16 Nisan 2015 00:55

1 Mayısa doğru (1)

1 Mayısa doğru (1)

Fotoğraf: Envato

Paylaş

1 Mayıs, işçi sınıfının taleplerini en kitlesel ve en güçlü şekilde dile getirdiği ya da getirmesi gerektiği evrensel bir gün olarak biliniyor. Dünyada 1 Mayıs kadar geniş bir coğrafyada farklı kimlik, inanç ve dünya görüşünden yüz milyonlarca işçi tarafından kutlanan ikinci bir gün bulunmuyor.

İşçi Sınıfının Uluslararası Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü olan 1 Mayıs, bu yıl 125. kez kutlanacak. 1 Mayıs kutlamalarının nasıl olacağı ya da olması gerektiği, kimlerin hangi taleplerle alanlara çıkacağı, taleplerini haykıracağı konusunda herhangi bir sorun yaşanmaması beklenirken, Türkiye’de uzun süredir özellikle bu konularda tartışmalar yaşanması dikkat çekici. 

Türkiye’de 1 Mayıs kutlamalarının nerede, nasıl ve kimlerle birlikte kutlanacağı yönündeki tartışmalar, son yıllarda belirgin bir şekilde görüldüğü gibi, 1 Mayıs’ın değerleriyle, tarihsel ve güncel önemiyle bağdaşmayan kimi örgütsel tutum ve davranışlarla her yıl bir biçimde gündeme geliyor. 

Yıllardır sadece Türkiye’nin “en büyük işçi konfederasyonu” olmakla övünen Türk-İş, 1 Mayıs’ı Zonguldak’ta merkezi olarak kutlayacağını açıkladı. İktidara yaslanarak büyüyen ve kısa sürede Türk-İş’in yerini alması beklenen Hak-İş ve “yandaş sendika” kavramının sendikal literatüre girmesinde büyük emeği olan Memur-Sen ise Konya’da, muhtemelen “ilahi” ve “dualar” eşliğinde 1 Mayıs’ı kutlayacaklar. İşçi ve emekçilerin acil talepleri ve mücadelesinin dışında yer alan ve hemen her kararları sorgulanan söz konusu sendika merkezleri 1 Mayıs’ı “Kutlanıp geçilen bir gün” olarak savuşturmak derdindeler. 

Son birkaç yıldır, 1 Mayıs’ın gündemi ile bağdaşmayan tutumlar üzerinden yürütülen tartışmalar, 1 Mayıs’ın asıl muhatapları neredeyse yok sayılarak, sendika merkezlerince alınan kararların öne çıkması, alan tartışmaları, kutlamalara kimlerin nasıl katılacağı, kimlere ambargo konulacağı vb. gibi merkezi olarak belirlenen tutumların belirgin hale gelmesi, sendikaların büyük çoğunluğunun içine düştüğü sefaletin somut yansıması olarak karşımıza çıkıyor. 

Türk-İş, Hak-İş ve Memur-Sen merkezleri yıllardır benimsedikleri bürokratik, uzlaşmacı sendikal anlayışı sonucu, merkezi kararlar alarak ve bu kararları üye sendika merkezleri ve şubelere tebliğ ederek, 1 Mayıs’ın tarihsel anlam ve önemine uygun olarak kutlanmasını engellemek için kendilerine biçilen role uygun davranıyorlar. 

DİSK, KESK, TMMOB ve TTB ise, her yıl olduğu gibi, bu yıl da 1 Mayıs’ın ülkenin her yerinde kitlesel ve yaygın olarak kutlanması için çağrılar yaptı. Fakat bir taraftan böylesine anlamlı çağrılar yapılırken, diğer taraftan söz konusu çağrı ile çelişen adımlar atıldığını duyuyoruz. Ülke tarihinin en kritik genel seçimleri sürecine denk gelen bir dönemde, yerel ihtiyaçları yok sayarak “bölgesel kutlama” yapma girişimleri, bazı illerde ayrı alanlarda 1 Mayıs kutlamalarına seyirci kalınması, hatta yerellerde 1 Mayıs kutlamalarına yönelik olarak oluşturulan birlikteliklerde kimlerin olup olmayacağına müdahale etmeye kadar varan girişimleri anlamak ve onaylamak mümkün değil. 

Birkaç yıldır Türk-İş, Hak-İş, Memur-Sen ve Kamu-Sen merkezlerinin 1 Mayıs’ın anlam ve önemine aykırı gerekçeler ileri sürerek “ayrı kutlama” yapma kararı alması, yerellerde farklı tutumlar alan sendika merkez ve şubelerinin diğer emek ve meslek örgütleri ile birlikte olmasını sağlamak çok önemli. DİSK ve KESK gibi daha mücadeleci kimlikleri ile bilinen konfederasyonların yerel kutlamalara yönelik tutumlarının birleştirici olması 1 Mayıs’ın gerçekten adına yakışır bir kitlesellik ve yaygınlıkta kutlanması açısından ayrı bir önem taşıyor. 

Önümüzdeki dönemde işçilerin, kamu emekçilerinin ve bir bütün olarak geniş halk kesimlerinin karşı karşıya olduğu tehditlere karşı 1 Mayıs’ın hangi taleplerle, kime karşı Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü olarak kutlanması gerektiği çok açık. Haftaya devam edeceğiz.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa