Fenerbahçe kafilesine kim ateş açtı?

Bu satırlar yazıldığı sırada Rizespor deplasmanından dönen Fenerbahçe kafilesine yönelik “toplu katliam” girişiminin üzerinden tam on gün geçmişti. 

Siz bu yazıyı okurken failler bulunmuş olur mu? 

Görünen o ki hayır.

Bu geçen on günün özeti aslında memleketin nasıl bir bataklık ortamında olduğunun göstergesi değil mi?
Saldırının hemen ardından yörenin en yüksek mülki amiri çıktı ve “taştır, o taştır” diye açıklamalar yaptı.
FB TV’nin G3 bağlantısıyla canlı yayında olması, otobüsün ön ve yan camındaki kurşun deliklerinin dünya kamuoyunun gözüne girmesiyle, mülki amirlerin “taştan” “metale” oradan da “kurşuna” geçmesi sadece iki gün aldı.

Peki, “taştır, o taş” açıklamasını yapan valinin tek bir özür cümlesini duydunuz mu? Sanki hiçbir şey olmamış gibi açıklamalarına devam etmedi mi?

İki gün sonra iki tane gariban “Sürmeneli” kamuoyuna servis edildi, her şey o kadar açık olduğu için olay onların üzerine de yıkılamadı, sonuçta “günah keçisi” seçilen iki kişi serbest kaldı.

Peki, on gün önce Fenerbahçe otobüsüne ateş açarak, memleketi kanlı bir çatışmanın eşiğine getirenler nerede? 

Bilmiyoruz. 

Konuştuğu zaman mangalda kül bırakmayan emniyet bürokrasisinin sözcüleri ve siyasal iktidardan bu konuyla ilgili henüz tek bir “tık” yok.

Saldırıdan sonra sıcağı sıcağına yapılan açıklamada Fenerbahçe yönetimi, haklı olarak, “Failler bulunana kadar maçlara çıkmayı düşünmediklerini” açıkladı.

Atanmış ve Ankara’dan işaret gelmeden hareket edemeyen TFF yönetiminden ses çıktı mı?
Hayır.

Meslektaşlarını “yok etmek” üzere düzenlenen bir saldırıdan sonra diğer futbolculardan ses var mı?
Yok.

Maçlarını oynadılar, gollerini attılar, sevindiler, üzüldüler sanki bir şey olmamıştı.

Sonra Ankara’dan işaret geldi süper lig bir hafta ertelendi.

Niye bir hafta? Niye sadece süper lig? Niye süper ligin ertelendiği günün ardından pazartesi günü maçı oynandı? Mantıklı tek bir açıklama var mı?

Yok…

Sonra hafta içi takım elbiselerini giyen süper lig takımlarının kaptanları Ak Saray’da tespih tanesi gibi “reis”-i cumhur’un önünde dizildiler. Futbolda boşta kalan her koltuğa “akraba” kontenjanından oturan Göksel Gümüşdağ ve memleket futbolunu kılavuzluğunda dibe saplayan “Türkiye Futbol Direktörü” unvanlı Fatih Terim’de “tesbih imamesi” kadrosundan masada yerlerini almışlardı.

Muhtarlarla yaptığı toplantıların arasında fırsat yaratarak kaptanları sarayda ağırlayan “reis”-i cumhur, saldırı karşısındaki en önemli çıkışı yaptı, “Birbirinizi sevin, maç sonlarında forma değiştirin” … 
Yeni Türkiye’nin, “sevgi dolu” çözümlerinden birini daha gördük böylece.

Bir hafta aradan sonra kupa maçlarıyla kaldığımız yerden başladık.

Bu satırlar yazılırken Fenerbahçe Yönetimi de Divan Kurulunun önerisiyle, “Failler bulunmadan maçlara çıkmama kararını askıya aldı.” 

Ha bu arada saldırganlar ve nedeni hâlâ yok.

“Failler bulunmadan” maçlara çıkmayız diyenlerin neden maçlara çıktığı ile ilgili bir açıklama yok.
“Düğünde ateş açılmıştır, tesadüfen Fenerbahçe kafilesine gelmiştir” diyen yaşlı Hıncal’ın yerine soyunan minyatür Hıncal’a sen ne diyorsun diyen yok.

Söylenen tek şey kaptanlara: önemli değil “forma değişin” çözülür her şey.

Yeni Türkiye’nin “kafası” işte böyle güzel, “Arap Faik”ağ olsun…