Eymür'ün MGK itirafı ve Ağrı
Fotoğraf: Envato
Türkiye’nin yakın siyasi tarihinde Kürt partilerin parlamentoda temsiliyetini zayıflatmak için gerçekleştirilen devlet merkezli girişimlerin tarih olmadığını Ağrı pratiği ile bir kez daha gördük.
Bugün hedef olan ise merkezinde Kürt hareketinin bulunduğu HDP’dir.
1990’lı yıllar boyunca TSK bölge illerinde sadece operasyonal bir güç olarak savaşmaz, seçimlerde de bölge illerinde Kürt partisinin zayıflatılmasına yönelik bir tutum içinde olurdu. Bu yerleşik bir ‘Milli Güvenlik’ siyasetiydi. Kürt partisine karşı bir ilde hangi devlet partisi güçlü ise, TSK, polis ve tüm güvenlik güçleri onun lehine pozisyon alırdı.
Hizbulkontra’nın bölge illerinde faaliyette olduğu yıllarda o da bu sürecin bir parçası olarak devrede olurdu.
Geçtiğimiz cuma günü, Kürt işverenlerin katledilmesine ilişkin Mehmet Ağar, İbrahim Şahin, Korkut Eken ve Ayhan Çarkın’ın aralarında bulunduğu 19 kişi hakkında açılan davanın duruşmasında, Eski MİT’çi Mehmet Eymür’ün tanık olarak anlattıkları da bu politikaların toplam bir MGK siyaseti olarak işlediğinin itirafı niteliğindeydi.
Yapılan bütün eylemlerin MİT’e MGK’den çıkan kararlar ile geldiğini belirten Eymür, öldürme olaylarının bu çerçevede oluştuğunun altını çizdi. Eymür, 29 kişilik Kürt iş adamları listesinden sonra aralarında Mehmet Ali Birand’ın da bulunduğu 54 kişilik listenin de geldiğini anlattı. Savaş Buldan’ın katledilme olayına da değinen Eymür, Buldan’ın öldürülüp arabasının denize atıldığını söyledi.
Ancak AKP’nin askerlere karşı, önünü açmak için Ergenekon davası gündemde tutulduğu süreçte, şaibeli olduğu yorumları yapılan belgeler bile manşetlere taşınıp, o manşetlere dayanarak tutuklamalar yapılırken Mehmet Eymür’ün bu dehşet itirafları sanki başka ülkedeki kirli ilişkilere dairmiş gibi gündemin gerilerine itildi.
Bugün de benzer bir süreci farklı açılardan yaşıyoruz. 10 saat 20 dakikalık süresi ile, 28 Şubat’takinden da daha uzun süren 31 Ekim 2014 tarihli MGK’de, Erdoğan’ın daha önce işaret ettiği ‘paralel yapıyla mücadele’ ile birlikte ‘çözüm süreci’ de ele alınmış, bildiride, “Milli güvenliğimizi tehdit eden ve kamu düzenini bozan iç ve dış, legal görünüm altında illegal faaliyet yürüten paralel yapılanmalar ve illegal oluşumlarla yürütülen mücadelenin kararlılıkla sürdürüleceği vurgulanmıştır” ifadeleri kullanılmıştı.
Kobanê’de YPG ve YPJ’nin IŞİD’i püskürtmesi üzerine, Cumhurbaşkanı Erdoğan ve TSK’nin Türkiye’nin sınırındaki Kürt’lerin kazandığı konumdan rahatsızlıklarını ifade ettikleri hatırlanacaktır. Buna ek olarak, HDP’nin seçimlerde yüzde 10 barajını aşma ihtimali de, Kürt hareketinin meşruiyetini daha da genişleterek bir ‘milli güvenlik’ sorunu olarak ele alınmaktadır.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, HDP’yi kendisini başkanlığa götürecek yolda bir engel olarak görüyor olması da bu tabloyu destekleyen bir diğer gelişmedir.
Tüm bunları alt alta koyduğunuzda Ağrı’da yaşanan sürece de ulaşırsınız.
Ağrı olayı bize, Kürt hareketinin meşruiyet zeminini zayıflatmak ve olabildiğince sınırlamak için başka tezgahların da devreye sokulabileceğini göstermektedir. Gerilim, kan ve provokasyon bu ülkede siyasetin dizaynında hep geçer akçe olmuş ‘milli güvenlik siyaseti’ gerçekleridir.
Kürt hareketinin bu gelişmeler karşısında provokasyondan uzak durulacağına dair güçlü mesajlar vermesi ise son derece değerli ve anlamlıdır.
NOT: Geçen haftaki yazımın sonunda HDP’nin kendi yaptığı analizde 63 milletvekili çıkarması esasına göre hangi illerde milletvekili çıkarılabildiğini aktarırken, Isparta’da da 1 milletvekili çıkarılabileceği bilgisi yanlışlıkla yer almıştır.
- Kürt meselesinde bir ihtimal daha olmalı 13 Aralık 2024 04:57
- Sınırımızdaki yeni Afganistan ve kaostan rant devşirmek 09 Aralık 2024 07:00
- Geniş atılan ağda çıkışı aramak... 02 Aralık 2024 06:55
- Türkiye zor bir değişimin ağır sancılarını yaşıyor 25 Kasım 2024 06:35
- Ebedi barış mümkün mü? 18 Kasım 2024 04:23
- İki güncel rapor eşliğinde Kürt meselesini tartışmaya devam 11 Kasım 2024 04:47
- 'Çöle çevirdikleri yere barış geldiğini söylüyorlar' 06 Kasım 2024 05:33
- Bir siyaset olarak 'terörle mücadele' 04 Kasım 2024 07:07
- Erdoğan’ın Mevlana vurgusunun hikmeti ne olabilir? 31 Ekim 2024 08:07
- Mayınlı bir süreç 28 Ekim 2024 05:10
- Yenidoğan çetesi: Çürümenin ekonomi politiği 21 Ekim 2024 05:00
- Barışa kapı açmak mı, süreci yönetmek mi? 14 Ekim 2024 05:00