Demek Süper Lig’de yer alan takımların kaptanları, şiddet olgusunu futboldan uzak tutabilmek için sportmence, centilmence mücadele etmeleri ve kışkırtıcı tavırlar içerisine girmemeleri gerektiğini akıl edebilecek bilinç düzeyine sahip değillermiş!.. Neyse ki Tayyip Erdoğan ile yaptıkları görüşme sonucunda bunu öğrenip aydınlandılar!.. Her derde deva üretebilen Tayyip Erdoğan’ın telkinleri ve tavsiyeleri sayesinde artık futbolcuların rakiplerine, hakemlere karşı saygılı olmalarını ve kışkırtıcı davranışlardan uzak durmalarını bekliyoruz!..
“Yüce tek adam” bugüne kadar hiç kimsenin aklına gelmeyen “sihirli reçete” kıvamındaki parlak düşünce ve önerileriyle yolu gösterdi. Futbolculara düşen, bu yoldan ilerleyip huzuru, mutluluğu yakalamak!..
Bir sorun karşısında, o sorunun çözümüyle ilgili olarak çalışma yapabilecek pek çok kurum ve mekanizma varken, bunları dikkate almayıp gidip de doğrudan cumhurbaşkanından yardım istemenin anlamı nedir?.. Takım kaptanları da belli ki pek çok kişi gibi, en büyük siyasi güç sahibine yaranmanın fayda sağlayabileceğine inandırmışlar kendilerini...
Kaptanlar ve Türkiye Futbol Direktörü Fatih Terim’in yanı sıra, federasyon ve Kulüpler Birliği yöneticilerinin de katıldığı bu görüşme, Tayyip Erdoğan’ın “tek adamlık” hayaline güç katmaktan ve “tek adama” dayalı yönetim modelinin sorunlara çözüm bulma konusunda çok daha etkili olabileceği şeklindeki algının yaygınlaşmasından başka ne işe yaramış olabilir ki?..
Bu arada, şiddete karşı çözüm arayışı sürecinde kale alınmayan Futbol Federasyonu ve Kulüpler Birliği gibi kurumların itibarının fena halde zedelendiğini de unutmamak lazım. Ama onlar da bunu pek dert etmiş gibi görünmüyorlar zaten.
Bir yandan futbolun özerk olduğunu iddia edecek, diğer yandan sorunlara çözüm ararken her fırsatta koştura koştura siyasi güç sahiplerinin huzuruna çıkıp onlardan yardım talep edeceksiniz. Özerkliğin gereğini yerine getirmektense güç sahiplerine yaranmak ve onların değerli(!) düşüncelerinden, engin(!) bilgilerinden yararlanmak her zaman daha çekici gelmiştir kişiliksizlere... Hem böylece efendilerine itaatkarlıklarını ve bağlılıklarını da ortaya koymuş oluyorlar...
Bir kişiliksizlik ve güce tapınma gösterisi!..
Bu arada otobüslerinin kurşunlanması olayı aydınlatılıncaya kadar maçlara çıkmama kararı aldıklarını açıklayan Fenerbahçeli yöneticiler, blöflerinin tutmayacağını anladıkları için keskin bir “u dönüşü” yapmak zorunda kaldılar. Sürekli olarak Fenerbahçe’nin gücünün ve büyüklüğünün vurgulandığı tuhaf bir açıklamayla bu konuda kamuoyunu bilgilendirmeyi de ihmal etmediler...
Alçakça saldırının ardından, futboldaki şiddetin nedenlerini irdeleyip ortaya koyan ve şiddetin önünü alabilmek için neler yapılabileceğine dair düşüncelere, önerilere ihtiyaç duyulurken hâlâ hamasi söylemlerle dolu açıklamalardan vazgeç(e)miyorlar. Tamam anladık, Fenerbahçe çok büyük, Fenerbahçe çok güçlü de, bunun yanında endişe ve ürküntü veren gidişat hakkında söyleyecek sözleriniz de olsaydı keşke...
Ayrıca “yalnızlaştırılma, dışlanma” mağduriyeti üzerinden güç devşirme hesabı kadar her musibeti 3 Temmuz ile ilişkilendirerek aklanma çabasına girişmek de çok yakışıksız...
Gündemi belirleme gücü ne yazık ki, gerçekliğin farkında olmayanların ve gerçekliği çarpıtanların elinde. Bu nedenle katliama yol açabilecek bir barbarlık sonrasında dahi asıl konuşulması gerekenlerin uzağında kalmaktan kurtulamıyoruz..

EVRENSEL'İNMANŞETİ

Peşkeşe ‘dur’ de!

Peşkeşe ‘dur’ de!

Çayırhan Termik Santralinin özelleştirilmesi için alınan ve genelde mal değerinin yüzde 10 düzeyinde belirlenen geçici teminat bedeli 250 milyon TL oldu. Bu bedel madenin sadece 3.5 günlük kazancına denk geliyor. Satışa karşı direnişi sürdüren madenciler, ‘Yağmayı durduralım’ çağrısı yaptı.

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
5 Mart 2025 - Sefer Selvi

Evrensel'i Takip Et