15 Nisan 2015 00:50

Diyanet neden kaldırılmalı: sağlık.

Diyanet neden kaldırılmalı: sağlık.

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Bir Japon mühendisin yaşamını sonlandırması ile ölümden kahraman yaratma ezberi nüksettirilmek istendi yakın zamanda. Yer İstanbul olunca yedi tepeli şehrin minareleri adeta ‘Japon olmasaydı ne güzel yeni bir şehidimiz olurdu’ diye fısıldıyor kulaklarımıza. O İstanbul ki Kore Savaşı’na gönderilmiş Ermeni yurttaşın adını “şehitler” arasında anmaz. Sanırsınız ki Kore’de Türkiye adına İslam ordusu kuruldu o yıllarda. Şehitlik nedir sahi?

“Meslek ahlakı, erdem vb” Japon mühendisin yaşamını sonlandırmasında öne çıkan cümlelerdi basında. Ama bir ayrıntıyı unuttuk hafızamızın derinliklerinde. Yıllardır cami minarelerinde baz istasyonları inşa etti Diyanet İşleri Başkanlığı. Peki ne için? Efendiler oradan kazandıkları para ile Japonya’nın başkenti Tokyo’ya cami yapmayı planlamışlar meğerse. Bu gerçeği ölen Japon mühendis sanırım bilmiyordu.
 Diyanetin sağlıklı yaşam / sağlıklı toplum başlığında faulleri cami minarelerine baz istasyonu kurdurarak cemaatin ve çevrede yaşayanların yaşam hakkına zarar vermekle sınırlı değil elbet.

Hatırlayalım SSK sağlık kurumlarını Sağlık Bakanlığı devraldığında ve Genel Sağlık Sigortası’na geçiş sürecinde ne demişti Diyanet İşleri Başkanlığı? Verdikleri fetvada “özü itibarı ile SSK ile özel sigorta şirketler arasında fark yoktur” demişti Diyanet. Hadi din adamlarına “yalancı” demeyelim ama “Ağır ol din kardeşiyiz” de mi söylemeyelim? Ya da sözü Ünlü Sanatçı Ata Demirer’e bırakalım: Aşırı kiloluyum diye beni özel sigorta şirketleri sağlık başlığında sigortalı yapmayı kabul etmiyorlar.” Peki siz hiç şişmanları SSK’nin reddettiğini duydunuz mu?

Mescitler bahsinde bir başka husus hastane mescitlerir. Son yıllarda sayıları ve var olanların metrekaresi hızla artırıldı. Oysa bu “İslam dininin namaz öncesi abdest alma yani namaza beden temizliği / hijyen ile başlama” başlığına da aykırıdır değil mi? Düşünün ki bulaşıcı bir hastalığı olan hasta veya refakatçisiniz yani günlerdir eve gidememişniz, ama o halinizle hastane mescidinde cemaatle namaz kılıyorsunuz! Sanırım yoksul mütedeyyinler “Bunu hiç düşünmemiştik” diyecektir. Oysa içlerinde tıp okumuş Sağlık Bakanları da olan AKP bunu biliyor ve “oy avcılığı adına” bulaşıcı hastalıkları hastane mescitlerinde önlem almayarak ve daha büyük mekanlara çevirerek teşvik ediyor. Hatta siyaseten atadığı yöneticilerini bilimsel olarak mikrop yuvasına dönüşmüş hasta yanında da giyilmiş elbiseleri ile “Ön saflara yüreklendirmektedir”. Unutmayalım ki mahallede camiye kirli elbise ile gitmek cemaati öldürmeyebilir ama hastane mescitlerine görünüşte temiz, hatta pahalı ve ütülü elbise ile gitmek ölümcül bir mikrobu yayarak kabusa yaratabilir.
 Diyanet giderek inançlarımıza müdahale alanı kılınmakla kalmayıp aynı zamanda bir seküler olmayan istihbarat alanı kılınmak isteniyor. Örnek mi derseniz bu başlıkta  Aile İrşad Birimleri’ni anabiliriz. Mevzuatı insanlarla mahremlerini konuşup bilgisayar üzerinden veriyi istihbarat kıvamında Ankara’ya günlük bildirmekle uyumlu.

İşte tam da bu noktada AKP’nin hükümeti gölgesindeki TEDAŞ “kaçak elektrikle alınmış gusül abdesti haramdır” diye pankart asabiliyor. Ama dönüp de Diyanet “Dur bir dakika, ayakkabı kutusu değil söz konusu olan “diyemiyor.

Tüm bunları neden mi hatırlattım?

7 Haziran desem!

“Özgürlükçü laiklik anlayışını kararlılıkla savunmayı” şiar edinmiş, “halklara eşitlik, inançlara özgürlük” diyenlerin oy vermede buluştuğu HDP’nin seçim  barajını geçmesinin önemini bir kez daha hatırlatmak için eski yazılarımın izleğinde bir kez daha yazmak istedim.

Sağlıcakla kalın.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa