; kimilerini kendi partilerine yakın olabileceğini gözeterek listelerine almaya çalışmışlardır. Ama öyle anlaşılmaktadır ki, her toplumsal kesimi böyle enine boyuna konuşup değerlendiren parti yöneticileri, sendikaları ve onların yöneticilerini listelerine almayı konuşmamışlardır.
Bunu nereden anlıyoruz?
Elbette ki, listelerden!
Çünkü bu kadar çeşitli kesimlerin temsilcilerinin listelerde yer aldığı bir dönemde “sendikaları temsil eder” diye listelere giren hiçbir aday yoktur! (*)
Peki, bunda sorumlu olan partiler midir?
Elbette hayır!
Ne bahane uydurulursa uydurulsun, gerçekte sendikacıların listelere girememesinin başlıca nedeni partilerin yaklaşımından çok “uzlaşmacı”, patronlarla “al gülüm ver gülüm sendikacılığı”nın, “Hükümete biat sendikacılığı”nın sendikaları sürüklediği yerdir.
Hele de son yıllarda her kesim demokrasi mücadelesinde laiklik mücadelesinde, çevre mücadelesinde,… yer alır, mücadelesini ilerletmek için bir çaba sarf ederken tanınmış sendikacıların başında bulunduğu sendikaların, konfederasyonların mücadelesinin her yıl daha geriye düştüğü ve sendika yöneticilerinin tek kaygısının koltuklarını korumak olduğu gerçeğinin öne çıktığı dikkate alındığında, partilere dönüp de “Her kesimden alıyorsunuz da sendikalardan neden temsilci almayı düşünmüyorsunuz?” demek o kadar da kolay değil. Hiç kolay değil!
(*) Üstelik geçmişte parlamentoya girmiş sendikacılardan bazılarının da bu dönem liste dışı kaldığı görülüyor. Bunun tek istisnası Memur Sen’in Genel Başkanı Ahmet Gündoğdu’dur ve o da AKP’den adaydır. Ama o da AKP’li sendikacı olarak, AKP ve Hükümete verdiği hizmetten dolayı, sendikal harekete ihanet eden bir sendikacı olarak listelere girmiştir.
- ‘Devlet benim’ demek yetmedi; ‘Türkiye benim, İslam benim’ diyor 28 Ağustos 2018 01:00
- Korkak kim, cesur kim; gerçek nerede? 24 Ağustos 2018 01:00
- 'Çocuk istismarı'na karşı mücadele 09 Nisan 2018 01:00
- İfade özgürlüğünün ne ‘alanı’ ne de ‘sınırı’ kaldı! 15 Şubat 2018 00:55
- Doların yükselişinin faturasını kim ödeyecek? 04 Aralık 2016 05:44
- Mücadeleye daha ileri bir bilinçle devam! 23 Kasım 2016 00:59
- Kılıçdaroğlu barışı mı savunuyor çatışmayı mı? 20 Ağustos 2016 00:58
- ‘Muhatap millet’ demek ‘muhatap yok’ demektir! 27 Ocak 2016 01:00
- Haritadan silerek birlik mümkün mü? 11 Kasım 2015 01:00
- Mücadeleyi yenileme zamanı! 07 Kasım 2015 00:56
- Bir kez daha; Birimizin derdi hepimizindir! 06 Kasım 2015 01:00
- ‘Sistem’ dayatıp ‘fiili başkanlığa’ razı etmek! 05 Kasım 2015 01:00